21.03.2017 - 11:42 | Son Güncellenme:
Bilecik'in Gölpazarı ilçesine bağlı Kurşunlu köyünde bir girişimci kadının başlattığı turizm projesi kapsamında şehrin gürültüsüyle kalabalık ortamından sıkılıp köye gelen aileler, kerpiç evlerin sobalı odalarında konaklıyor, doğa yürüyüşü yapıyor, ekmek pişiriyor, kümesten yumurta alıyor, inek sağıp, kına gecesinde eline kına yakıyor, yer sofrasında yemek yiyor.
İlçe merkezine 7 kilometre uzaklıktaki Kurşunlu köyünde yaşayan ve kütüphaneden edindiği 3 bine yakın kitabı okuduğundan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünce "Sıra dışı okur" seçilen 55 yaşındaki Bedriye Engin'in başlattığı proje, şehir hayatından bunalanların ilgisini çekiyor.
Engin'in irtibat kurduğu turizm acenteleri ile kişisel sosyal medya hesabından tanıtımını yaptığı tur kapsamında, kırsal alandaki yaşamı görmek veya hatırlamak, köy havasını teneffüs etmek için birkaç günlüğüne büyük şehirlerden uzaklaşmak isteyenler, bir gece iki gün 150 lira verip, tam pansiyon kalabiliyor. Aileler, kerpiç evlerde konuklar için hazırlanmış odalarda konaklıyor, inek ve koyunları otlatıp sağım yapıyor, kümesten yumurta alıyor, ekmek pişiriyor, yer sofrasında yemek yiyor. Köyde bir kaç günlüğünü de olsa doğal hayatı yaşayan ziyaretçiler, temsili kına gecesinde de kına yakıp geleneksel eğlencelere katılıyor.
"KÖYÜMÜZDE, HER EVDE BİR ÇİÇEK VAR"
Bedriye Engin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "köyde ekolojik tarım ve turizm yapabilir miyiz?" diye düşündüğünü ve bu hayalini köydeki kadınlarla paylaştığını belirterek, olumlu yanıt alınca da eko turizm projesine başladıklarını kaydetti.
Kurşunlu köyünün 2012 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının düzenlediği bir yarışmada ''Bilecik'in en temiz köyü'' seçildiğini anımsatan Engin, ''Köyümüz 1927 yılında Bulgaristan'dan göç edenlerce kurulmuş. Bulgaristan'dan getirdiğimiz çiçek geleneği var. Köyümüzde, her evde bir çiçek var, sokaklar temiz insanların ilgisini çekiyor.'' dedi.
"İNSANLARIN KÖY YAŞANTISINA VE ORTAMINA İHTİYAÇLARI VARMIŞ"
Eko turizm hayalinin peşinde koştuğunu ve köyde yaşayan kadınlar arasında bir ekip kurduklarını anlatan Engin, şöyle konuştu:
''İnsanların sessizliğe ihtiyacı olduğunu fark ederek başlattığımız bu projeyle hem şehir hayatından sıkılıp köy yaşantısını özleyen veya merak edenler, 2 gün huzuru yaşıyor hem de çiftçi kadınlarımız aile ekonomisine katkı sağlıyor. Çiftçi kadınlarımıza farklı bir güven geldi. İnsanlar buradan memnun ayrılıyor. O zaman doğru yolda olduğumuzu düşünüyorum. İnsanların köy yaşantısına ve ortamına ihtiyaçları varmış. Bir inek görmeye, bir kuzu görmeye ihtiyaçları varmış. Köylerde genç nüfus azaldı, ekolojik tarım yapabilmesi için eko turizmden para kazanılması gerekiyor. Mevsime göre programlar düzenliyoruz. İki günde köy içi turu yapıyoruz, ürettiğimiz salça, tarhana, erişte gibi ürünlerin satışını da yapıyoruz. Köye gelen gruplardaki çocuklar tavuklara yem vermeyi çok seviyor, biberonla yeni doğan buzağıya süt vermeyi, köy ekmeği yapmayı seviyorlar ve çok mutlu oluyorlar. Köyden mutlu bir şekilde ayrılıyorlar. Köye gelen misafirlerimizin buradan mutlu ayrılmaları bizleri de mutlu ediyor, hem köye para girdisi oluyor köylü kazanıyor hem de misafirler hayatlarından memnun oluyorlar. Köyümüze bir gelen bir daha gelmek istiyor.''
''BETON BİNALARDAN UZAK, DOĞAYLA BAŞ BAŞAYIZ''
İzmir'in Menemen ilçesinden gelen Neşe Mete, Bedriye Engin'in sosyalleşme imkanları sağladığını öğrendiklerinde gelip görmek ve iki günlük de olsa doğal hayatı yaşamak istediklerini belirterek, beton binalardan kurtulup, köyde ekmek yapıp, inek sağdıklarını ve doğa yürüyüşü yaptıklarını söyledi.
Yeşim Çetinarslan da çocukluklarında yaşadıkları bahçeli evleri ve doğal yaşamı özledikleri için tura katıldıklarını aktararak, ''Beton binalardan sıkıldık, bunaldık. Bayan arkadaşlarımızın sosyalleşme içerisinde olduğunu gördük. Çok mutlu olduk kadınlarımızın böyle sosyalleşmesi aktifleşmesi, aktif olması bizleri bir kadın olarak çok gururlandırdı. Bayan arkadaşlarımızla doğayı yaşadık, ekmek yapımından inek sağımına, köylü kadınlarımızın verdiği emekleri yerinde yaşadık. Şu an çok mutluyuz ve mutlu olarak da evlerimize döneceğiz.'' diye konuştu.
Ailesiyle gelen 10 yaşındaki Arda Mete de köy evlerini beğendiğini, evlerde kalorifer yerine sobaların bulunduğunu ve üzerinde ekmek ısıttıklarını dile getirerek, araç gürültülerinden uzak köyde, ekmeğin nasıl yapıldığını ve sütün nasıl sağıldığını gördüğünü, tavuklara yem verip, kuzuları sevdiğini söyledi.