28.07.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Gürkan Akgüneş - İstanbul
Japonlar neden uzun yaşar? Japon cerrah Yoshinori Nagumo, ‘Japonların Kadim Beslenme Sırrı’ adlı kitabında bu sorunun peşine düşüyor. Jikei Tıp Fakültesi öğretim üyesi Nagumo’ya göre uzun yaşamın sırrı, ‘Tek öğün’ beslenmede. Japonların binlerce yıllık beslenme geleneğinin ülkedeki sağlıklı yaşlanmada önemli bir rol oynadığını savunan Nagumo, “Bu gelenek çok sade ve basit. Yemek yemek için karnının guruldamasını bekle. Günde tek öğün tüket. Çünkü aç kaldığımızda vücudumuzdaki gençlik geni olarak da adlandırılan sirtuin geni aktif hale gelir. Sirtuin geni açlığa maruz kaldığında vücudumuzdaki 60 trilyon hücre içindeki tüm genleri tarar ve bozulmuş ya da hasar görmüş olanları onarır. Sirtuin geni ömrü uzatmakla kalmaz, aynı zamanda yaşlanmayı da önler. Bu yüzden, günde tek öğün beslenme yöntemi aynı zamanda bir gençleşme metodudur” diyor.
‘Kabuklarıyla yiyin’
63 yaşında olmasına rağmen 30’lu yaşlarında görünen Nagumo, bunu bizzat bu metodu uygulamasına bağlıyor ve “Dış görünüş sağlığın göstergesidir” diyor. Önde gelen anti-aging otoritelerinden biri olan Nagumo’nun sağlıklı ve uzun bir ömür için önerileri şöyle: “Paketlenmiş gıdalardan, şekerden uzak durun. Sebzeleri kabukları, kökleriyle tüketin. Ailenize zaman ayırın. Erken yatın.”
Tek öğün için Türkiye’deki uzmanlar ne diyor?
‘Gece açlığı çok önemli’
Dr. Ayşegül Çoruhlu: “Japon hekime pek çok bakımdan katılıyorum. Yaşlanmayı yavaşlatma çalışmalarında en fazla araştırma yapılan yaklaşım ‘kalori kısıtlaması’ olmuştur. Öğün aralarının uzun tutulması ve daha az kalori alınması önerilir. Biyoritmimiz bize gün batımından sonra kalori almanın kesilmesinin daha sağlıklı olduğunu söyler. Çünkü metabolizmamız ritimsel çalışır. Akşam saatleri tamir saatleridir. Otofaji denen yaşlanmış hücrelerin diğer hücrelerde yedek parça olarak kullanılmak üzere yok edilmesini anlatır. Gece açlığında ve uykuda eski hücreler yakıttır, büyük temizlik olur. Tüm uzun açlık öneren beslenmelerde faydanın kaynağı budur. Bunun gece açlığı olması çok önemlidir. Tüm gün bir şey yemeyip, akşam yatana kadar yenen tek öğün beslenme zararlıdır ve kilo aldırır. Tek öğün yenmesi yerine saat akşam 17’den sonra yenmemesi ve gün içinde 2 öğün yenmesi sürdürülebilirdir ve daha doğrudur.”
‘Gereğinden çok yiyoruz’
Dr. Ender Saraç: “Nagumo’nun söylediklerine katılıyorum. Kendim de genelde iki öğün besleniyorum. Ramazan ayında kurallara uygun yaşıyorum. Faydasını da görüyorum, işe yarıyor, çünkü aslında gereğinden fazla yiyoruz. Açlıktan değil, fazla yemekten ölüyoruz. Nagumo’nun savundukları iki bilimsel araştırmayla desteklenmekte. İki araştırma da göstermekte ki 16 saat süren açlık sonucu vücut özellikle kanserli hücreleri temizleyebilmektedir. Bunları göz önüne aldığımızda Nagumo’nun söylediği doğrudur. O yüzden de özellikle son dönemde oruç ve oruç diyetleri çok gündeme geldi. Fakat şehir hayatında bize enerji gerek. Göbek-bel civarınızı ölçün, eğer yağlanma yoksa doğru yoldasınız demektir. Ancak gıdaları kabuklarıyla tüketmek mümkün değil, zira gıdaların kabukları tamamen toksin dolu.”
‘Bazen açlık iyi geliyor’
Diyetisyen Güneş Aksüs: “Önerdiklerini okuduğumda mantıklı ve uygulanabilir buluyorum. Denemeye değer. Ama bu önerilere göre yaşamaya başladığınızda çok mutlu olur musunuz? Emin değilim. Böyle kalıcı alışkanlıklar, yaşam şeklini değiştirmek bazı kişilere iyi gelirken, bazı kişilere de uymayabilir. Biyolojik saate göre uyku ihtiyaçlarımız değişebiliyor, herkes erken kaktığında mutlu olmuyor. İyi gıdayı bulmak, paketli veya paketsiz iyi gıdaya ulaşabilmek önemli. Şekerden uzak durma kısmı tüm dünyanın kabul ettiği bir gerçek. O konuda elinizden geleni yapın. Sebzeleri kabuklarıyla, tahılları tam haliyle yemek kesinlikle çok doğru. Aç kalmak... Kan şekeri problemi yaşayanların bu açlıklar ile kendilerini iyi hissetmeyeceklerini söyleyebilirim. Ara öğün yapmak bazıları için çok önemli. Ama arada bir açlığı hissetmek, tıka basa doymamak, hafif yemek, ara öğünde de, ana öğünde de bazen açlığı yaşamak bedene iyi geliyor.”