CumartesiSürüsüne bereket

Sürüsüne bereket

31.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Scientology tarikatının Türkiye'de de bayağı bir potansiyeli var. Türkiye hızla büyük ve organize sürü sistemine geçemezse eğer...

Sürüsüne bereket

tubakyol@yahoo.com İnsan sosyal bir hayvandır" denir ya, bu lafın kısacası -ve kabacası- "İnsan, evcil bir sürü hayvanıdır" olabilir. Kuş gibi, balık gibi, arı gibi, karınca gibi... Ben gerçi bundan pek emin değilim. Sürü davranışı, sürü nereye biz oraya hali, bir nevi koyunluk yani, insanın bireysel zekasına hakaret manasına geliyor diye değil. Ne hakareti; insanoğlu kursa sistemini, şimdikinden iyi durumda olabilir. Fakat işte beceremiyor. Arıların, karıncaların falan tıkır tıkır işleyen sistemleri var. İnsanınki, onların yanında biraz geri! Nispeten daha organize sürülere "gelişmiş ülke" diyoruz nitekim. Buralarda iyi-kötü bir sistem kurmuş adamlar. İşinizi yapıyor, kanunlara uyuyor, verginizi ödüyorsanız, dahil olduğunuz sürü -sistem- sizi türlü tehlikelerden koruyor. Eğitim sağlıyor, hastalanırsanız ambulans gönderiyor, eviniz yanarsa itfaiye hemen geliyor, zaten sigortanız oluyor, işsiz kalsanız da aç kalmıyorsunuz, sistemin bir parçasıysanız yeni bir iş bulmanız da zor olmuyor falan filan.Böyle büyük ve nispeten iyi işleyen bir sürünün parçasıysa eğer insan, sürüdeki diğer insanlarla vıcık vıcık temas etmesi, ne bileyim yalakalıktı, rüşvetti uğraşması da gerekmiyor. Küçük sürücüklere katılıp hayatını daha da garanti altına alması mümkün tabii ama sürüdeki görevini yapsın yeter ki, arta kalan zamanında yalnız da durabiliyor.Azgelişmiş ülkelerde?İtfaiye ya da ambulans hemen gelmeyecekse mahallellinin yardımına, en azından apartman komşularınıza ihtiyacınız olur. Yangına bir tas su da o döksün diye. Ambulansın gecikmesine sizinle birlikte kızsın diye. Ya da sizi sırtlayıp en yakın hastaneye götürsün diye. Sosyal devlet, sosyal sürü İşsiz kaldığınızda, ki sık sık işsiz kalma tehdidi olur gelişmemiş ülkelerde; size maddi yardım yapacak akrabalara, sizi yeni bir iş ayarlayacak "yakınlara" ihtiyaç var.Tabii buna "geleneksel aile yapısı", "aile değerleri", "Akdeniz sıcakkanlılığı" falan da denilebilir.Azgelişmiş ülkelerde sürünün sizi hayatta tutacak yeterlilikte bir sistemi olmadığından, dar durumda imdada yetişecek mini mini başka sürücükler şart: Akrabalar, komşular, cemaatler... "Geleneksel aile yapısı" Scientology (sayntoloji) tarikatı Almanya'daki Türkleri keşfetmiş, onları tavlamaya çalışıyormuş. İlk anda amma saçma. Abi nereden akıllarına gelmiş Türkler? Almanya'daki Türkler tarikatın en meşhur üyesi Tom Cruise'a mı hayranmış, neymiş?Hem bu insanların büyük bölümü Müslüman, hatta İslamcı değil mi? Hepsi değil. Ve Müslümanlık tutkalıyla birbirine yapışmamış ama azgelişmiş bir ülkenin mini mini sürücükler geleneğinden gelen "gurbetçileri", Scientology gibi alternatif bir tarikat için çantada keklik hedefler. Bu insanlar, Almanya'daki sisteme, bir Alman kadar güvenemezler. Eğer başları sıkıştığında onları kollayacak alternatif bir sürüleri olursa, kendilerini daha güvende hissedecekler.* * *Scientology tarikatının Türkiye'de de bayağı bir potansiyeli var. Türkiye hızla büyük ve organize sürü sistemine geçemezse eğer... "Sayntolog Almancılar" Her şey 75 milyon yıl önce başladı. O zamanlar Lord Xenu tarafından yönetilen bir galaktik gezegenler federasyonu vardı. Bu Xenu "Ho ho ho" diye çirkin çirkin gülen bir kötü adamdı.Xenu galaksinin nüfusunun çok arttığına karar verdi. Emir verdi ve federasyona bağlı gezegenlerden birçok uzaylı toplanıp donduruldu.Xenu planına yine çirkin çirkin güldü: Ho ho ho.Dondurulmuş uzaylılar, galaktik uzay gemilerine konup Dünya'ya gönderildi, Hawaii'deki volkanların içine atıldı. Uzaylıların hepsi öldü. Ama ruhları yaşıyordu ve göğe doğru yükseldi. Lord Xenu buna da hazırlıklıydı: Ho ho ho.Xenu, Dünya'ya gönderdiği uzaylıların geri dönmesini istemiyordu. Bu yüzden gökyüzüne dev bir ruh-yakalayıcı kurdurdu. Ruhlar yakalanıp devasa beyin yıkama ünitelerine alındılar. Bu ünitede ruhlar (üç boyutlu gözlükler takarak) günlerce beyin yıkama görüntülerini izlemeye zorlandılar. Mısır tanrıları, haç taşıyan İsa, bronz Buda heykeli... Bu görüntüler onların nereden geldiklerini unutup başka bir gerçekliğe inanmalarını sağladı. Sonra Xenu uzaylı ruhları serbest bıraktı. Bu ruhlar ne yapacağını bilemez halde bir sis bulutu şeklinde Dünya'ya yayıldı. İnsan'ın ortaya çıkmasıyla birlikte, ruhlar nihayet içine kaçabilecekleri vücutlar buldu. Tüm insanlığın içine uzaylı ruhlar kaçtı. Bugünkü korkularımızın, kafa karışıklığımızın ve tüm problemlerimizin sebebi bu. Scientology tarikatının üyeleri işte buna inanıyor.* * *Ben de çizgi dizi "South Park"a inanıyorum. Yani "South Park"ın yalancısıyım. Scientology tarikatı yıllar evvel "South Park"ın bir bölümünde böyle anlatılmıştı. Bu anlatılanların büyük ölçüde doğru olduğu söylenmişti o zaman.Ya hiç doğru değilse?Scientology hakikaten ne anlatıyor diye arasam, bulsam, okusam, öğrensem, buraya yazsam; ne olacağım? Scientology tarikatının yalancısı olacağım."South Park"ın yalancısı olmayı yeğlerim. Hiç değilse eğlenceli. Gerçi Xenu kötü adamdan ziyade Noel Baba hissi veriyor:Ho ho ho! İnsan vücudunda beyni yıkanmış uzaylı ruhu "Elizabeth: Altın Çağ"ı yeni izledim de... Bu asiller, asil kan falan hadisesi karıncaları, arıları, termitleri andırmıyor mu? Karıncalar ve termitler büyük koloniler halinde yaşıyor. Hem karınca hem de termit sürülerinde diğerlerinden büyük bir ya da birkaç kraliçe oluyor. Diğerleri kraliçenin DNA'sının devamını sağlamakla, yani üreyip soyu devam ettirmesini sağlamakla görevli işçiler. Bu işçiler arasında sürüyü ama özellikle kraliçeyi koruyan "askerler" gibi özel sınıflar da var. Bir vakitler insanlar, tıpkı karıncalar gibi, krallar ve kraliçeler ve onların "seçkin" soyunun devamı için yaşamışlar. Bir farkla... Ki bu fark yüzünden sürü sisteminin bu biçimi insanlarda işe yaramamış. Karıncalarda işçilerin hepsi kısır dişiler, termitlerde ise kısır erkekler ve kısır dişiler.İnsanlar kısır olmadığı için, bir süre sonra "Bana ne yahu kraliyet soyundan. Benim de soyum var. Bana ne, bana ne, benim de DNA'm var" diyerek, asilleri o kadar da umursamamaya başlamışlar.İnsan yani, şöyle organize bir sürü olmak için çabalamamış değil; çabalamış, hâlâ da çabalıyor. Kraliçe: Sürünün DNA hazinesi

Yazarlar