HEP söylüyorum, son aylarda İzmir’de ekonomik krizle ilgili toplantılarda çok önemli çözüm önerileri yapıldı. Önce İzmir’de ortaya atılan görüşler, daha sonra Türkiye’nin dört bir yanında tartışıldı.
Örneğin; ekonominin canlandırılması için bu dönemde dış piyasada umut kalmadığı, çözümü içeride aramak gerektiği görüşleri aylar önce İzmir’de, TİM ve TOBB başkanlarınca ortaya atıldı. Sonra bunlar şekillenerek emeklilere 500 TL hediye çeki verilmesi önerilerine kadar dönüştü.
Geçen hafta İzmir’in yine iki önemli konuğu vardı. Krizde ağlama sızlama yerine çözüm önerileriyle dikkatleri çeken iki isim. İzmir Rotary Kulüpleri’nin davetlisi olarak gelen isimlerden Prof. Güven Sak’ı yıllardır tanırım. Bence Türkiye’nin 2001 krizinden çıkmasını sağlayan beyin takımının birkaç önemli isminden biridir. Bugün TOBB bünyesindeki Politik ve Ekonomik Araştırmalar Vakfı’nın (TEPAV) direktörü ve üniversitenin rektör yardımcısı.
Aslında son günlerde gazetelere manşet olan, ekonomiyi canlandırmak için emekli ve işsizlere 500 TL hediye çeki, TEPAV’ın çok önceden hükümete sunduğu önerilerden sadece biri. Prof. Güven Sak, İzmir’deki konuşmasında Türkiye’de milli gelirin yüzde 66.5’inin iç tüketimden sağlandığına dikkat çekip, çözümün iç piyasayı canlandırmaktan geçtiğine işaret etti. Fabrikalarda kapasite kullanımının daha fazla düşmemesi için nakit akımını sağlayacak mekanizmaların hızla tasarlanması gerektiğini söyleyen Prof. Sak, bunun için kontratların yenilenmesi önerisinde bulundu.
Şu anda kimse birbirine güvenemediğinden piyasaların kilitlendiğini ve iş yapılamaz hale geldiğini söyleyen Sak, mal ve hizmet alım satımında, müşteriler ve satıcılar arasında daha önce yapılan sözleşmelerin günün koşullarına göre yeniden düzenlenmesi önerisini yapıyor. Ödenebilecek vade ve koşullarla güven oluştuğunda, para akışının yeniden sağlanabileceğini söyleyen Sak, bunun krizden çıkışta önemli rol oynayacağı görüşünde.
Döviz kurunun geleceğiyle ilgili bir soruya ise, “Polonya gibi Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde olanlar Türkiye’de olacakların provası. Oraları yakından izleyin” önerisinde bulundu. Ayrıca krizin daha neresinde olduğumuzun bilinmediği o nedenle uzun vadeli plan yapılmamasını, adeta günlük yaşanmasını iş dünyasına tavsiye etti.
* * *
Diğer konuşmacı Referans Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can ise krizde döneminde çok hızlı bir değişim sürecinin yaşandığına dikkat çekip, “Değişime en hızlı ayak uydurabilenler ayakta kalacak. Krizi fırsata çevirebilecekler” değerlendirmesini yaptı. Eyüp Can Sağlık, V şeklindeki krizlerde dibe hızla vurulup hızla çıkıldığını, U tipi krizde dibe vurmanın yavaş, çıkışın da yavaş olduğunu söyledi.
En kötü senaryo olan L tipi krizde ise hızla dibe vurduktan sonra ne zaman çıkılacağı belli olmuyor. Sağlık, U tipi kriz yaşayacağımızı tahmin ediyor.
Görüldüğü gibi, her toplantıdan kullanmasını bilenlere çok önemli mesajlar çıkıyor. Unutmayalım bu dönemde en önemli sermaye bilgi.
İzmir medeniyeti
BAŞKAN Aziz Kocaoğlu ve AKP Büyükşehir Başkan adayı Taha Aksoy, ulusal bir kanalda canlı yayında, Melih Gökçek gibi ucuz siyasetçi ağzıyla değil, herkesin takdirini kazanan olgunlukla tartıştılar.
İTO Başkanı Ekrem Demirtaş yılların kavgalarının üzerine bir anda sünger çekti. Göreve yeniden seçilir seçilmez Başkan Kocaoğlu’nu ziyarete gitti. Zaten Kocaoğlu bir gün önce Milliyet’te yayımlanan röportajında, “Demirtaş’la küskünlük olmaz” demişti ve iki başkan İzmir için el ele sözünü fotoğraflarla belgelediler.
İTO seçimlerinde en güçlü rakip Alaattin Yüksel, yeniden başkan seçilen Ekrem Demirtaş’ı tebrik için makamında ziyaret edip destek sözünü verdi.
İşte barış ve hoşgörünün kenti İzmir bu. Türkiye’nin en çok izlenen TV yorumcularının bile “İşte İzmir farkı. İşte medeniyet” diyerek İstanbul ve diğer illere örnek gösterdikleri bu hoşgörü iklimi Ege’nin havasında, suyunda var.
Böyle zengin bir kültüre sahip bir kentte yaşadığımız için çok şanslıyız.