Kariyer Eğitim dünyası ‘rehber öğretmen’ sorununu çözemiyor

Eğitim dünyası ‘rehber öğretmen’ sorununu çözemiyor

25.08.2008 - 16:52 | Son Güncellenme:

Literatüre girdiği 1960’lı yıllardan beri görev tanımı tartışma konusu olan ‘rehberlik sistemi’, eğitim dünyasının çözülemeyen denklemi.

Eğitim dünyası ‘rehber öğretmen’ sorununu çözemiyor

Türkiye geçtiğimiz hafta, Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’nde 12 kişilik ailesini geçindirmek için çobanlık yapan İrfan Töreci’nin ÖSS başarısını konuştu. Hacettepe Tıp Fakültesi’ni kazanan Töreci, yokluklar arasında yakaladığı başarının sırrını açıklarken çok çalıştığını söylüyor ve bu süreçte rehber öğretmenlerinden aldığı desteğe işaret ediyordu.

Haberin Devamı

Ama gelin görün ki, Türkiye’de genel manzara pek de böyle değil; öğrencilerin çoğunun rehber öğretmenler konusunda Töreci kadar şans-lı olduğunu söylemek zor. Çünkü Türkiye’de hemen her evde, öğrenimi boyunca rehber öğretmenlerden gerektiği gibi destek alamayan, onların yanlış yönlendirmeleri nedeniyle istemedikleri bölümlerde okumak zorunda kalan öğrencilerin öyküleri konuşuldu, konuşuluyor.

Eğitim dünyasında da en fazla tartışılan konularından biri rehberlik sistemi. Sistemin işlevini tam olarak yerine getiremediği fikrinde birleşen uzmanlar, bu durumu 3 nedene bağlıyor: Rehber öğretmenlerin görev tanımlarının net olmaması, nitelik olarak yetersizlik ve sayılarının azlığı. Tabii olan da bu ara, sınavlar arasında bir garip yolcu haline gelen, derbeder gençlere oluyor...

Haberin Devamı

SORUNUN KAYNAĞI NEREDE?

Rehber öğretmenlik kavramının sadece Türkiye’de olduğunu, Batı ülkelerinde bu gö-revi psikolojik danışmanların üstlendiğini söyleyen Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (Türk-PDR) Genel Başkanı Doç. Dr. Tuncay Ergene, “Milli Eğitim Bakanlığı’nda ‘asıl olan öğretmenliktir’ ilkesi halen geçerliliğini koruyor. Eğitim sadece öğretmenler tarafından yürütülebilecek alan değil. Bu alanda psikolojik danışmanlık eğitimi almış uzmanların istihdamı gerekli. Oysa Türkiye’de psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında eğitimi olmayan pek çok kişi kolayca rehber öğretmen olabiliyor. Bu durum da kendine uygun bir eğitim programına ve mesleğe yönelemeyen, kişisel ve eğitsel gelişimi yetersiz öğrencilerin yanlış kariyer seçimleriyle son buluyor. Ayrıca liselerde her yıl meydana gelen onlarca olay, okul terkleri de rehberlik sisteminin başarısızlığını gösteriyor” diyor.

Ergene’nin verdiğini bilgilere göre, Türkiye’de her yıl yaklaşık olarak lisans düzeyinde 850, master ve doktora düzeyinde de yaklaşık 60 psikolojik danışman yetiştiriliyor. Fakat Milli Eğitim Bakanlığı’nda rehber öğretmen kadrosu altında görev yapan 11 bin 327 rehber öğretmenden 6 bin 176’sı psikolojik danışma ve rehberlik alanında eğitim almış kişiler arasında seçiliyor. Geri kalan 5 bin 151 kişi ise  rehber öğretmenlik kavramıyla yakından uzaktan ilgisi olamayan kişilerden oluşuyor.

Haberin Devamı

BİR ÖĞRETMENE 500 ÖĞRENCİ

Ve, çarpıcı bir oran: Türkiye’de bir rehber öğretmene 500’den fazla öğrenci düşüyor. Koç Üniversitesi Fen ve İnsani Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Sami Gülgöz’e göre bu rakam okullardaki rehberlik sisteminin neden işleyemediğinin en büyük göstergelerinden biri. Gülgöz bu oranın, öğretmenin öğrenciyi etraflıca tanıma ve ona yardım etme şansını düşürdüğünü söylüyor:
“Rehber öğretmenin elinde güvenebileceği araçlar mevcut değil; diğer öğretmenlerden öğrencinin beceri ve yeteneklerine ilişkin bilgi akışı yok, çünkü öğrenci başına ayırabileceği zaman çok sınırlı. Dolayısıyla ne derece sağlam oldukları belirsiz ölçme araçları kullanılırken öğrenciye ilişkin tüm bilgiler dikkate alınamıyor. Öğrencilerin bu desteği almak için son dakikayı beklemeleri de önemli bir sorun. Öğrenciler de yaşları gereği acil ihtiyaçları belirene kadar, yani üniversite konusunda bir seçim yapmaları gerekene dek, rehber öğretmenlerle bir ilişkiye girmedikleri için verilen destek de kaçınılmaz olarak çok sınırlı kalıyor.”

Haberin Devamı

Bengi Semerci Enstitüsü Kurucu Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bengi Semerci ise rehber öğretmenlerin görev tanımlarında kavram karmaşası yaşandığını belirtiyor:
“Rehber öğretmenlerin görevleri okul idareleri ve diğer öğretmenler tarafından tam anlaşılmış değil. Veliler ise çocuklarının tüm sorunlarını çözmesini bekliyor. Bunun nedeni yetki alanlarının tam olarak belirlenememiş olması. Öğrencileri tanımak, ailesel ve kişisel risklerini değerlendirmek, özel becerilerini ya da yetersizliklerini saptamak, bu bilgilere göre öğrenciyi, aileyi ve okulu yönlendirmek rehber öğretmenlerin işi.”

Semerci, rehber öğretmenlerin özellikle şiddetin, madde kullanımının, ailesel sorunların, gelecek endişesinin olduğu her yerde çok önemli olduğunu, dolayısıyla Türkiye’de de öneminin anlaşılması gerektiğinin altını çizerek, “Rehberlik sistemiyle ilgili tartışmalar rehber öğretmenlerin sayısının artması, eğitimlerinin çeşitlendirilmesi, hak ettiği saygınlığının idareciler tarafından benimsenmesiyle çözülebilir” diyor.

Haberin Devamı

‘Psikolog değiller’

Eğitim dünyası ‘rehber öğretmen’ sorununu çözemiyor
Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Akademik Direktörü Prof. Dr. Adil Çağlar: “Rehber öğretmenler, zaman zaman psikologlarla karıştırılıyor. Hatta bazıları kendini psikolog yerine bile koyuyor. Bu durum da meslekteki insanları, psikologlarla çatışmaya kadar götürüyor. Bazen ÖSS tercih formu danışmanlığı görevine sıkıştırılarak, bu mesleğin gelişimi engelleniyor. Rehber öğretmenler mesleklerini işyerlerinde öğrenir durumdan çıkarılmalı. Rehber öğretmenlerin ülke çapında uluslararası örgütlerle bağları olan, güçlü bir mesleki birliği olmalı. Mesleğe uluslararası bir vizyon kazandırmak için MEB destekli projeler hayata geçirilmeli. Bütün ilköğretim okullarında rehber öğretmen istihdamı zorunlu tutulmalı ve bu alanda mutlaka yeni çalışmalar başlatılmalı. Rehberlik birimleri sadece kontrol edilemeyen öğrencilerin sığınma yeri değil.” 

‘Unvan sorunu’

Uğur Dershanesi Rehberlik Bölüm Başkanı Turgay Polat: “Türkiye’de her yıl psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünden 1265 öğrenci mezun oluyor ama henüz unvan sorunları bile çözülmüş değil. Okul ve dershanelerde çalışan rehber öğretmenlerin birçoğu başka bölümlerden mezun olan kişiler. Bu, rehberlik alanında yapılması gereken danışmanlık beceri ve uygulamalarının yerine getirilmemesi anlamına geliyor. Bunun dışında rehber öğretmen kurum için ne ifade ediyor, net değil. Rehber öğretmenlerin iyi yetişmiş kişiler arasından seçilmesi gerekiyor. Bana göre işe alımlar mülakatla yapılmalı ve hizmet içi eğitim, İK, psikoloji gibi alanlarda bilgileri olup olmadığına önem verilmeli. Çünkü rehberlik servisi doğru konumlandırılırsa öğrencilerin şiddet, başarısızlık, aile sorunları gibi birçok konuda sorunlarını çözebilir.”

‘Kimlik karmaşası’

Psikolojik danışman, rehber öğretmen Hüseyin Şen: “Psikolojik danışma ve rehberlik eğitiminin verildiği lisans programlarından mezun olanların bile yetişme sorunları tartışılırken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın farklı bölümlerden mezunları, okulların rehberlik servislerine ataması, nitelik sorununu daha da büyütüyor. Bu durum meslek elemanları arasında kimlik karmaşasına neden olup motivasyon kaybına yol açıyor. Psikolojik danışma ve rehberlik alanının öğretmenlik, meslek elemanlarının da öğretmen olarak algılanması ise bizim -ders, nöbet, belletmenlik, nöbetçi belletmenlik gibi- hizmetin ilkeleriyle bağdaşmayan görevlerle karşı karşıya kalmamıza neden oluyor. Oysa bunlar bizim görevimiz değil.”

‘İK birimi kurulmalı’

Sınav Eğitim Kurumları Rehberlik Genel Koordinatörü Ömer Öcal: “Nitelik sorununu çözmek için üniversitelerde psikolojik danışma ve rehberlik bölümlerinin öğrenim süreleri 5 yıl olmalı. Son bir yılı ise okul veya dershanelerde staj olarak değerlendirilmeli. Bunun dışında eğitimler ilk ve ortaöğretim rehberliği olarak iki bölüme ayrılmalı. Çünkü ilkokul öğrencisi ile lise öğrencisinin sorunları çok farklı, bu nedenle uzmanlaşma şart. Rehber öğretmenlerin okullarda daha etkin olması gerekiyor. Her okulda insan kaynakları birimi kurulmalı ve bu birimler rehber öğretmenler tarafından yönetilmeli. Rehberlik uzmanlarına da belli bir dönemden sonra idareci statüsü verilmeli. Okul ve dershanelerde Ar-Ge birimi kurulmalı, öğrencilerin gelişimi daha doğru ve hızlı olur. Akademik çevrelerden de destek alınarak çözüm önerileri belirlenmeli. Bu şekilde rehber öğretmenlerin hem okul hem de öğrenciler açısından daha verimli olacağını düşünüyorum.”

Yazarlar