Ceza Kanunu’nda bir suç maddesi var...
Örgüt üyesi olmadığı halde örgütün fikirleri doğrultusunda hareket etmek, vs..
Hâkimler bu maddeye dayanarak çok sayıda tutuklama kararı verdi..
‘Örgüt üyesi olmadığı halde….’ diye başlayan kararlara imza attılar...
En tipik, en somut örnek parasız eğitim istemekti.. DHKP-C adlı örgüt parasız eğitim istiyor diye; üniversitelerde parasız eğitim sloganı atan.. Pankart açan.. Bildiri dağıtan gözaltına alındı..
Örgüt üyesi olmadığı halde, örgütün fikirleri doğrultusunda hareket ettiği.. Örgüt adına suç işlediği için tutuklandı..
Gelelim meselemize.. Önümüzdeki günlerde, aylarda Türkiye önemli bir tartışmanın içine girecek.. Aslında girdi bile..
Bir tarafta, başkanlık sistemini isteyenler var..
Öte tarafta, başkanlık sistemine geçilmesine karşı çıkanlar var..
Hâkimlere, hukukçulara sorum şu..
Yarın öbür gün KCK Konseyi.. PKK yönetimi.. Kandil..
‘Başkanlık sistemini istemiyoruz, başkanlık sistemine geçilmemesi için uğraşacağız, elimizden geleni yapacağız. Hedefimiz bugünkü sistemin korunmasıdır’ muhtevalı bildiri yayımlasa..
Başkanlık sistemine karşı çıkanlar, terör örgütünün isteği doğrultusunda hareket etmiş mi olacak?
Veya tam tersi..
KCK, PKK, Kandil; ’Türkiye’nin kurtuluşu, refahı başkanlık sistemindedir’ başlıklı bildiri yayımlasa..
Başkanlık sistemini isteyenler terör örgütünün isteği doğrultusunda hareket etmekle mi suçlanacak?
Kıstas nedir?
İnsanlar ne zaman örgüt üyesi olmadan örgütün istekleri doğrultusunda hareket eder?
İnsan örgütün isteği doğrultusunda birtakım eylemler yapıyorsa neden örgüt üyesi olmaz?
Hâkimlere, hukukçulara sorum bu..
Firari milletvekili
Siyasal tarihimize bu kavram da girdi.. Hükümet sözcüsü Kurtulmuş ‘firari milletvekili’ kavramını siyaset dünyasına soktu..
Firari milletvekilinin yakalandığını söyledi.. Hem milletin vekili hem firarı!.
Tabii bir başka kavram daha girdi.. Tutuklu milletvekili..
Milletin vekili ama tutuklu!.
Milletin vekili ama millete vekillik yapamıyor.. Milletin vekili ama milletin Meclis’ine gidemiyor.. Niye?
Hapiste!...
Tutuklu milletvekili literatüre girince haliyle tutuksuz milletvekili kavramı yavaş yavaş kullanılmaya başlandı..
Tutuklu falan parti milletvekili..
Tutuksuz filan parti milletvekili gibi..
Demem şu.. Tutuklu sözcüğü ile milletvekili sözcüğünün yan yana gelmesi iyi olmuyor..
Demokrasi adına hoş olmuyor..
Ya tutuksuz yargılansınlar ya da vekilliklerini düşürün..
Meclis’ten de atın..
Hapiste yatan milletin vekili olmaz, olmamalı.. ,
HDP’yi de kapatın
Deniliyor ki; HDP’ye yönelik kurumsal bir operasyon yapılmıyor.. Mesele HDP’nin tüzel kişiliğiyle ilgili değil, mesele kişilerle..
Peki.. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ neyle suçlanıyor?
Terör örgütü üyesi olmakla, terör örgütünün propagandasını yapmakla..
Demirtaş ve Yüksekdağ kim?
HDP eş genel başkanları..
Bir siyasi partiyi kim temsil eder.. Bir siyasi partiyi kimin sözleri, davranışları bağlar..Genel başkanın..
Ee..
Bir partinin genel başkanı terör örgütü üyeliğiyle suçlanıyorsa partisini nasıl ayırırsınız ki..
Genel başkan terörist ama temsil ettiği tüzel kuruluş değil..
Başkanı temsil ettiği tüzel kişilikten nasıl ayıracağız..
Anayasa’da parti kapatma var mı..
Var.. Yargıtay Başsavcısı hemen kapatma davası açmalı..
Hukukun mantığı bunu gerektiriyor..