TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz’ı, 2014’de öldüren ve müebbet hapisle cezalandırılan Orhan Munis’in eylemini “tasarlayarak öldürme” kapsamına sokmayan mahkeme, cezada önemli bir indirime yol açan kararının gerekçesinde skandal yorumlar yaptı. Gerekçeli kararda, sanığın suçunun “tasarlayarak öldürme” sayılmaması, “İçindeki tutku derecesindeki aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisi ve ruh hali üzerinde yarattığı hiddetle yanına bıçak alarak maktule ile her zaman buluştukları parka gitmesi ve o hiddetin sonucu olarak maktuleye bıçak darbelerini vurmasıyla” açıklandı.
Mahkeme, Kaçmaz’ın 16 bıçak darbesiyle öldürülmesini, aşka bağlayarak kararını “Duygusal çöküntü ve hiddetin maktuledeki bıçak darbeleri sayısı ile ortaya çıktığı, hiddetin sanığın soğukkanlı düşünme ve hareket etmesini engellediği, dolayısıyla tasarlamadan söz etmenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır” ifadeleriyle açıklamaya çalıştı.
Evlenme teklifini reddetti
Kaçmaz, bir süre görüştüğü ancak sabıkasını kendisinden gizleyen Munis’le evlenmeyi reddetmiş, Munis bunun üzerine
son kez buluşmakta ısrarcı olduğu Kaçmaz’ı bıçakla öldürmüştü. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanık, yanına bıçak almasını “kurban almaya gidiyordum” diye açıklamıştı. 1 Temmuz’da görülen duruşmada, avukat Ceren Şimşek, sanığın bıçağı bileğine sakladığını, yanında da kurban alacak para bulunmadığını söylemiş, sanık ise parasını düşürdüğünü iddia etmişti.
İndirimli ceza gibi
Savcı Bilal Gündüz tasarlayarak öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Ancak savcı değişince, dosya yeni savcıya verildi. Yeni savcı Banu Aksoy, 8 Ekim’deki duruşmada, esas hakkındaki görüşü değiştirdi ve sanığın sadece öldürme suçundan cezalandırılmasını istedi. Mahkeme de 16 Ekim’de yapılan duruşmada tasarlayarak öldürme değil öldürme suçundan ceza verdi. Takdir veya iyi hal indirimi yapmayan mahkemenin tavrı olumlu bulundu ancak kararın tasarlayarak öldürmeye dayanmaması sanığı ağırlaştırılmış müebbetten kurtardı. Müebbet hapis cezası alan sanık, 30 yılı aşkın süre kesintisiz ceza yatmaktan kurtuldu.
‘Duygusal çöküntü’
Sanığa “tasarlayarak öldürme” suçundan değil de “öldürme” suçundan ceza veren mahkeme, bu kararının gerekçesini açıkladı. Gerekçeli kararda, Yargıtay içtihatlarına göre tasarlayarak öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı kaydedildi. Bu suçun oluşması için “bir suç işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar verme, soğukkanlı biçimde düşündükten sonra ulaştığı ruhi sükunete rağmen kararından vazgeçmeme, neticeyi engelleyecek engelleri ortadan kaldırmaya yönelik plan yapma, mağdurun kendini savunma ihtimalini ortadan kaldırma” unsurlarının bulunması gerektiği kaydedildi.
Kararda, sanığın maktüleyi önceden tehdit etmediği, aralarında tartışma geçtiğine yönelik tanık bulunmadığı belirtilerek, “Maktule ile ayrılmayı düşünmeyen, evlenmeyi isteyen sanık, maktülenin evlenme isteğini bir türlü kabul etmemesi, ayrılma düşüncesini kendisine hissettirip açıklaması sonucu içindeki tutku derecesindeki aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisi ve ruh hali üzerinde yarattığı hiddetle yanına bıçak alarak maktule ile her zaman buluştukları parka gitmiş ve o hiddetin sonucu olarak maktuleye bıçak darbelerini vurmuştur” denildi.
Kararda, böylece sanığın “kurban kesmek için bıçak almıştım” savunmasına itibar edilmediği kabullenilirken, buna rağmen neden cinayetin “tasarlayarak öldürme” sayılmadığı, “Sanığın maktule ile telefonla görüşmesiyle parka gitmesi arasında geçen 2 saatlik sürede öldürmeye sebatla karar vermesi, soğukkanlı düşünürek icraya başlaması, engelleri ortadan kaldıracak plan yapması, ezcümle tasarlamanın tüm unsurları ile oluşması mümkün olmayacaktır. Duygusal çöküntü ve hiddetin maktuledeki bıçak darbeleri sayısı ile ortaya çıktığı, hiddetin sanığın soğukkanlı düşünme ve hareket etmesini engellediği, dolayısıyla tasarlamadan söz etmenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır” ifadeleriyle açıklanmaya çalışıldı.
Tahrik indirimi yok
16 bıçak darbesiyle Kaçmaz’ı öldüren sanığın cezasında sonrasında bir sağlık kuruluşunu aramadığı için
indirim yapılmadığı, Kaçmaz’ın sanığı
tatlı dille ikna etmeye çalıştığı, küfür etmediği gerekçesiyle tahrik indirimine de gerek görülmediği vurgulandı.