11.12.2010 - 11:32 | Son Güncellenme:
Beşiktaş fizik olarak iyi değildi. Galatasaray, CSKA Sofya ve Bursaspor maçlarından sonra takım yıpranmış. Rotasyonu yapmanız şart. Çünkü Bursa maçından sonra böyle bir maç oynuyorsunuz.Kolay değil bunlar. Bana göre ciddi bir futbol takımı Eskişehir'e aynı gün gitmez.Jübile maçı değil bu. Ama oyuncular sanki jübile maçında oynuyor gibiydi. Beşiktaş çok pozisyon verdi. 10 kişi kalmalarına rağmen bu kadar pozsiyon vermemeliydi. Oyuncular bunu kaldıramadı. Eskişehir'e 1 gün önce gidersin, toplantı yaparsın. Ama Beşiktaş takımı sabah mağlup oldu.Bir Sofya'daki maçın ciddiyetine bakın, bir de buna. Siyah-beyazlılar, bence sezonun en kötü futbolunu oynadı. Beşiktaş takımı bu değil.
Rodrigo Tello, sezon başında Beşiktaş’ın “yabancı personel fazlası” olarak görüldü ve elden çıkarıldı.Batuhan Karadeniz, haşarı, yaramaz, dengesiz ve şımarık diye Eskişehirspor’a satıldı.Erkan Zengin de “Henüz Türkçeyi bile öğrenemedi” denilerek gönderildi.Bu kararları doğru/yanlış terazisine vuracak değilim artık.Eskişehir Atatürk Stadı’nda dün gördüğüm gerçek şunu söyletiyor bana : Bu adamlar Beşiktaş kadrosunda olsaydı, kimbilir, sonuç farklı olabilirdi.Üçüne de ihtiyacı vardı Beşiktaş’ın... En çok da Tello’ya!. Şilili, 60. dakikada oyuna girdi. O dakikaya kadar 11’e 10’luk avantajla oynayıp fark yaratamayan Eskişehirspor, Tello’nun oyuna girmesiyle ağır basmaya başladı.Topla daha çok oynayan, Beşiktaş üzerinde baskısını giderek artıran, hücumlarda yoğunlaşan bir Eskişehirspor’du bu. Tello’nun enerjisi belki sadece yarım saatlikti. Ama tecrübesi, zekası ve yaratıcı kişiliği fazlasını vaat ediyordu.İki asistle iki gol attırdı. Güne damgasını vurdu Rodrigo...Büyük adaşı İspanyol’un , gitarla yaptığı konçertoyu, dün 453 gramlık topla icra etti!.Dün yaptığı Beşiktaş’a yetti!Sahi, bir de Guti ayağı var bu maçın...Süper Lig’imizin kariyeri en şatafatlı oyuncusu Guti, haftalardır oynamasına izin vermeyen, itip kakan ve çekip dürten rakiplerine karşı bazen alaycı tebessümlerle, sırası geldiğinde sitemlerle karşı koymaya kalktı. Derdini kimseye anlatamadı. Sonra karşılık vermeye koyuldu, büyüsü bozuldu.Gördüğü ilk sarı kartta Bünyamin Gezer haklı... Rakibi onu itiyor, o faule tekmeyle mukabele ediyor.Sonra yeniden faullü bir müdahale ve “senor” sarı kart talep ediyor.Al sana sarı kart... Hem de ikincisi...Buyurun, duşunuzu alın Sayın Guti!Beşiktaş da kusur kalsın, havasını alsın! Lidersiz, dengesiz, belki de hedefsiz yaşadığı macerada sağa sola sapsın, yol (!) alsın.Güya hafta başında ters yola girip ehliyeti kaptırmıştı, dün gördük ki, hâlâ kendine gelememiş!Tello ve Guti’nin dışındakilere bakarsak.Eskişehirspor istek ve enerjiyle oynadı. Bıkmadan- usanmadan golü aradı. Beşiktaş da yetersiz personelle geldiği Eskişehir’de yorgun, plansız ve kör bir oyunla dağıldı. Bence hepsi bu. Gerisini Schuster anlatsın!
Beşiktaş dün gece yaptığı hataların bedelini ağır ödedi. İlk hata... Böyle bir deplasmana maç günü saat 10:00'da uçakla gidilir mi be Schuster! 10:00'daki uçağa yetişebilmek için futbolcular en geç 7:00'de kalkacaklar. Kulübe ya da havaalanına ulaşmaları en az 1 saat sürecek. Üstelik Cuma sabahı İstanbul trafiğine yakalanacaklar. 45 dakika uçacaksınız, Eskişehir'e ineceksiniz. Biraz dinleneceksiniz sonra da paldır küldür maça çıkacaksınız. Böyle bir rezillik olmaz. Ve buna maalesef Beşiktaş yönetimi izin verebiliyor.Gelelim ikinci skandala... Üç-dört gün önce alkollü bir şekilde trafik kazası geçirip ölümden dönen Guti, sanırım hala ayılamamış. Dün gece resmen kendini attırdı desek abartmış olmayız. Noel'e saygımız var ama Noel'e erken giden ve bu uğurda her türlü fırıldağı çeviren yabancı oyunculara saygımız yok.
Böyle bir deplasmanda genç Ersan takımı ayakta tutarken, oyun kuruculuğunun yanı sıra son haftalarda saha içindeki teknik direktör olarak da pırıl pırıl parıldayan Guti ustanın klasına yakışmayacak kadar saçma bir şekilde oyundan atılması en kötü kabustan bile beter!2. sarı karttaki kural bir acayip o ayrı ama gençlerden birinin bu şekilde atılması başka, Guti'nin atılması bambaşka! Toplam 16 yıl boyunca R.Madrid forması giymiş bir yıldız ne olursa olsun Beşiktaş'ın genç yeteneklerini bu şekilde yalnız bırakmamalıydı. Guti'nin atılmasından sonra Ersan'ın sanki 16 yıldır Beşiktaş forması giyiyormuş kadar olgun ve cesur bir şekilde kramponunu taşın altına sokması sadece dün gece için değil, parlak bir siyah-beyaz gelecek için çok önemli.
Guti’nin atılması maçın belki de en önemli dakikasıydı. Kural, ‘Kart isteyen oyuncuya kart göster’ diyor. Ancak sürekli faule başvurularak durdurulan bir oyuncunun hakemi taciz etmeden, küçük düşürmeden veya seyirciyi tahrik etmeden yaptığı kart hareketi hakemin yorumuna bağlı biraz. Ülkemizde el kol hareketleriyle hakemin üstüne yürüyen birçok futbolcunun kart görmediği gerçeğini de göz önüne alırsak bu kartın ne derece adil olduğunu da sorgulayabiliriz. Bir başka soru da oynayan ve oynatan oyuncuları faulle durdurmak futbolun ruhuna daha mı fazla hizmet ediyor?
G.Saray, Bursaspor gibi denizleri geçen Beşiktaş, gölde boğuldu. Sakın kimse yanlış anlamasın Eskişehirspor, Beşiktaş'tan 90 dakika boyunca daha etkili futbol oynadı ve hak ederek kazandı. Öncelikle bunu söyleyelim. Yok 'Beşiktaş maç günü geldi', yok 'Guti atıldı', 'Bunlar olmasaydı Beşiktaş kazanırdı' bahanelerine de kimse sığınmasın. Dünkü Beşiktaş, kimseyi yenemezdi.
Galatasaray ve Bursaspor’u peş peşe geçerken lig için önemli umut üreten Beşiktaş’ın Eskişehirspor’u da mutlaka aşması gerekiyordu.Bunun için gereken motivasyonu taşımalı, yeterince planı bulunmalıydı. Son iki maçını kazanırken rakiplerinin üstüne gelmesinden de yararlanmıştı. Rakip üstüne gelmez ise ne yapardı, bunun planı hazır olmalıydı.Maça çok durgun başlamalarını rakibin açılması için bir hile olarak düşünmek olasıydı. Topu kendi alanında çevirip, üstüne gelecek rakibi akıllı çıkışlarla avlamak düşünülmüş olabilirdi. Kısa zamanda anlaşıldı ki öyle bir hesap falan yoktu. Takım hiç mi hiç havasında değildi.Rakibi avlayayım derken kendini avlatacak hatalar işlendi. 2 ve 7.dakikalarda Batuhan ile Burhan’ın kaçırdığı mutlak pozisyonların yarattığı şoklar bile Beşiktaş’ı canlandırmadı! Kenarlarda Hilbert ile Üzülmez geniş alanları kontrol durumunda kaldılar. Böyle zamanda ellerine geçen fırsatta kendilerini göstermeleri beklenen Necip ile Ali, tersine, cılızlaştılar.Guti’nin top atacak becerisi vardı, ama ayakta duracak fizik gücü yoktu ve çok gergindi. Sarı kart beklentisini tek el hareketi ile ifade ettiğinde, maçın polisi de ona çaktı ikinci sarıdan kırmızıyı! Böylece Beşiktaş fizik güç sıkıntısı çektiği bir maçta hem bir kişi eksildi hem iyi bir topa akıl katan bir atıcıyı yitirdi.Schuster ikinci yarıda kenarları iyi kontrol ederek iyi savunma yapmayı ve az adamlı hücumları hedefledi. Az adamlı karşı atakların başarılı olması için açılmış rakibin savunma boşluklarına kaçmak ve topu çabuk atmak gerekirdi. Bunu asla yapamadılar ve çıkarken top kaybettiler. Peş peşe pozisyonlar verip golü davet ettiler.Beşiktaş ne denli ne yapacağını bilmez, çaresizlik içinde bir görüntü veriyorsa; Eskişehir o denli durumu iyi değerlendiren bir takımdı. Beşiktaş’ın böyle önemli bir maçta böylesine inanç, fizik ve plan olarak tükenmiş olması yöneticilerin üzerinde çok durmalarını gerektiren bir durum.
İlk yarının son deplasman maçı iki haftalık galibiyetlerin seri teşkil etmesi açısından önemliydi.Alınacak 3 puan zirveden kopmamak anlamı da taşıyordu. Sakatlıklar dışında Fatih ile Yusuf Şimşek'in gözden düşmesi ve kadro dışına itilmesi, önemli bir deplasmana 17 sporcu ile gidilmesi zaruretini doğurmuştu. Maç kadrosunda bu defa değişiklik düşünülmemiş ancak diziliş yönüyle bakıldığında bu defa Guti'nin ikili forvetin arasına daha çok girmesi planlanmıştı. Ernst ve Necip, Nobre'nin önünde topu ikinci bölgeden ileriye taşıma görevini her zamanki gibi üstlenmişlerdi. Ancak Eskişehirspor'un karşılarında oynayan futbolcuları Sezer, Erkan ve Burhan Eşer kendilerini birbirleri ile yardımlaşarak kontrol altına alınca fazlaca top yapma şansları olmadı. Dolayısı ile Siyah-Beyazlı takım ilk yarı boyunca organize olmakta sıkıntılar yaşadı.Kartal, ilk 45'te Necip'in altı pas içerisinde Es Es'in file bekçisi İvesa'nın kucağına teslim ettirdiği kafa vuruşu dışında rakip kalede tehlike oluşturamadı. Aynı şeyleri ev sahibi takım için de söylemek mümkün. Eskişehirspor, daha fazla şans yakalasa da, bazılarının gelecek gördüğü Batuhan'ın kötü vuruşları ile sayıya ulaşamadı.Guti'nin 38'de gördüğü kırmızıya dönen ikinci sarı kartı, tecrübeli futbolcuya hiç yakışmadı. Yokluklar içerisindeki takımını, önümüzdeki hafta oynanacak maçı da düşündüğümüzde yalnız bırakarak en büyük kötülüğü yaptı. Oyundan ihracıyla Beşiktaş'ın zaten yetersiz olan olumlu pas trafiği iyice verimsizleşti.Dün gece bulduğu şansı iyi kullanamayan Ali Kuçik yerini Erhan Güven'e bırakırken, Hilbert ileriye çıkmıştı. Ev sahibi takım 10 kişilik rakibi karşısında bile top yapmada sıkıntılar yaşadı. 57 ve 58'de Burhan ile Batuhan son vuruşlarında becerili olsalar bu futbollarıyla bile tabelayı değiştirebilirlerdi. Geciken sayı 61'de yeni oyuna giren Tello'nun Veysel'e yaptığı asistle geldi. Yenik duruma düşmek Siyah-Beyazlı takımı maça asılmaya sevk etmeyince sonuçsuz bir 'al-ver' futbolu ortaya çıktı.Galip duruma geçmek ev sahibine moral olurken, Kartal'ı güçsüzleştirdi. Bu durum Beşiktaş'ın ikinci golü yemesine de yol açtı. Sezer yetenekli bir futbolcu olduğunu attığı goldeki zerafet ile bir defa daha gösterdi. Hafta içinde yaptığı kaza ile sorumsuzluk örneği sergileyen Guti, dün gece de maç içinde sarı kart göreceğini bile bile hakeme 'kart göster' işareti yapıp, takımını 10 kişi bırakarak mağlubiyetin baş sorumlusu oldu.