CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 10 şehit haberi üzerine konuşuyor:
- Terörü bitirmek için ne gerekiyorsa verelim. Yasa değişikliği, hay hay buyurun yapın, Anayasa değişikliği, hay hay buyurun yapın. Her katkıyı verelim...
Kemal Bey daha önceki şehit haberlerinin ardından da aynı sözleri sarf etmişti.
Oysa iktidarın ne yasa ne Anayasa değişikliği talebi var.
Kendi büyüttüğü bir sorun karşısında acizliği ve politikasızlığı söz konusu...
Peki, CHP’nin teröre karşı politikası var mı? Seçim broşürlerinde CHP, çözüm için TBMM’de dört partinin birleşip komisyonlar kurmasını, bu komisyonlar eliyle çözüm aramasını öneriyor.
Peki dört parti bir araya gelmez ise (ki mümkün değil) CHP’nin önerisi nedir? Yoktur. O yüzden her katliam sonrası Kılıçdaroğlu: “Katkı verelim”in ötesinde bir şey söyleyemiyor. İktidara gelince...
Rakka hatta Musul’da ABD’nin kara gücü olmaya hazırız! Rakka’yı alıp Suriye’ye, Musul’u alıp Irak’a vereceğiz. Bu uğurda Mehmetçiği seferber edeceğiz..
Ancak aynı iktidar kendi çocuklarının canını düşünerek ABD, Irak ve Barzani’ye:
- Kandil’deki PKK merkezini dağıtın, eğer dağıtamıyorsanız bırakın ben dağıtayım, diyemiyor. Çünkü ABD’yi karşısına alamıyor.
CHP, Baykal döneminde bu konuda doğru politikalar ortaya koyuyordu. Ancak Kılıçdaroğlu ABD’yi üzmemek için ne tutarlı bir eleştiri ne somut bir öneri ortaya koyuyor. Akan kanda o yüzden CHP’nin de sorumluluğu vardır.
BORİS
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson dün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Beştepe’de kabul edildi
Boris kısa süre önce İngiltere’de Erdoğan’a hakaret yarışmasında birinci olmuştu. Yazdığı şiir beş para etmezdi ama ününden dolayı 1000 sterlinlik ödül ona verildi.
Boris’in şiiri içerdiği hakaret yanında berbat bir şeydi. Hazret buna rağmen dün geldi, Cumhurbaşkanı Sarayı’nda ağırlandı.
Ağırlama şartı olarak özür dilemesi istenebilirdi.
Ancak Batı’nın sevgisine muhtaç Ankara bu kadarına bile teşebbüs etmedi.
Konuyu gurur meselesi yapmadı...
Tabii şu anda Erdoğan’ a hakaretten mahkemede ya da hapiste olanlar merak etmiştir...
- Biz niye buradayız, Boris niye Saray’da?
OHAL
Emekli Albay Hasan Atilla Uğur demeç veriyor:
“İkinci kalkışmaya hazır olun. Çok net bilgi olarak söylüyorum: İkincisi daha kanlı olacak”
Bu tür ihbarlar yetkili mercilere iletilmelidir. Ancak kamuoyuna aktarılması doğru mu?
Bu tür söylentiler toplumda kuşkuyu arttırır, cadı avını hızlandırır, baskıcı uygulamalar ve OHAL’in sürmesi için gerekçe olur. Üstelik asılsız çıkabilir...
ZİNA
Haftanın adamı kuşkusuz, Burdur İl Milli Eğitim Müdürü Mahmut Bayram...
Bayram Facebook hesabından halkı aydınlatıyor:
“Bir kadın evinden süslenip çıkıp evine dönene kadar kaç erkeğin şehvetini tahrik etmişse o kadar erkekle zina yapmış gibidir”
Milli Eğitim Müdürü’ne sosyal medyada tepki yağıyor.
Ancak Milli Eğitim Bakanlığı düne kadar herhangi bir açıklama yapmamıştı.
Herhalde bugün yarın göstermelik bir soruşturma başlatılır, halk konuyu unutunca soruşturma da takipsizlikle sonuçlanır. Benzerini çok gördük.
Çok sorulan soru...
Bizi neden AB’ye almıyorlar? Neden Avrupa’da İslam korkusu yayılıyor?
Mahmut Bayram gibi düşünen kişilerle birlikte yaşamak istemiyor olabilirler mi?
Yedek milletvekilli sistemi gelecekmiş!
Aman dikkat, bu iş futbola benzemez!
Yedekler “milletvekillerine tanınan ayrıcalıklardan” yararlanmak
için akla
hayale gelmedik yollara başvurur!
Akif Kökçe
LA...
Toplum henüz laiklikle birlikte demokrasi ve tüm çağdaş değerlerin elden gittiğini tam kavramadı.
Laiklik nedir? Niyazi Berkes’in 50 yıl önceki tanımıyla anlatalım:
“Laiklik ilkokullarda çocuklara din ile devlet işlerinin ayrılması diye öğretilir. En basit tanımı budur ama laiklik aslında tüm hayatımızı düzenleyen ve yön veren kılavuzdur.
Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel yaşamın rasyonel(akılcı) ölçülere dayandırılmasıdır.
Laiklik dendiği zaman yalnızca siyasetle dinin ayrılması değil ailenin, ekonomik hayatın, hukukun, hatta görgü kuralları, kıyafet vesairenin din kurallarından ayrılarak zamanın ve hayatın gereklerine göre düzenlenmesi anlaşılır.”