12.05.2017 - 16:19 | Son Güncellenme:
Diş implantlarının son yıllarda hemen hemen herkes tarafından bilinir bir diş hekimliği tedavi yöntemi haline geldiğini aktaran Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Emre Çimen, implantların dişlere kaynama noktalarının önemli olduğunu anlatıyor.
İmplantın yapay diş kökü olduğunu söyleyen ve implantın vücuda hiçbir zararı olmadığını belirten Dr. Emre Çimen, 3 haftada kemiğe kaynayan implant tedavisini özetliyor; "Dental implantlar, diş eksikliklerini gidermek üzere tasarlanmış titanyumdan yapılmış yapay diş kökleridir.
İmplant, titanyum vida, abutment ve protez olarak 3 parçadan oluşur. İmplantın titanyumdan yapılan ve diş kökü görevi üstlenen tarafı kemiğin içinde kalan kısmıdır. Protez dayanağı (Abutment) kemik içindeki titanyum köke vidalanan ve üstüne takılacak olan proteze destek oluşturur.
Günümüzde dental implantların hemen hepsi titanyumdan üretilmektedir. Titanyumun özelliği, vücutta herhangi bir alerjik reaksiyon oluşturmadan kemikle kaynaşabilme özelliğine ve çiğneme kuvvetlerine direnç gösterebilecek dayanıklılığa sahip bir materyal olmasıdır.
Implant uygulamarında kemiğe kaynama süresi önemli!
İmplant operasyonu çoğunlukla lokal anestezi altında uygulanabilen kolay bir işlemdir ancak bazı durumlarda sedasyon ya da genel anestezi altında da yapılabilir. Bu operasyonda çene kemiğine implantlar yerleştirilir ve genellikle implantların üzeri dişeti ile kapatılarak osseointegrasyon adı verilen bekleme (kemikleşme) sürecine geçilir.
Bu bekleme süreci yapılan işleme, kemik yapınıza bağlı olarak farklılık göstermekle birlikte 2 - 6 ay arasında değişmektedir. Kemik ekleme ya da sinüs lift (sinüs kaldırma) işlemleri yapıldı ise bu süre daha da uzayabilir. Osseointegrasyon süresi sonunda kemikle kaynaşmış olan implantların üzerine dişetinizi şekillendirmek üzere iyileştirme başlığı adı verilen parçalar takılır. Bu aşamada dişetinizin şekillenmesi için de yaklaşık 1 hafta beklenir ve sonrasında protezinizin yapım aşaması başlar.
Bu bekleme süreci özellikle ön bölge diş eksikliği ya da hiç dişi olmayan hastalarda estetik ve fonksiyonel sıkıntılara yola açabilir. Bu nedenle hastalarımızın günlük yaşam konforunu en üst seviyeye çıkarabilmek için da ve konuşma becerilerinde zorluk yaşamamaları için geçici sabit protezler yapılabilmektedir. En geç 48 saat içinde hazır edilen bu protezler, hastanın iyileşme sürecinde dişsiz kalmasının önüne geçerek, günlük yaşamında herhangi bir değişiklik olmadan sürdürmesine yardımcı olur.
3 haftada kemiğe kaynayan implant tedavisi nedir?
Ar-Ge çalışmalarına yatırım yapan implant üreticileri implantın kemiğe kaynama sürecini azaltma yönünde çalışmalarına devam etmekteler. Klasik implant yüzeylerinden farklı olarak aktif yüzeyli implantlar, 3 haftada kemikle kaynaşmaktadır.
Özel şişesinde izotonik solüsyon içinde bulunan implantın iyileşme sürecine etki eden iki önemli özelliği bulunuyor. Bunlardan ilki sahip olduğu hidrofilik (kan teması ve kemik hücresi bağları içindaha geniş erişebilir bir yüzey) özelliğidir. Bu özelliklerden ikincisi ise aktif yüzeyin direkt protein emilimi için ideal ortam oluşturmasıdır. Bu iki özellik, doğrudan protein emilimini ve ilk kan hücreleri ile bağlanmalarını kolaylaştırarak hızlıca kemik oluşumunu ve kemik tutunumunu da artırarak tedavi sürecini hızlandırır.
Klasik yüzeyli implantların uygulanması halinde iyileşme sürecinin 2-3 ay arasında, yeni yüzeye sahip implant kullanılması halinde ise mükemmel ve eksiksiz bir gülüşe 4 hafta içinde sahip olacaklarını anlatırız.
Hızlı kaynama süreleri hastalar ve doktor açısından ne gibi avantajlar sağlar?
İyileşme süreçlerini 3 ile 4 hafta arasına düşüren aktif yüzey daha geniş implant tutunumunu sağlayarak kayıp olasılığını azaltırken, daha kısa bir nekaat dönemi ve istenilen tedavi sonucunun daha çabuk alınmasını da sağlamaktadır.
Implant uygulama sonrası nelere dikkat etmeliyiz?
İmplant tedavisi sonrası, ağız hijyenine dikkat edilmesi çok önemlidir. Rutin diş fırçalamanın haricinde, hekimin tavsiye ettiği özel ipler, arayüz fırçaları ve ağız duşları kullanılarak implant uygulanmış bölgenin temizliği sağlanmalıdır.
Diğer bir önemli nokta da düzenli olarak kontrollere gidilmesidir. Önerilen kontrol süreci ilk iki yıl 6 ayda bir, daha sonrasında da senelik kontrollere gitmektir. Böylelikle bölgede oluşabilecek sıkıntılar, başlangıç safhasındayken hasta tarafından fark edilemeyebilir ancak hekim tarafından yapılan muayenede saptanabilir ve böylelikle önlem alınarak oluşabilecek daha büyük sıkıntıların önüne geçilmiş olunur." diyor.