20.06.2016 - 16:12 | Son Güncellenme:
AA
Deprem, tsunami ve heyelan gibi doğal felaketlerin tehlike analizininson teknolojiler kullanılarak yapılması ve risk azaltımı için Avrupa Birliği desteğiyle gerçekleştirilen MARsite Projesinin sonuçları, Boğaziçi Üniversitesi Kandili Kampüsünde düzenlenen değerlendirme toplantısıyla açıklandı.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Nurcan Meral Özel'in açıkladığı verilerde, Adalar fayında en çok 7 büyüklüğünde deprem üretecek enerji biriktiği ve Kuzey Anadolu Fayı Kuzey kolunun Marmara içinde farklı özellikler içeren parçalardan oluştuğu ve her bir parçanın ayrı enerji birikimi içinde olması nedeniyle de kırılmanın tek bir noktada gerçekleşmeyeceği dile getirildi. Özel, büyük bir fay üzerindeki bir kırılma değil, küçük faylar üzerinde kırılma yaşanacağı belirtildi. Adalar'daki enerji birikimin son derece yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Özel; "Körfez depreminden önce, 99 depreminden önce kaydedilen gerilimden daha fazla bir yüksekliğe ulaştığını" söyledi.
Prof. Dr. Nurcan Meral Özel'in koordinatörlüğünde gerçekleştirilen projeyle Marmara Bölgesi, Avrupa Birliği nezdinde öncelikli olarak izlenmesi gereken üç bölgeden biri olarak tanımlandı. Araştırma çerçevesinde Tekirdağ Şarköy'de kurulan Derin Kuyu Sistemi son teknolojiyle tasarlanarak, yerin 150 metre altına doğrudan fayın içine yerleştirildi. Bu sistemle anlık yer hareketleri ve faylar üzerindeki gerilmeler aynı anda hassas olarak sürekli izlenebilecek ve çok küçük depremler dahi saptanabilecek. Öte yandan, uzmanlık alanlarında Fransa, Almanya ve İtalya'dan kurumların katıldığı proje kapsamında, Marmara Fayı kesintisiz izlenerek, toplanan verilerle 3 yıl içinde 30'dan fazla araştırma yayınlandı. Proje kapsamında Marmara Bölgesi'nde konuşlanmış 16 noktadaki GPS istasyonu yenilenerek, gerçek zamanlı hale getirildi. Böylece jeodezik ve sismik gözlemler birleştirilip yeni modellemeler için jeodetik+sismik bir veri tabanı sağlandı. Ayrıca, projeyle Marmara'da deprem kaynaklı heyelan tehlikesinin belirlenmesi ve riskinin değerlendirilmesi, deniz dibi cihazları kullanılarak fay yakınındaki deprem ve sıvı aktivitesinin izlenmesi, erken uyarı ve gerçek zamanlı sarsıntı ve kayıp bilgisi gelişiminin belirlenmesi de gerçekleştirildi.
Projede, fay bölgesi boyunca birkaç kilometre derinlikte bulunan rezervlerdeki gazın hangi yollardan sızdığını anlamak için sıvı örnekleri alınarak, İstanbul'u etkilemiş depremlerin tarihlerini belirlemek için kullanıldı. Projenin Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsünde düzenlenen değerlendirme toplantısında konuşan koordinatör Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, projeye ilişkin teknik sunum yaptı. Projeyle deprem tehlike analizleri açısından Marmara'nın dünya çapında öncü çalışmaların yapıldığı bir bölge haline geldiğini belirten Özel, şöyle devam etti:
"Marmara Bölgesinde çok önemli bir altyapı kurduk. Bölgedeki tüm yersel faaliyetleri uzaydan, denizden ve karadan izlemek üzere önemli bir altyapı kurduk. Bununla 3,5 yıldır veri topladık. Bu verileri paylaştık. Burada birleştirdik ve tüm Avrupalılara dağıttık. Avrupa'nın en önemli enstitüleri bu projenin içindeydi. Herkes gerçekten kendi ülkesiymiş gibi Marmara için çalıştı. Bu projenin sonunda şimdiye kadar çok az olan bir şey oldu, 33 bilimsel yayın çıktı."
30 YIL İÇİNDE YÜZED 66 OLASILIKLA...
Özel, projenin tüm bileşenlerin de katkısıyla bütçesinin 8 milyon avro olduğunu, şimdiye kadar AB'ye 61 rapor gönderilen projeye kapsamında 100'ün üzerinde bilim insanın çalıştığını ifade etti. Marmara Bölgesinin sürekli yıkımlara neden olan depremlerle karşılaşan bir alan olduğunu anlatan Özel, her 50 yılda bir orta büyüklükteki bir depremin bölgeyi sarstığını, hasar oluşturduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Özel, "Bölgede, 1999 Marmara Depremi sonrasında meydana gelen gerilme transferi sonucunda yıkıcı bir depremin maalesef 30 yıl içinde, yüzde 66 olasılıkla bir deprem bekleniyor. Bunu da Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun Marmara Denizi içinde uzantısı olan Marmara Fay'ında beklediğimizi biliyoruz" dedi.
Marmara Fay'ının da İstanbul'a uzaklığının 15-18 kilometre olduğunu dile getiren Özel, şunları kaydetti: "Bu bir tehlikenin göstergesi, proje çerçevesinde de tektonik süreci anlamaya, sınırlandırmaya çalıştık. Bu proje, farklı dallarda araştırma yapan grupları koordine etti. Birçok konuda çok disiplinli veriler toplandı. Her çalışma paketinin diğeriyle entegrasyonu sağlandı, karşılaştırılması yapıldı. Çeşitli modeller oluşturuldu. İstanbul'da meydana gelebilecek büyük bir yıkıcı deprem sonrası, bu depremin kaynak parametrelerin en hızlı şekilde nasıl çözülmesi gerektiğine dair dinamik benzeşimler yapıldı. Bir çok konuda Marmara'da neler olduğuna ve depremden sonra da neler yapmamız gerektiğine dair bilgiler içerdi."
KOCELİ BÖLGESİNDE DEPREM RİSKİ YÜKSEK
Sunumun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel, Marmara Denizi içinde Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun Marmara içindeki devamı olan fayın değişik segmentlerden oluştuğu, tek parça halinde olmadığı, bu segmentlerin her birinin de deprem oluşturma potansiyelinin bulunduğu gibi tespitlerin proje kapsamında elde edilen önemli çıktılar arasında yer aldığını söyledi. Özel, bunları da daha çok satellite, GPS verileriyle birleştirerek çalıştıklarını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Her biri üzerinde değişik kayma hızları bulduk. Değişik yer değiştirme miktarları bulduk, metre cinsinden. Bunları olabilecek depremlerle ilişkilendirdik. En önemli çıktılarından bir tanesi bu aslında. Adalar'da en fazla 7'ye kadar deprem olma ihtimali var. Bu her zaman vardı zaten ama orada atımlar 2,5-3 metre gibi çıktı. Orta Marmara Fay'ında biraz daha nispeten düşük atımlar çıktı. En fazla 6 büyüklüğünde, daha orta depremlerle enerjiyi boşaltabilir hatta Orta Marmara'da bir krip olma ihtimali de yüksek. Krip de fay kütlesinin kırıldan kayarak, kendi kendine enerjisini açığa çıkartmasıdır. Ganos bizim daha önceden de sabıkalı bir fayımız. 1912'de çok büyük bir depremle kırıldı. Her zaman 7'nin üzerinde deprem üretme kapasitesi büyük. Her zaman tedbirli olunması gereken bir fay. MARsite çıktısının tüm sonuçları benim için önemli. Beylikdüzü-Küçükçekmece arası kurduğumuz Heyelan İzleme Sistemi de ilktir. Yine Gaziköy'de kurduğumuz iki tane büyük Derin Kuyu sistemi, bunlar bizim Marmara'da olabilecek bir depremden öncesinde birtakım haberci veriler bize ulaştırabilecek. Bu sayede önemli araştırmalar yapacak Marmara'da. En önemli çıktısı tabii Marmara Bölgesi'nde tüm Avrupalı araştırmacıların çalışmış olması. 3,5 yıldır çok sıkı gözlem yapılması ve bu gözlemlerin tüm Avrupa'nın önemli kurumları tarafında da bizimle birlikte araştırılıp, yayınlanmasıdır."
Prof. Dr. Özel, projeyle Marmara'nın Avrupa nezdinde zoom olarak çalışılması gereken, sürekli izlenilmesi gereken süper bir yer ilan edildiğini ifade ederek, "Marmara Bölgesini biz yer bilimleri açısından bu kurduğumuz altyapıyla sürekli izleyeceğiz. Buradaki değişimleri, gelişmeleri daha güzel araştırmalarla sizlerle paylaşacağız" diye konuştu.
Bu çalışmaya göre deprem geçirmiş olan Kocaeli bölgesinde deprem riskinin 0,2 olduğunu aktaran Özel, Orta Marmara'da çok aktivite görülmediğini dile getirdi. Özel, "Kitlenme mi oldu burada, yoksa enerjisini yavaş yavaş mı atıyor biz bunların sonucu Derin Kuyu'dan aldığımız verilerle anlayabileceğiz. Bu Derin Kuyu'daki veriler, tüm gürültülerden arındırılmış, çok küçük depremleri bile çok net şekilde algılayabilen, aynı zamanda oradaki basın değişimini, oradaki suların akışını da oradan elde edebileceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Erken uyarı sistemine ilişkin de Kandilli Rasathanesi olarak İstanbul'da böyle bir sistem kurduklarını ancak bunun sürekli geliştirilmesi, istasyon sayısının çoğaltılması ve bu sinyalin dağıtılmasıyla ilgili birtakım problemleri olduğunu belirten Özel, proje kapsamında da bu sistemin Marmaray'a ulaştırıldığını aktardı.