Türkiye başarısız darbe girişiminden sonra, birçok dost ülkeyle bir “anlayış eksikliği sorunu” ile karşı karşıya kaldı.
Ankara 15 Temmuz olayının ardından, kendisine yakın hissettiği ülkelerden askeri müdahalenin bertaraf edilmesi nedeniyle güçlü bir destek ve dayanışma gösterisi bekliyordu. Müttefiklerin dahi böyle bir jest yerine kısa mesajlarla (ve bazı tavsiyelerle) yetinmeleri, Ankara’yı hayal kırıklığına uğrattı. Hükümet yetkilileri bu davranışa tepki göstermekte ve kırgınlıklarını belirtmekte gecikmediler.
Bu durum Türkiye’nin özellikle Batı ile ilişkilerinde bir soğukluk yaratmış durumda...
Neden böyle davrandılar?
Ankara’nın darbe teşebbüsünden sonra dışarıdan beklediği sempati ve destek tezahüratını görülmemesinin çeşitli nedenleri var.
Aslında bu tür bir olayın fazla emsali yok. Başarısız bir darbe teşebbüsünden sonra yabancı devlet liderlerinin o ülkeye bir destek ve dayanışma ziyareti yaptığı da pek görülmedi.
Ama Ankara’nın açıkça hissettirdiği bu beklentisinin özellikle müttefikler tarafından dikkate alınıp yerine getirilmesi iyi olurdu. Bu ülkeler, tabir caizse, olayı “atladı”...
Bu “anlayış eksikliği”, Türkiye’de birçok çevre tarafından, Batı’nın ülkemiz hakkındaki ön yargılı tutumuna veya bilgisizliğine atfediliyor. Bunda bir hakikat payı bulunduğu şüphesiz. Bu vesileyle yabancı medyanın Türkiye’yi bir darbeler ülkesi veya Ortadoğu benzeri bir istikrarsız ülke olarak göstermesi, bunun açık belirtisi.
Aynı şekilde yabancı medya gibi birçok yabancı politikacı da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe girişimini kendi otoritesini ve yetkilerini pekiştirmek için kullanacağını öne sürmesi, 15 Temmuz olayına nasıl baktıklarını açıkça ortaya koyuyor...
Çaresi ne?
Türkiye öteden beri dış dünyanın ön yargılardan, bilgisizliğinden, anlayışsızlığından şikâyet eder. Bu sorunu halletmenin metotları vardır ve bunu birçok ülke başarıyla uygulamaktadır.
15 Temmuz olayından sonra Türkiye’nin de bu yönde harekete geçtiği görülüyor. Hükümet yoğun bir bilgilendirme kampanyası başlattı, parlamenterler dış ziyaretler düzenliyor, işadamları mektuplar ve ilanlarla gerekli mesajları iletiyor...
Açıkçası, şimdiye kadar Türkiye dertlerini, davalarını layıkıyla dışarıya anlatamadığı için, beklediği anlayışı ve desteği görmedi. Şimdi bunun önemi ve nasıl yapılacağı daha iyi anlaşılıyor.
Ancak şunu da kavramamız gerek: İş sadece anlatmakla, tanıtmakla bitmez. Yansıtılacak imajın tamam ve kabul edilir olması çok önemli.
Bu bakımdan darbe girişiminin başarısızlığa uğratılması ve demokrasinin savunulması kadar, özgürlüğün, adaletin ve hukukun üstünlüğünün de hâkim kılınması şart...