Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce...Gerçekçi olalım.
“TSK olmasaydı ÖSO Suriye sınırından IŞİD’i temizleyebilir miydi?”
Konuya yakın olanlardan aklı başında hiç kimse bu soruya “EVET” cevabı veremez.
ÖSO’nun seyir defterinde tek bir başarı sayfası bile yok.
.....................
Ama...
Suriye’de “vekâlet savaşları” yaşanmakta.
Yani...
Devletler adına ve onların iplerini elinde tuttuğu silahlı güçler sahada.
Arkasında İran ve İran Hizbullahı ile Rusya olmasaydı Esad rejimi ayakta kalabilir miydi?
PYD-YPG-SDG’nin arkasında ABD yer almasaydı Türkiye’nin güneyinde o kantonlar dizisi kurulabilir miydi?
Hatta...
IŞİD’in hangi desteklerle kurulduğu, böylesine büyüdüğü bilinmeyen
şey mi?
.....................
Şimdilerde “vekâlet savaşları”nın “son kullanma tarihi” dolmak üzere.
Artık hiç değilse bazı duyarlı sahalarda “maskesiz” karşılaşmaların yaklaştığının işaretleri var.
.....................
Türkiye’yi daha fazla ilgilendiren işaretleri masaya yatıralım.
Türkiye, güneyinde Cerablus-Azez arasındaki dar şeritle yetinerek duracak mı?
Açıkça görünen ve söylenen o ki “HAYIR.”
Bu kuşağa derinlik kazandıracak, alan büyütecek.
“Uçuş yasaklı güvenli bölge” yeterince geniş ve derin olmalı ki yeni göç dalgaları oralarda barındırılsın... Toprakların gerçek sahibi Türkmen ve Araplar Türkiye’den geri dönebilsinler.
PYD-YPG-SDG gibi değişik postlarla görüntü verseler de PKK’nın Azez’le kantonlar zincirini tamamlaması engellensin.
O halde TSK’nın da içinde bulunduğu ÖSO, Menbic ve El Bab’ı da almak durumunda.
İşte “duyarlılık” bu iki yerde...
ABD himayesindeki “PYD-YPG-SDG” Fırat’a açılan “Tüzel (Sacur) çayının” karşı kıyısında mevzilenmiş bulunuyor.
Elindeki Menbic’i -olası- ÖSO saldırısına karşı savunmak üzere sürekli yığınak yapmakta.
TSK’nın da fiilen içinde ve başında olduğu ÖSO bu çayı geçip Menbic’e doğru harekâta girişmesi halinde oranın pimi çekilmiş olacak.
.....................
Ve patlama “Sacur” çayının güneyindeki Menbic’le sınırlı mı kalacak?
Güneydoğu’da “daha önce Kobani’nin IŞİD eline düşmek üzereyken yaşanan 6 -7 Ekim kalkışımı” referanstı.
Yani...
6-7 Ekim’de sokaklar, caddeler, meydanlar nasıl karıştıysa ve Kobani’ye Kuzey Irak’tan Türkiye topraklarından geçerek yardım ulaşması sağlandıysa, bu kez de benzer bir senaryonun uygulanması Güneydoğu’da halkı meydanlara dökerek “kalkışım” tezgâhlarını hareketlendirerek, Menbic’e harekâtı durdurmak(!!)
Yanı sıra...
ABD’nin de dolaylı ya da doğrudan ağırlık koymasını “ihtimal dışı” görmek ve “hesaba katmamak” vahim yanlışlık olur. Burada...
Türkiye ve ABD “vekâlet verilen güçler” üzerinden değil doğrudan karşı karşıya gelebilir.
Cerablus’a kadar PYD -YPG -SDG kantonları nedeniyle TSK’nın onlarla sıcak çatışmaya girmemiş olmak süreci de kapanabilir.
.....................
Türkiye 15 Temmuz’u nasıl omuz omuza ve tek yürek olarak aştıysa, bu kez de aynı dayanışmayla, birlik bilinci ve ruhuyla tezgâhı bozabilir.
Başbakan Binali Yıldırım’ın Güneydoğu’ya yatırımlar, diğer sosyal ve ekonomik paketlerle halka sıcak yaklaşımı psikolojik değer katsayısıyla da dikkate alınmalı.
“Hendek savaşlarında” yaşadığı dehşet nedeniyle halkın da “gerçek PKK” yüzünü görmüş olması, yeni bir 6-7 Ekim planlarını çökertebilir.
Ancak...
Bütün bunları dikkate almakla beraber yakın geleceğin takvim yapraklarında ciddi zorlukların olabileceğini görmeliyiz.