Beşiktaşlılar’ı koyun bir tarafa... Onların sevinci taze. Üstelik Mustafa Denizli’nin son Kupa’sı onlara... Hoca’nın kıymetini en iyi Beşiktaşlılar bilecekler tabi.
En azından “şu sırada”.
Esas Fenerbahçeliler’in takdir etmesi lazım Denizli’yi... Evet, en başta Fenerbahçeliler!..
Sonra Galatasaraylılar.
Trabzonsporlular... Sivassporlular. Her takım ve her takımın taraftarı.
Federasyon. Basın...
Futbola emek veren ve futboldan ekmek yiyen herkes !..
Neden mi? Açıklayayım:
Okumuşsunuzdur Bilal Meşe’nin Mustafa Denizli Röportajını... Cengiz Malgır’ın üç büyük takım forması arasındaki tarihi Denizli fotoğrafını görmüşsünüzdür. Yahu ne kadar yaşlanıyoruz. Tanıdığımda genç bile değil, neredeyse çocuktu Cengiz. Şimdi ülkenin en iyi foto muhabirlerinden biri.
Bilal Meşe öyle değil... Yine sakallıydı Milliyet Spor’un kapısından girdiğinde. Ben Bilal’in sakallı doğduğuna inananlardanım. Bir de çizmeyle.
Şaka bir yana bu noktada adil olmalıyım. Çeyrek asırlık mesai arkadaşım Bilal’e de söylediğimi sizlerle paylaşmalıyım. Gazeteciliğin aslı haberdir, röportajdır. Onlar değerlendirir sayfayı. “Vazgeçilmez” olan onlardır. Bizim gibi yorum yazanların fikirleri, yazdıkları, sayfanın kıymetiyle paraleldir. Ne kadar güzel sayfa, o kadar güzel yorum!
Eli mahkumdur yorumcunun haberciye.
Bilal’e gelince... O bir fenomendir. Ekoldür. Dünya’da onun kadar “sert/samimi” ilişkiler içinde bir haberci olduğuna inanmıyorum haber kaynaklarıyla. Adeta bir iletişim ustasıdır. Kafaya takmasın; her şeyi söker alır.
Tıpkı Denizli röportajı gibi...
Röportaj Milliyet’te olduğu için, Bilal’i sevdiğim, Cengiz’i takdir ettiğim için demiyorum.
Zamanlama ve içerik açısından muhteşemdi.
Neyse, sadede gelelim.
Ne diyor Mustafa Denizli “Mehmet Topuz” olayına?
“Olsa da olur, olmasa da”!..
Düşünün. İki büyük kulüp birbirine girmiş. Milyonların liderleri “ültimatom” düzeyini aşmış; savaş aşamasında...
Birinin teknik direktörü, hem de son şampiyon, geçmişte öbürünü şampiyon yapan tek Türk, ne diyor:
“Topuz Beşiktaş’ta olsa da olur, olmasa da”.
“Hooop beyler, ne yapıyorsunuz yaaa” anlamında.
“Siz kavga ederseniz futbolumuz kanar” manasında.
“Ayıp oluyor ama” mealinde.
Kime faydası var bu yaklaşımın?
Beşiktaş’a, Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a, Trabzonspor’a, her takıma ve taraftarına, futbola emek veren ve futboldan ekmek yiyen herkese, Federasyon’a, Basın’a, size, bana.
Kavga sevmeyenlere.
Burada yerli/yabancı hoca farkını bir kez daha düşünmek lazım. Bir-iki seneliğine on-yirmi milyon euroluğuna gelmiş bir yabancı hocadan aynı davranışı, aynı özeni bekleme lüksümüz var mı?
“Bana lazım” der geçer adam.
Alırsan ne ala, alamazsan bahane olur sezon sonunda. Başkanlar düşünsün gerisini!..
Lakin Denizli, bizden biri... Daha çok uzun yıllar bizimle kalacak. Bakın yatırımlar yapıyormuş baba ocağında. Otel, motel... Siz burada bir buzdolabı alan yabancı hoca gördünüz mü? Zaten kavga bahanesinde sıkıntı çekmeyen bu ülkede, bir de futbol üzerinden kavga ister mi bu ülke insanı? Sadece “kazanmak” değil ki bu iş. Denizli’nin toprağı burası. Çocukları, torunları da burada olacak.
O zaman:
“Topuz olsa da olur, olmasa da”.
Türk futbolu adına bu kadar anlamlı bir cümle var mı?..
Zaman ve durum açısından düşünün... Bu cümle, herkesin elini rahatlatmaz mı?
Helal olsun Mustafa Denizli’ye.