Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Elli küsur yıllık gazeteciliğin alıştırdığı bir huy mudur, bir alışkanlık mıdır bilemeyiz...
Ne zaman bir olayın sonunda şöyle derinden bir oh çekmek fırsatı gelse bırakmazlar.
IŞİD’in 101 gün rehin tuttuğu vatandaşlarımızın serbest bırakıldığı haberi gelir gelmez, hemen telefonlar yağmaya başladı:
“Ne pahasına!
Para mı verdik?
Karşılığında adam mı verdik?
Bu bize kaça mal oldu?”
***
Yahu durun bir nefeslenelim, nasıl olsa arkası gelecek...
Cumhurbaşkanımız da bundan şikâyetçiydi.
“- İddiaları ileri sürenler neye dayanarak bunu söylüyorlardı, bunu bilemem, burada eğer maddi bir pazarlıktan söz ediliyorsa böyle bir şey katiyen söz konusu değil. Bu bir siyasi pazarlığın neticesidir, onun zaferidir!”
Ama tevatürler öylesine yazıldı ki Cumhurbaşkanımız dayanamadı.
Takas oldu veya olmadı. “Velev ki oldu” demek zorunda kaldı.
Her önemli olayın bir de önemli bir lafı vardır.
Mesela, müteahhidin banka müdürüne kızıp “Rüşvetin belgesi olur mu pezevenk?” demesi gibi...
Bu olayın da unutulmayacak lafı budur: “Velev ki...”
Çağlayan Adliyesi’nde birinin tutuklanması sırasında bir başkasının “Kaç İsmail kaç” diye bağırması gibi.
***
Olaylar öylesine iç içe ki önemli laflar da hepsi birbirine karışıyor.
Anlaşılan o ki her şey eşyanın tabiatına uygun.
Adam kırk dokuz rehineyi karşılığını almadan verir mi?
Vermez!
Eşkıyalığın rajonuna aykırı.
Eeee birtakım allameler de homur homur homurdanıyorlar.
Devlet böyle pazarlığa girer mi?
Ya ne olacaktı? Devlet 49 insanı kelle uçuran katillere teslim mi edecekti?
Ya o insanlardan vazgeçeceğiz ya da bir pazarlığa oturacağız.
Karşılığında ne var? Ne varsa var.
Yanlış dahi olsa o an karar vermek durumunda olanlar bu yanlışı yapabilirler.
Sonra iş meydana çıkar, o zaman konuşursunuz.
***
Esas iş şimdi başlıyor, belki de başladı bile.
Çünkü Amerika bir koalisyon kurdu, bizi de dahil etti, biz biraz kenardan sıyrılıverdik.
“- Bizim 49 rehinemiz var, kurbanlık koyun gibi bekliyorlar, onun için fiili bir kara harekâtına girişemeyiz.”
***
Amerika buna çok bozuldu ama sebep de makuldü. Lakin rehineler gelince Amerika bozuk çalmaya başladı:
- Eeee ne olacak? Rehineleri aldın, şimdi cepheye gel bakalım!
Dedik ya, bu işe gönüllü değildik, kafamız yatmıyordu. Bakalım Amerika bu durumda ne yapacak?
***
Evet, bu badireyi de şimdilik atlattık diyebilir miyiz?
Göreceğiz...