NAPOLYON bir sefer yolunda Fransa’nın “Clicquot” şampanyalarının üretildiği şatoya uğrar. (*)
Kurmaylarıyla birlikte güzel bir yemek eşliğinde şampanya içer.
Ertesi sabah sefer için atına biner.
O sırada şatonun sahibesi, kocasını bir süre önce kaybettiği için “dul” kalan Bayan Clicquot en iyi şişelerinden birini Napolyon’a uzatır.
“Şimdiden zaferinizin şerefine” der. Napolyon belindeki hançeri çeker ve hemen oracıkta at sırtında hançeriyle şampanya tıpasına öyle bir usta vuruş yapar ki tıpa bildiğimiz ses tınısıyla fırlar.
Şişenin ağzında en küçük bir cam kırığı bile olmaz. Napolyon şampanyadan birkaç yudum alır. Sonra şişeyi yanındaki kurmaylarına verir. Atlarını topuklayıp uzaklaşırlar.
.....................
Ama... Bu ziyaretin hatırası günümüze kadar sürüyor.
İstanbul St. Regis Otel’in barında her çarşamba akşamı bu gösteri sunulmakta.
“Veuve Clicquot” şampanya tıpasını bir kılıç darbesiyle uçuran ise otelin Genel Müdürü Rui Reis...
Bunun için pala benzeri bir özel kılıcı var.
En iyisi “gidip izleyin” diyorum.
Bu performanstan sonra terastaki Spago Restoran’da yemekteydik.
Güzel bir menü ve onunla uyumlu şaraplar
.....................
(*) Eşini kaybeden Bayan Clicqout, işin başına geçmiş, nefis şampanyalar üretmeyi sürdürmüş. Bu arada markanın başına “Veuve (dul)” kelimesi eklenmiş. “Veuve Clicquot” olmuş.
MUHTEMEL AŞK VE RALLİ
MODERN rock ile klasik Türk müziği ezgilerini birleştiren Los Angeles’lı bir etnik - rock grubu olan “Yirmi7” (Okan Şarlı-Bas/Vokal), Murat Arıkan-Gitar, Saddler Samayoa-Davul) ve Türkiye ralli şampiyonu Simin Bıçakçıoğlu Şeffaf Oda konuğum. Programa “Yirmi7”nin internette 47 milyon tıklanan “Muhtemel Aşk” şarkısıyla başlıyoruz.
“Neden Yirmi7” diyorum. Grubun solisti Okan“ismini 27 yaşında hayatlarını kaybeden Jimi Hendrix, Jim Morrisson, Janis Joplin, Kurt Kobain ve diğerlerinin anısına koyduk” diye anlatıyor. Ayrıca grubun kuruluş yılı 2007... 27 ilginç bir örtüşme. Sınırları aşan başarıları ödüllerle taçlanmış... Örneğin...
“MUSIC CONNECTION”, “En İyi Indie Rock”, “Burning Man” ödülleri... “Gripin” grubuyla karşılaşmaları Türkiye gelişleri için dönüm noktası.
Simin Bıçakçıoğlu da sıkı bir “Yirmi7” dinleyicisi. Bütün şarkılara eşlik ediyor.
Simin, Koç Üniversitesi İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat mezunu...
Ama kalbi ralli için çarpıyor.
Kalbinin gösterdiği yolda da yürümeye başlamış.
18 yaşında “Safari Motorsports”tan aldığı eğitim
ilk adımı.
Son 4 yıldır şampiyonluğu kimseye kaptırmıyor.
Soruyorum: “Erkekler ne diyor bu şampiyonluklara?” “Yenilirsek etek giyeriz diyorlar.
Ama sözlerini tutmuyorlar” diye yanıtlıyor. Simin ayrıca iddialı bir lojistik şirketinin ortağı ve yöneticisi.
Başarılı iş kadını olarak “KAGİDER (Kadın Girişimciler Derneği)” üyesi.
KURBAĞAYI ÖP
MASALI biliyorsunuz.
Genç kızın öptüğü “kurbağa” bir anda “yakışıklı prense” dönüşür.
.....................
Boğaz’da bir mekân. Adı “Kiss The Frog (Kurbağayı öp).” Daha kapıdan girerken bu isim yürek ısıtıcı.
“Yaşadığımız çirkinlikler burada güzelliklere dönüşecek” gibi bir his.
Denize bakan bahçesi ve kırmızı ahşaplar, sarı bambular, ilginç duvar tasarımları ve nostaljik fotoğraflarla şık dekorasyonlu iç mekân. Kiss The Frog’un sahibi Gül Etker, sektöre yıllar önce Frankie’nin sahibi Kaya Demirer ile Bodrum/Gümüşlük’te küçük bir mekânla adım atmıştı. Yıllar içinde deneyim ve kariyer tırmanışı... Lezzet keşifleri...
......................
Mekân deniz ürünleri sunuyor. Keyifli ama gürültülü değil. Müzik, sohbet, lezzet harmanı tam kıvamında. Gül Etker ve Senem Çapa PR’dan Dilara Boğaz’la saatler aktı.