03.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Bünyamin Aygün / Kapanmayan Türkmen Dosyası - 5
Silahlı Türkmen gücüIrak’ta 1920’den bugüne Türkleri asimile etmek ve Araplaştırmak amacıyla çeşitli yöntemlere başvuruldu. Öyle ki Türkçe konuşmak, Türkçe isimler koymak yasaklandı. Geçtiğimiz yüzyılda sayısız Türkmen köyü ve kasabası çeşitli bahanelerle yıkılarak köylüler göçe zorlandı. Irak’ın güneyinde yüz binlerce Arap kökenli Iraklı’ya, Türkmen bölgelerine yerleşmesi için teşvik primleri verilerek araziler dağıtıldı. Arap dünyasında 21. yüzyılın ikinci yarısından sonra yükselen milliyetçilik duygusu, ağır baskıcı politikaların artmasına yol açtı. “Arap sosyalizmi” adı verilen ideolojinin gaddar temsilcisi Saddam Hüseyin 1979-2003 arasında Türkmenlere uyguladığı baskının dozunu iktidarda kaldığı her gün biraz daha artırdı. Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahir Nakip ile Irak Türkmen Cephesi (ITC) eski Başkanı Ahmet Muratlı, “Araplaştırılan Kerkük”ü, ve Saddam dönemine ışık tutacak bilgileri paylaştı.
Saddam’ın aşağılık duygusu
Türkiye’de yaşayan binlerce Kerküklüden biri Ahmet Muratlı. ITC eski başkanlarından Muratlı’nın dedesi mal müdürü, babası ise iyi derecede Fransızca bilen bir öğretmen. Ailece Atatürk hayranı olduklarını dile getiren Muratlı, Saddam dönemini anlatırken bakışları keskinleşip yüz hatları geriliyor, “Kıyımdı” diye başlıyor. Sorgusuz sualsiz insanların gece yarısında evlerinden alınıp yok edildiğini söyleyen Muratlı, “Saddam dönemi Türkmenler için bir kıyımdı. Hiçbir ülke Saddam ile uğraşmak istemiyordu. Zaten iktidara Baas içindeki muhaliflerini tasfiye ederek kanlı bir şekilde gelmişti. Ekonomik gücünü kullanarak korkunç bir baskı oluşturdu. Erbil’i de Araplaştırma safhası, en hızlı onun döneminde yapıldı. Karanlık bir süreçti o dönem Kerkük’te. Saddam’ın Türkiye’ye karşı kompleksi vardı. Derdi ki, ‘Biz ya Türkiye tarafından yönetilmişsiz veya İran, sonrasında zaten İran’la savaşa tutuştu. Türkiye’nin sevgi nüfus alanını kırmak için, Kardeşlik Ocağı Başkanı Albay Abdurrahman, iş adamı Adil Şerif ve Doç Dr. Necdet Koçak’ı idam etmeleri Saddam’ın kıyımının başlangıç tarihidir. Ondan sonra ne kadar teşkilat varsa hepsini sorgusuz sualsiz içeri tıktı. Türk müziğine ilgi duyanları bile hapse atıyordu. Onun bu aşağılık duygusu, Türklere daha çok zulmetmesine yol açtı” diyor.
Arazilere el konuldu
Muratlı, ABD’nin 31 Ağustos 1996’da Saddam ve Barzani ile iş birliği yaptığına dikkat çekerek, net olarak hatırladığı o günleri şöyle anlatıyor: “Talabani’yi Erbil’den çıkarmak için Bağdat’tan tanklar geldi. Saddam Erbil’e girince Talabani kaçtı ve Barzani’yi hakim kıldı, Amerika’nın isteği üzerine. Olan Türkmen’e oldu. Muhalefet döneminde faaliyet içindeki 33 Türkmen’i idam ettirdi. Türkiye sadece seyretti. Barzani teslim etti bunları Saddam’a. Bunu basın yazmadı. Kuzu gibi aldılar, astılar. Şehit cenazelerine hala ulaşamadık. Şehitlerimizin cenazelerine gitmemiz yasaklanmıştı. Türkmenlere ait zirai arazilere el koydu ve Araplara verdi. Kerküklü Türkmen emlak edinemezdi. İstatistik kurumu vardı, gidip kaydoluyorsunuz, sonra nüfusuna ‘Arap’ yazdırırsın, kağıdı getirirsin, bir gayrimenkul edinirsin. Bir Türkmensen evini satmaya kalktığın zaman satamazsın, illaki Arap’a satacaksın. Ama ‘aç kalırım, milliyetimi değiştirmem’ diyen insanlarımız oldu.”
Türk semtlerinde elektrik, su bulunmuyor
Muratlı, şöyle diyor: “Dışarıdan getirilen insanlar, Kerkük petrollerini götürmüş. Türk semtlerinin elektrik ve suyu yok. Her şey normale dönerse Kerkük’ün yerlisiyle, Kürt’ü, Arap’ı ile yaşarız. Ama demografiyi bozan girişimlere karşıyız.”
Zalim olacağımıza mazlum olalım
Türkmenlerin zalim bir topluluk olmadığını dile getiren Muratlı şunları söylüyor: “Mazlumlara tokat atmadık. Haksızlıklara karşı direndik, zalimin zulmüne karşı Allah’a el açtık bu zulmü üzerimizden kaldırmasını diledik.”
Türkmen’e mal verilmezdi
Türkmenlerin sosyal hayatta büyük zorluk yaşadığını belirten Muratlı, “Baas’da sosyalist sistem vardı. Devletin malları bayilikle satılıyordu. Malı alacak Türkmense mal verilmiyordu. Sorduğun zaman, ‘Sen biliyorsun niye olduğunu’ derlerdi” dedi.
Silahlı Türkmen gücü
Prof. Dr. Nakip, İran’ın Şii Türkmenleri silahlandırmasının altında yatan sebebi şöyle açıklıyor: “Türkmen olmalarından dolayı değil, Şii oldukları için silahlandıryor. Ama bir hoşgörü göstererek Türkmen bayrağı, Türkmen marşı ve hatta komutları bile Türkmence veriyorlar. Bu bir rahatlatma yaratmış. Ama Türkiye’nin muhakkak Bağdat yönetimine baskı yaparak, Tuzurmatu, Telafer ve Kerkük’te Türkmenlerin kendilerini koruyabileği bir silahlı güç oluşturmasına ve bu gücün Irak Ordusu içinde yer almasını sağlaması gerek.”
Petrol siyasi üründür