30.08.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
CHP’nin Adalet Kurultayı’nın son gününde, “Devlette Adalet” başlıklı ana panelde konuşan eski Ak Partili Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, “Ben bir partinin kurucusu oldum, onun programının demokratikleşme ve hukuk devleti bölümünün yazılmasında katkılarım oldu. Neyi yazdık, neyi yaptık? Tek tek not verdim. Açık ara sınıfta kaldığımızı göreceksiniz” dedi.
CHP’nin Adalet Kurultayı, dün, “Devlette Adalet” ve “Medyada Adalet” ana panelleriyle sona erdi. Moderatörlüğü CHP Milletvekili İlhan Kesici’nin yaptığı Devlette Adalet ana panelinde, eski Ak Partili Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, eski bakanlar Gürcan Dağdaş ve Yüksel Yalova, eski milletvekilleri Abdülbaki Erdoğmuş ve Levent Tüzel ile ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Alper Taş konuştu.
Kesici, “Adalet olmadan devlet olmaz. Gecikmiş adalet, adaletin inkarıdır” ifadesini kullandı. Yalçınbayır, şunları kaydetti:
“Bu hakları bana devlet vermedi, bu haklar bana yaradılıştan geldi. Siz kim oluyorsunuz da, söz, düşünce, yazma ve bütün özgürlüklerimi sınırlama hakkıma sahip oluyorsunuz? İnsanların zulme, istibdada karşı direnme, isyan etme hakkı vardır. Ben bir partinin kurucusu oldum, onun programının demokratikleşme ve hukuk devleti bölümünün yazılmasında katkılarım oldu. Neyi yazdık, neyi yaptık? Tek tek not verdim. Açık ara sınıfta kaldığımızı göreceksiniz, manipülasyonla halkı kandıramazsınız.”
Ortak aday çağrısı
Taş ise kurultayın bir mücadele programı çıkarmasını temenni ettiğini, “Kurultayın en net mesajı şudur: Biz, tek kişinin konuştuğu bir Türkiye değil, herkesin konuştuğu bir Türkiye istiyoruz. Adaletsizliğe karşı bedenini açlığa yatıran Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’ya, mahkeme salonlarında olmayan adalet karşısında adalet çığlığını haykıran Ahmet Şık’lara, ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dediği için sarayın emriyle zindana atılan Selahattin Demirtaş’a sevgilerimi sunuyorum” dedi. Taş, şunları kaydetti:
“AKP, yeni bir devlet konusunda mesafe aldı. Bu memlekette gerçek manada hiçbir zaman adalet olmadı ama adaletsizliğin de bu kadar tavan yaptığı, tuzun da koktuğu bir dönem yaşanmadı. Bu devletin sol bir devlet olması gerekiyor. Devleti yeniden kurmak gerekiyor. Adaletli bir devlet kuracaksanız bu ancak kamucu bir devletle olabilir. Laikliği koruma ve kollama dönemi sona erdi, laikliği yeniden kazanma sürecindeyiz. Kürt yurttaşların kimlik ve kültür haklarının güvence altına alınmadığı bir devlette adalet olmaz. Hep beraber eğitimin dinselleştirilmesine karşı çıkalım. Mücadeleyi Meclis koridorlarına hapsetmeyiz. Halkın meclislerini kurmalıyız. Önümüzde yerel seçim var, CHP ‘Benim adaylarımı ancak ben belirlerim’ diyerek bu süreci CHP içinde güç kavgasına mı bırakacak, yoksa; Adalet Yürüyüşü’nde olduğu gibi AKP’nin sahte, çürümüş adaylarına karşı tertemiz, dürüst, halktan yana ortak adaylarla mı çıkacak?”
‘Acil ihtiyacımız’
Erdoğmuş da, “Zulüm üreten bir dini anlayışımız ve devletimiz var. Adaletin yolu ne sağdan ne de soldan geçer. Tek yolu insanlık ve vicdandır. İslamcılık dahil hiçbir ideoloji adaleti gerçekleştiremez. Vicdanın sesi, bütün idelojilerin, dinlerin, inançların üzerindedir” dedi.
Tüzel de, “Bütün bir toplum cezalandırılarak susturulmaya çalışılıyor. Kılıçdaroğlu da tutuklanmakla tehdit edildi. Ona ve sessizlik suikastiyle sessiz bırakılmak istenen Demirtaş’a sahip çıkmak görevimiz. İktidar, muhalefeti sindirmek için işi atlete kadar indirdi. Ortak payda adalettir, demokrasidir. Önüne arkasına bir şey koymadan sağcı solcu demeden demokratik bir gelecek demokratik bir ülke için bu ülkeyi kuracak halkın birleşik mücadelesi acil ihtiyacımızdır. CHP ve HDP başta olmak üzere demokrasi güçlerinin temel görevi, halkı bu çağrı altında birleştirmektir. İhtiyacımız birleştirici bir dil ve programdır” ifadesini kullandı.
‘Zorla müdahale sakatlık demektir’
Sabah saatlerinde kurultay alanında oluşturulan, “Yaşanmış Olaylar” bölümünde 10 Ekim katliamında öldürülen Mehmet Ali Kılıç’ın babası Kemal Kılıç, “Geceleri saçlarını koklayamadan yatamadığım biricik oğlumu 10 Ekim’de kaybettim. Sorumlular korunup kollandı. Ben sadece Mehmet Ali Kılıç’ın babası değilim, Berkin Elvan’ın da, Ali İsmail Korkmaz’ın da babasıyım, ben Soma’da hayatını kaaybeden madencilerin de babasıyım” dedi. Bu sırada açlık grevindeki eğitimci Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça’nın mesajı okundu. Anne Özakça mesajında, kendi iradesiyle açlık grevlerine başlama kararı aldığını belirterek, “Benim oğlum terörist olamaz, o sadece işini, ekmeğini, onurunu, öğrencilerini istiyor. Açlığının 60’ıncı gününde dünya sesini duydu, AKP duymazdan geldi. Oğlum Semih ve Nuriye işlerine göre dönsünler. Zorla müdahale sakatlık demek, buna izin vermeyelim” dedi.