Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İnovasyon kelimesini ilk kez 1991’de Avusturyalı iktisatçı ve siyaset bilimci Joseph Schumpeter, yazdığı bir kitapta kullanmış ve “kalkınmanın itici gücü” olarak tanımlamış.
Biz Türkiye’de genelde OECD ve Avrupa Komisyonu’nun ortak yayını Oslo Kılavuzu’ndaki tanımı kullanıyoruz. (Üretim sürecinde ya da pazarlamada yeni bir yöntem, işyerindeki yeni bir uygulama ile sağlanan ekonomik fayda.)
Dün sabah TÜSİAD, TÜBİTAK, Rekabet Forumu, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu TÜRKONFED ve Ulusal İnovasyon Girişimi UİG’nin işbirliği ile hazırlanan Bölgesel İnovasyon Merkezleri başlıklı raporun açıklandığı toplantıda en çok kullanılan kelimeydi inovasyon.
Bölgesel İnovasyon Merkezleri (BİM) projesinde amaç, Türkiye’de inovasyon kültürünün küçük-orta ölçekli firmalarda yaygınlaştırılarak yurt çapına yayılması. Sektörel odaklı çalışacak olan BİM’lerle, bugüne kadar genelde büyük ölçekli firmalarda varolan inovasyon becerisinin ve Ar-Ge’nin, KOBİ’ler arasında da yaygınlaşması hedefleniyor. Bölge-sektör bağlamında her yörenin kendine özgü avantajlarının öne çıkarılmasıyla, bölgenin tümünün refahının artması mümkün olacak.

Teknoloji ödülleri
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Erdal Karamercan’ın da vurguladığı gibi, Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü normlarının, sanayiye verilen teşvikleri kısıtladığı, hatta yasakladığı bir ortamda inovasyon, devlet teşviklerinin kabul edilebilir olduğu ender alanlardan biri.
Bu arada TÜSİAD, TÜBİTAK ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı TTGV’nin verdiği teknoloji ödüllerinde başvuru koşulları ve değerlendirme ölçütlerinin, KOBİ’lerin katılımını teşvik edecek, Anadolu’nun teknoloji ve inovasyon potansiyelini ortaya çıkaracak şekilde değiştirildiğini de haber verelim.

Kümelenme yaklaşımı
BİM Raporu’nda altı çizilen bir diğer kelime ise kümelenmeler. Bugünün kıyasıya rekabet ortamında kümelenmelerin, rekabet gücünü artırdığına kuşku yok. CHP’de Deniz Baykal’a karşı başkanlığa adaylığını koyan tekstilci ve sivil toplumcu Umut Oran‘ın da emek verdiği Adıyaman’daki tekstil kümelenmesinin başarısı ortada. 3 yılda 50 yeni fabrika kuruldu; 4650 yeni istihdam sağlandı. Kadın işsizlik oranı % 4.8 ile AB ortalamalarının bile altına indi.
Adıyaman projesinin aktörlerinden Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu UNDP de kümelenmenin, Türkiye’nin geri kalmış bölgeleri için çok doğru bir kalkınma modeli olduğunu vurguluyor.
İnovasyon odaklı kümelenme, firmaların rakip olarak birbirleriyle yarışmalarının yanı sıra, Ar-Ge, pazarlama, ürün ve üretim süreçlerinin geliştirilmesinde de ortak davranmalarına imkân sağlayarak, kümelenme içindeki firmaları, dışarıda kalan firmalara göre rekabette bir adım öne geçiriyor.
TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel’in hatırlattığı atasözümüzde olduğu gibi “Kul sıkışmayınca, hızır yetişmez! Evet, bugün dünya zorda. Bizim için daha da önemlisi, ülkemiz ekonomisi, insanımızın refahı, KOBİ’lerimizin geleceği zorda. Ama kriz sırasında yapılacak düzenlemelerle yakalanabilecek bir ivmenin, ülkelerin kaderini değiştirebileceğinin örnekleri de tarihte var!”