17.10.2019 - 21:02 | Son Güncellenme:
AA
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD heyetiyle yapılan görüşmeye ilişkin, "Bugünkü müzakerelerde Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliği sonucunda istediklerimizi aldık." dedi.
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence arasındaki görüşme ile heyetler arası görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Güvenli bölge tesisi konusunda ABD ile bir sonuca varılamadığı için Barış Pınarı Harekatı'na başlandığını hatırlatan Mevlüt Çavuşoğlu, "Amacımız, bölgenin teröristlerden temizlenmesiydi. Bugünkü müzakerelerde Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliği sonucunda istediklerimizi aldık. ABD tarafı, Türkiye'nin meşru güvenlik çıkarlarının korunması bakımından güvenli bölgenin önemini ve işlevselliğini kabul ediyor. Buranın kontrolünün Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılmasında tam mutabakat sağlandı. Böylelikle ABD tarafı harekatımızın ve hedeflerimizin meşruiyetini kabul etmiş oldu." diye konuştu.
Çavuşoğlu, bundan sonraki süreçte herkesle bu alandaki iş birliğinin sürdürüleceğini bildirdi.
"Diğer taraftan YPG'nin ağır silahlarının toplanması, mevzilerinin ve tahkimatlarının imha edilmesi hususlarında mutabakat sağladık" diyen Bakan Çavuşoğlu, "Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasına ve BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde siyasi sürece bağlılığımızı da bugün bir kere daha teyit ettik, vurguladık." ifadesini kullandı.
Görüşmede, iki NATO müttefiki olarak, iki ülke arasındaki dayanışmanın kayda geçirildiğini belirten Mevlüt Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"PKK/YPG'nin 120 saat içinde güvenli bölgeden çıkması için Barış Pınarı Operasyonu'na ara vereceğiz. Durdurma değil, ara vereceğiz. Bu bir ateşkes değildir. Ateşkes ancak iki meşru taraf arasında yapılır. Biz, sadece zaten operasyonun hedefi olan teröristlerin güvenli bölgeden çıkması için harekata ara veriyoruz. Güvenli bölgeden terör unsurları tamamen çıktıktan sonra ancak harekatı durdurabiliriz. Ancak terör unsurlarının çıkmasından sonra operasyonu durdurmamız söz konusu olacaktır. Biz operasyona ara verdiğimizde ABD tarafı yaptırım girişimlerini durduracaktır ve daha sonra biraz önceki şartlar gerçekleştikten sonra, yani 120 saat içinde YPG unsurları çıktıktan sonra biz ancak harekatı durdurabiliriz. Bu aşamadan sonra da şu andaki mevcut yaptırımlar kaldırılacaktır."
Fırat'ın doğusunda DEAŞ ile mücadele konusunda eş güdüm ve iş birliği içinde çalışılacağını da dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"DEAŞ'a karşı biliyorsunuz bugüne kadar Türkiye çok kararlı bir mücadele vermiştir ve Suriye'de 3 bin, Irak'la beraber toplamda 4 binden fazla DEAŞ'lı teröristi Türkiye etkisiz hale getirmişti. ABD'li muhataplarımıza sürekli 'bir terör örgütüyle mücadelede başka bir örgütüne ihtiyaç yoktur' demiştik. Dolayısıyla bundan sonra DEAŞ ile mücadelede iş birliği içinde olma konusunda mutabık kaldık. Bu sonuca Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliği sayesinde ulaştık. Ayrıca dünden beri Amerika'dan heyetler vardı. Esasen Sayın Cumhurbaşkanımızın Trump ile Bakü'den yaptığı telefon görüşmesinde de Sayın Cumhurbaşkanımız, 'heyetleriniz gelsin ondan sonra konuşalım'. O zaman Trump sürekli 'harekatı durdurun' diyordu. Dünden bu yana heyetler burada, tüm arkadaşlarımızla Cumhurbaşkanlığındaki arkadaşlarımızla aynı şekilde Milli Savunma Bakanımız ve yine Milli Savunma Bakanlığındaki arkadaşlarımız, Milli İstihbarat Başkanımız ve istihbarattaki arkadaşlarımızla bakanlığımızdaki çalışma arkadaşlarımızla beraber bu süreci dünden beri yürüttük ve ben tüm arkadaşlarımıza da huzurlarınızda bu iş birliği ve gayretleri için çok teşekkür ediyorum."
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, güvenli bölgenin kapsayacağı alana ilişkin bir soru üzerine, bölgeden ABD askerlerinin çekilme kararı aldıklarını anımsattı.
Münbiç dahil bazı bölgelerde rejim askerlerinin bulunduğunu, Fırat'ın doğusunda Türkiye sınırına yakın bölgelerde de rejim güçlerinin olduğunu bildiklerini ifade eden Çavuşoğlu, "Dünden itibaren Ayn el-Arap-Kobani bölgesine de yine rejim ve Rusya unsurları girdi. Dolayısıyla Münbiç ve bazı diğer bölgeleri de zaten kimlerle görüşeceğiz? Rusya'yla." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün akşam Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştüğünü anımsatan Mevlüt Çavuşoğlu, Putin'in de Türkiye'nin Suriye'de gelecekte atacağı adımları görüşmek üzere Erdoğan'ı Soçi'ye davet ettiğini söyledi.
Soçi'de gerçekleşecek görüşmede bu konuların Rusya ile ele alınacağını söyleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim amacımız nedir? Sizin de söylediğiniz gibi 20 mil yani 32 kilometre derinlikte ve de Fırat'ın doğusundan Irak sınırına kadar yani 444 kilometrelik bir uzunlukta hiçbir teröristin kalmaması ve tüm bu bölgenin güvenli bölge olarak tesis edilmesi. Bu bizim güvenliğimiz açısından da önemli, bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın sürekli vurguladığı ve liderlerle görüşmelerinde de anlattığı ve projelerimizi de artık paylaşıyor, bu bölgelere Suriye'de evini terk etmek zorunda kalan bizdeki ve Suriye içindeki yerinden edilmiş insanlar ve göçmenlerin dönmesi de söz konusu. Yani bunun sadece bir güvenlik boyutu yok, güvenlik boyutu önemli ama bunun insani boyutu var, göçmenlerin dönmesi var dolayısıyla 444 kilometre ve 20 mil 32 kilometrelik bir derinlikte bir güvenli bölge ama bunun bir kısmını Amerika'yla hallediyoruz, Münbiç ve bazı kısımlarını Rusya ile görüşeceğiz ve önümüzdeki süreçte bu bölgenin tamamının güvenli bölge haline gelmesi için hangi adım gerekiyorsa bunu da atacağız."
YPG'nin geri çekilmesinin silahları bırakacağı anlamına gelip gelmediğine yönelik bir soruya Bakan Çavuşoğlu, "Burada sadece YPG'lilerin çekilmesi değil, YPG'lilerin elindeki silahların alınması, sadece ellerindeki silahların alınması da yeterli değil, tüm mevzilerinin yani muharip mevzilerin kullanılmaz hale getirilmesi ve tahkimatların yıkılması dahil hepsi var. Yani silahların alınması, tahkimatlar ve yine muharip mevzilerin kullanılmaz hale getirilmesi gibi detaylar da var." yanıtını verdi.
ABD'ye ziyaret
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 13 Kasım'da ABD'ye gerçekleştirmesi beklenen ziyaretin hala geçerli olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine ise Çavuşoğlu, "Trump davet etti ve bugün de gördük ki davet halen geçerli, dünden beri yaptığımız görüşmelerde de bunu görüyoruz. Tabii ki önümüzdeki süreçte inşallah bu ortak açıklamanın içinde yer alan unsurlar başarılı bir şekilde uygulanır, bizim endişelerimiz giderilir, beklentilerimiz de karşılanır, adımlar atılır ve tabii ki bu ziyaret de o şartlarda gerçekleşir." şeklinde konuştu.
Bir soru üzerine ABD'nin başkanlık kararıyla sınırlı bir şekilde yaptırım olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, "Bunların esasen fiiliyatta bir önemi yok, hiçbir bakanımızın Amerika'da mal varlığı da yok. Daha önce İçişleri Bakanımız ve Adalet Bakanımıza yönelik de böyle bir yaptırım olmuştu daha sonra biz de karşılığını verdik, kaldırdık." dedi.
"Mevcut yaptırımlar da ortadan kaldırılacak"
Mevlüt Çavuşoğlu, "Şimdi 120 saatlik bir ara verme var, durma değil, ara verme. Niçin? Bu teröristlerin buradan çıkması için ve bunu kim yapacak? ABD yapacak. Bu süreç başladığı zaman ABD'nin taahhüdü ilave yaptırımlarla ilgili herhangi bir çalışma olmayacak. 120 saatlik süreden sonra bu teröristler tamamen buradan çekilirse, bu şartlar yerine geldiği zaman o zaman biz harekatı durduracağız. Harekatın amacı ne? Buradan teröristlerin temizlenmesi, dolayısıyla bu gerçekleştiği andan itibaren de bu aşamaya geldiğimiz zaman da şu andaki mevcut yaptırımlar da ortadan kaldırılacak." ifadelerini kullandı.
Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmelerine ilişkin takvimin sorulması üzerine, insani konuların matematik meselesi olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, bölgenin tamamen güvenli bölge haline gelmesi gerektiğine işaret etti.
İnsanların oluşturulacak güvenli bölgelere gönüllü olarak dönmelerinin desteklenmesi, döndükten sonra da onların en temel ihtiyaçlarının karşılanmasının gerektiğini vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhataplarıyla paylaştığı projenin içeriğinde topraklarına dönecek insanlar için yapılacak şeyler olduğunu hatırlattı.
Bu doğrultuda konut yapımı, sağlık, eğitim hizmeti, su, elektrik gibi temel ihtiyaçların karşılanması gerektiğini, insanların hayatlarını idame edebilmeleri için farklı alanlarda istihdam yaratıcı projelerin aşama aşama hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Çavuşoğlu, "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatımızdan sonra teröristlerden, DEAŞ ve PKK'dan temizlediğimiz alanlara şu ana kadar 365 binden fazla Türkiye'deki Suriyeli göçmen döndü." diye konuştu.
Bu dönüşlerin bir günde olmadığını ve aşama aşama bunun gerçekleştiğini ifade eden Mevlüt Çavuşoğlu, "Aşama aşama olur bunlar, hani bir takvimlendirilmiş bir şey olmaz ama buralara ilk etapta 1 milyon, daha sonraki aşamada da 2 milyon insanın kendi evlerine dönmesi ve dönerken de onlara gerekli desteğin verilmesi bizim planımız. Burada Avrupa Birliği ve bazı ülkelerin ikircikli açıklamaları da olmuyor değil. Örneğin 'buralara dönecek insanlara yardım etmeyeceğiz' gibi açıklamaları yaptı, Cumhurbaşkanımız da bunun cevabını verdi, 'bunların dönmesine yardım etmek istemiyorsanız gönüllü dönecekler o zaman buyurun siz ülkelerinize alırsınız, orada bunlara bakarsınız' açıklamasının da şeyi budur." şeklinde konuştu.
Bu insani konuları kimsenin siyasi bir meseleye dönüştürmemesi gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, "Bunu Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler için söylüyorum. Herkesin bu geriye dönen insanlara en azından en temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda yardım etmesi gerekiyor. Suriye'nin yeniden inşası meselesi ise siyasi süreç diğer taraftan ilerliyor biliyorsunuz. 30 Ekim'de Anayasa Komisyonu ilk toplantısını Cenevre'de yapacak, sonra siyasi süreç olduktan sonra şimdi Irak'ta olduğu gibi Suriye'nin yeniden inşası konuşulur, şu anda zaten o aşamada değiliz." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, bir gazetecinin toplantının süresinin 4 saat sürmesi ve fotoğraflardaki yüz ifadelerine ilişkin, "gergin başladı, mutlu bitti diyebilir miyiz?" şeklindeki sorusuna, her siyasetçinin, her liderin bir mizacı olduğunu, kendisine göre Pence'in mizacının fazla ciddi durduğunu ifade etti. Bir siyasi liderin ya da başkan yardımcısının mizacı konusunda yorum yapmayacağını belirterek, "Her şey, açık açık konuşarak başladı. Cumhurbaşkanımız gayet net, samimi bir şekilde bugüne kadarki kaygılarımız, bu noktaya niye geldik, başka meseleler dahil hepsini konuştu." dedi.
Daha sonra kendilerinin de bu belge üzerinde hangi maddede ne gibi değişiklikler olacağına ilişkin müzakereyi, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert Charles O'Brien, heyetteki diğer kişilerle yaptıklarını belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Daha sonra da heyetler arası görüşmeye geçtik, orada da hem daha önce hazırlanan videoları da görme imkanı buldular. Gerek bizim DEAŞ'la mücadelemiz gerekse burada 'YPG/PKK nedir, ne yapıyor?' Burada özellikle hep diyorlar ya 'azınlıkların geleceği ne olacak' diye. Burada özellikle dini azınlıkların YPG/PKK ile ilgili şikayetleri, gerek Suriye gerekse içeride. Onların açıklamaları ve bilgileri de kendilerine gösterildi. Sonuçta bu müzakereler ve çalışma sonucunda bu kadar saat nasıl geçti onun da gerçekten farkında olmadık ama neticede böyle bir sonuca vardık, bir netice aldık."
"Ruslarla anlaşsak da anlaşmasak da uzun zamandır çalışıyoruz"
Çavuşoğlu, bir başka gazetecinin ABD heyeti ile Münbiç ve Kobani konusunda ne konuşulduğu, ABD ve YPG bölgeden çekildikçe, Rusların ve rejimin girmemesi konusunda ABD'liler tarafından bir garanti verilip, verilmediğine ilişkin soru üzerine, "Rusya'nın girip girmemesi Amerika'nın garantisinde olan bir şey değil. Zaten onlar başından beri bize 'biz çekilirsek onlar gelir' diyordu. Biz de Ruslarla zaten değişik boyutlarda anlaşsak da anlaşmasak da uzun zamandır çalışıyoruz. Gerek siyasi ayağında gerekse İdlib'deki ateşkesin devam etmesi, Astana, Soçi süreci var, liderler zirvesi var. Zaten çalışıyoruz. Salı günü Soçi'ye gitmemizin de sebebi bu." ifadesini kullandı.
Kobani meselesini de gündeme kendilerinin getirip, sorduğunu anlatan Çavuşoğlu, "Burada Pence'in söylediği gibi 'Biz oraya girmeyeceğiz ya da bir şey yapmayacağız' gibi bir şey konuşulmadı. Onların söylediği şu; 'artık orada Ruslar ve rejim var, onu siz de Ruslarla görüşürsünüz.' dediler. Yani bizim herhangi böyle bir Kobani ve başka bir taahhüdümüz olmadı." diye konuştu.
"Trump'ın twitleri şaşırtmıyor artık"
Çavuşoğlu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Twitter üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etmesine ilişkin paylaşımının sorulması üzerine ise "Trump'ın twitleri biliyorsunuz, herkesi şaşırtmıyor artık. Farklı farklı aynı konuda bile kısa süre içerisinde twit atması Amerika'nın da çok ilgisini çekiyor. Dolayısıyla böyle bir var olan mutabakattan memnuniyet duyması önemli. Milyonlar diye rakamları abartır ya da abartmaz ona bir şey söylemeyeceğim." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'ye Trump tarafından gönderildiği belirtilen mektup ve mektubun üslubuna ilişkin görüşleri sorulan Çavuşoğlu, şu yanıtı verdi:
"Mektup konusuyla ilgili biz harekatı 9'unda başlattık ve dolayısıyla biz zaten cevabımızı sahada verdik, bu bir. İkincisi bizim herhangi bir teröristle bir müzakereye giremeyeceğimizi bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız Trump'a söylemiştir. Ayrıca Trump'ın bu teröristlerle muhatap olmasını doğru bulmadığını keza Cumhurbaşkanımız dünkü grup konuşmasında da net bir şekilde söyledi. Diğer taraftan böyle bir ara buluculuğun da doğru olmayacağını, kabul edilemeyeceğini de söyledi. Amerika'ya da bunun yakışmadığını söyledi. Mektuptaki üslubun yakışıp, yakışmadığına bakıyoruz, zaten Amerikalılar cevap veriyor. Amerikan toplumu, 'böyle bir seviyesizlik görmedik' diye temelinde daha birçok yorumlar var. Biz böyle bir seviyesizlik olduğu zaman da işin doğrusu Türkiye Cumhuriyeti ciddi bir devlettir. Devleti yönetiyoruz. Cumhurbaşkanımızın böyle bir seviyeye inmesi de hiçbir zaman olmamıştır, olmaz da. Hiçbir devlet yöneticimizin bugüne kadar, geçmişte de öyle, böyle bir seviyeye indiğini hiçbir zaman görmedik. Dolayısıyla zaten seviyeyle ilgili en iyi cevabı Amerikan halkı vermektedir."
"5 günlük sürede atılan her adımı biz görmüş olacağız"
Çavuşoğlu, sahada 5 günde bir gözlem olup olmayacağı ve bu sürece ilişkin ayrıntıların sorulması üzerine şöyle konuştu:
"Ara vermek demek, bizim askerimizin ve oradaki güçlerimizin çekilmesi demek değildir. Biz orada olacağız, var olmaya devam edeceğiz.Gerek oradaki mevcudiyetimiz gerek istihbari kaynaklarımızla birlikte ne yapıldığını ve ne yapılmadığını bizzat takip edeceğiz. Yani gözümüzün önünde olacak, denetimini de yapacağız. Çünkü geçmişte tecrübelerimiz var, Münbiç tecrübesi var. Yine Amerika ile özellikle sahada askerlerimizin yürüttüğü bir güvenli bölge oluşturulması için çalışmalar var. Olanlar var, olmayanlar var bunların detayına girmeye gerek yok ama burada ne olup ne bittiğini ya da ne olmadığını biz görmüş olacağız, bu 120 saatlik yani 5 günlük sürede atılan her adımı biz görmüş olacağız."