Hava, eskilerin deyimiyle “magmum”, yani “gamlı”, bulutlu, kapalı; yollar ıslak ve tenha; termometre de bir hafta içinde 33 dereceden, 16 dereceye düşmüşse...
* * *
Evin içinde de hapşırıklar, öksürükler, tıksırıklar, kâğıt mendillere sık sık burun silmeler artmışsa...
Vaktiyle akla gelmeyen sorular da, başlamışsa yavaş yavaş akla gelmeye...
* * *
ABD de patlayan ve tüm dünyayı da sarmalamaya başlayan ekonomik krizi dizginlemek için, Başkan Bush’un hazırladığı 700 milyar dolarlık Hazine’den yardım paketinin, arife akşamı “Temsilciler Meclisi”nde reddedilmesiyle; krizin büsbütün cehennemleşip, cehennemleşmeyeceğini mi düşünürdün bayramın ilk gününde, yoksa “eski bayramlar”ın ne zaman değişmeye başladığını mı?
* * *
“Eski bayramlar” olduğu gibi süregelse, haberimiz mi olurdu arife gecesi, Washington’da Başkan Bush paketinin “Temsilciler Meclisi”nde reddedildiğinden?
* * *
Eski bayramlar...
Göztepe’de bütün köşkler ahşaptı; yolların çoğu da, toprak yoldu. Elektrik yoktu. Akşamları Taşmektep sokakta havagazı fenerleri yanardı. Evde ne babaannem, ne ciciannem, ne dedem Hasan Paşa, ne babam, ne annem hayatlarında bir fotoğraf makinesiyle bir fotoğraf çekmişlerdi.
Hanımlar keserlerdi birbirlerinin saçlarını. Çünkü ne kadın berberi vardı çevrede, ne güzellik salonu.
Bağdat Caddesi’ne henüz tramvay bile gelmemişti.
* * *
Arifeden yeni giysiler, yeni ayakkabılar alınırdı küçük çocuklara ve çocuklar o gece; yastıklarının hemen yanına konan yeni ayakkabıları, yeni giysileriyle uyurlardı.
* * *
Bayram sabahlarında büyüklerin elleri öpülür ve büyükler de çocuklara bir mendille, “manda gözü” denilen ve bugünkü 1 YTL büyüklüğündeki, üstü Arapça yazılı bir 25 kuruş verirlerdi.
* * *
O dönemlerin köşe yazarları da yazarlardı, “eski bayramları”; eski bir eğlence yeri olan “Direklerarası”nı, Güllü Agop’un tuluat tiyatrosunu.
En büyük lüks, borulu gramofondu; sonradan, önündeki küçük tahta kapacıkları açılarak çalınan, borusuzları da çıkmıştı.
* * *
Annemle babam, bayram ziyaretlerine giderken:
- İnşallah evde yoklardır; bir kartvizit bırakır geçeriz, temennisinde bulunurlardı.
* * *
Bugün, kimsenin kimseyi tanımadığı, 60-70 daireli gökdelen yavrusu apartmanlarda; kim kime gidecek ki bayram ziyaretine?
Bayramlar, belirli bir kesim için de bir “tatil” fırsatı.
* * *
Acaba Türkiye’de bayramlar ne zaman değişmeye başladı?
1648’de 6 yaşındayken tahta çıkan IV. Avcı Mehmet döneminin bayramlarıyla, 1807’de 28 yaşında tahta çıkan IV. Mustafa döneminin bayramları arasında herhangi bir fark var mıydı?
* * *
Kimsecikler o zaman, ne Şırnak’ta, ne Londra’da, ne Güney Amerika’da neler olup bittiğini biliyordu.
* * *
Bugün ise TV’lerde, Washington’daki “Temsilciler Meclisi”nde, Başkan Bush’un ünlü “paket”inin nasıl reddedildiğini dahi izleyebiliyoruz.
* * *
İsviçreli pilot Yves Rossy, kendi yaptığı motorlu kanatlarla, 10 dakikada Manş Denizi’ni geçiyor.
Çinli astronot Cai Ciang da; uzayda 15 dakika yürüyerek, ilk kez uzayda yürümüş olan Rus ve Amerikan astronotlarının arasına, ilk Çinli olarak katılıyor.
* * *
Çocukluğumdaki bayramlarda, bireylerin “yaşam kalitesi” ile “Üçüncü Dünya” hakkında kimsenin bir fikri yoktu.
Ve dünkü Posta gazetesinin manşeti şöyleydi:
“İşte aradaki fark
Gaziantep’te midesi delinen kadın hastane kapısında sedye üzerinde bekletildi. ‘Ambülans nerede kaldı’ diye soran yakınları da özel güvenlik görevlilerinden copla dayak yedi. Yıllarca Oslo’da çalıştıktan sonra emekli olup Türkiye’ye dönen Osman Yılmaz ise iç kanama geçirince Norveç’ten özel ambülans uçak geldi”
* * *
Türkiye’de “vatanı ve milletiyle devletin bölünmez bütünlüğü” ilkesi, kutsallaştırılmış da olsa; 32 bin köyden birinde doğmuş olan bir çocuğun bayram anılarıyla, Teşvikiye’de doğmuş bir çocuğun bayram anıları “devletin bölünmez bütünlüğü”nün çok dışında.
* * *
Dünkü Milliyet’te de Erhan Telli’nin “özel haberi” ile Uğraş Özyurt’un çarpıcı fotoğrafları; bayramın ilk gününde mızraklaşarak giriyordu gözlere:
“ONLARA BAYRAM GELMEDİ ÇÜNKÜ...
Dünyanın yükünü
taşıyorlar”
Ve demirden, elle çekilen tekerlekli bir arabaya yüklenmiş koskocaman bir çöp çuvalını çeken 2 küçük kız çocuğunun fotoğrafı altındaki yazı:
“Florya’da çöp toplayan iki küçük kız. Kader 7 yaşında, henüz okulla tanışmamış. Gamze 11 yaşında, okul macerası sadece 2 yıl sürmüş”
* * *
ABD’de patlayan ekonomik kriz, yepyeni bir dünyanın da habercisi. Ve bu kriz, en sonunda savunma harcamalarını da; ABD’de Demokrat Parti Başkan adayı Obama’nın, Cumhuriyetçi Parti adayı McCain ile yaptığı TV tartışmasında şöyle azıcık dokunduğu gibi; ister istemez kıskaçlayacak.
* * *
50 yıl sonrasının bayramları, “yer” küresinin hemen her yerinde, her çocuk için aynı düzeyde olacak.
20 yaş gençleri, 70’ine geldiklerinde şaşacaklardır böylesi bir değişime. Tıpkı bendenizin, çocukluğumun bayramlarını anımsadıkça; bugün yaşananlara, “hayret” kıvrıklı bir dudak gülücüğüyle bakmam gibi.