TEV’in altın çocukları

Abbas Güçlü

Türk Eğitim Vakfı TEV’i 41 yıl önce Vehbi Koç ve arkadaşları kurdu. Şimdi Türkiye’nin en köklü sivil toplum örgütlerinden biri. Bugüne kadar verdiği burs sayısı 158 bine ulaşmış. Müthiş bir rakam. Ayrıca her yıl 7 bin 500 burs veriyor. Üstelik karşılıksız. Ne devlet gibi, daha işe başlamadan üçe beşe katlayıp haciz gönderiyor ne de tarikatlar gibi cemaat baskısı yaratıyor. Ve bütün bunları hayırseverlerin katkılarıyla gerçekleştiriyor.

Türk Eğitim Vakfı yöneticileri, bursiyerleri ve katkıda bulunan hayırseverler, önceki gün Genç Bakış’ta konuğumuzdu. Öylesine farklı burs himayeleri dinledik ki, hüznü, gururu, heyecanı hep birlikte yaşadık. İşçi, memur çocukları TEV sayesinde dünyanın en iyi üniversitelerine girip mezun olmuşlar. Daha sonra da Türkiye’nin en önemli kurumlarında yönetici olmuşlar. İçlerinde işadamı olan da vardı, rektör, dekan, sanatçı olan da.

TEV’in yurtdışı burslarındaki tek şartı, mastır bitince Türkiye’ye geri dönmeleri. Seçimleri de öyle yapıyorlar ki, neredeyse yüzde 100’ü geri dönüyor. Oysa bu oran MEB, YÖK gibi devlet burslarında bile yüzde 70’in üzerine çıkmıyor.
En büyük gelir kaynakları bağışlar ve çelenkler. Olur ya Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmak isterseniz. Bu konuda kapısını çalacağınız ilk isimlerden biri de TEV olabilir. Aklınızın bir köşesinde bulunsun.

Rektörlük seçimleri

Bir ay sonra 30’a yakın üniversitede rektörlük seçimi gerçekleşecek. Bu yüzden üniversiteler kıpır kıpır. Ki bu üniversitelerin çoğunluğu Ankara Üniversitesi ve ODTÜ gibi köklü üniversiteler. İktidara ve mevcut YÖK yönetimine karşı dik duran üniversiteler. Bu rektörler de giderse YÖK’ün üniversitelerde kontrolü ele geçirmesi tereyağından kıl çeker gibi kolay olur, diyenler çoğunlukta.

Peki üniversitelerde seçim olmayacak mı? YÖK ve Çankaya seçimleri göz ardı edip istediği adayı rektörlük koltuğuna oturtur mu? YÖK ya da mevcut rektörler seçime müdahiller mi?..

Şu günlerde üniversitelerde cevabı en çok aranan sorular bunlar. Ne ilim bilim umurlarında ne de öğrenciler. Varsa yoksa rektörlerin kim olacağı. Çünkü o koltuğa kimin oturacağı kendilerini çok yakından ilgilendiriyor.

Taraflara baktığımızda ise hemen herkes müdahil durumda. YÖK Başkanı’nın danışman sayısı neredeyse 30’a yaklaşmış. Bakanların, Başbakan’ın, hatta sanıyorum, Cumhurbaşkanı’nın bu kadar danışmanı yok. Eminim, pek çoğu yakında rektör adayı olacak. Zaten bir kısmı çoktan üniversitelerde örgütlenmeye ve ulufe dağıtmaya başlamış.

İkinci dönemleri dolan ve bir kez daha aday olamayacak rektörlerden ceketimi alıp gideceğim diyen de var. Veliaht gösteren de. Ama pek çok üniversitede aday enflasyonu yaşanıyor.

Aday sayısı 15’i bulan üniversiteler var. Bu yüzden büyük oy parçalanması olacağı ve bu durumun da Çankaya’nın işini kolaylaştıracağı söyleniyor. Yüksek oy farkı olmayan durumlarda, Gül’ün son sıradaki adayı bile rektör olarak atayabileceği dile getiriliyor.

Ki bu konuda örnekler de var. Sezer de en az oy olan adayları rektör olarak atamıştı.

Umarız Ankara’daki gerginlik rektörlük seçimlerine de yansımaz. Yoksa içinden çıkılmaz büyük sorunlar yaşanabilir.

Özetin özeti: ÖSS, YÖK, rektörlük seçimleri kökten değiştirilmesi gereken çok önemli konular. Ama nedense iktidarlar, muhalefetteyken söyledikleri gibi, değiştireceklerine, biraz da biz bu yanlışın rantını yiyelim görüşündeler. Sorunların giderek katlanması da bu yüzden...