Merhum Vehbi Koç’la Yeniköy’deki evlerimiz çok yakındı. Belki de “komşuluk” nedeniyle sık görüşürdük.
25 yıl boyunca bana ve eşim Canan’a esirgemediği dostluğu yaşamımın çok
değerli hediyesidir.
Özel konular da konuştuğumuz olmuştur.
Evlatlarının “en çok hangisini severdi?”
Aralarında hiç ayırım yapmazdı.
Ama... 3’üncü çocuğu Suna Kıraç için de “Bana en benzeyeni o” demişti.
Gerçekten çalışma hayatında sanki
“Genç Vehbi Koç’tu o...”
Yakından tanımak şansımdır.
İş hayatının yanı sıra çok “duyarlı ve sağlam” dosttur. Vehbi Bey’in eşinin adı Sadberk’in anlamı “bin yapraklı gül” dür.
Suna Kıraç herhalde o gülün en güzel yaprağı.
.....................
Olumsuzluk bir uçak yolculuğunda başladı. Yemek servisinde hostesin sunduğu bardak elinden kaydı ve yere düştü. “Kaza” deyip üzerinde durulmadı.
Sonra... Bu tür “elden düşürmeler” çoğalınca doktora gidildi.
Bir dizi uzman doktor, “dramatik” teşhisi koydu. Suna Kıraç “ALS” hastasıydı.
Yani... “Motor nöron” denilen ve istemli hareketleri kontrol eden, kas bağlantılarını oluşturan nöronlar hızla ölüyordu.
Çok geçmeden kasları çalışmamaya başladı, sonrasında artık konuşamıyordu.
Eşi İnan Kıraç’ın, onu iyileştirmek için inanılmaz çabalarının altını çizmeliyim.
Bu hastalığın bakımında ilgi, seyahat çok önemli. İnan Kıraç, Suna Kıraç’ı Antalya’ya götürüyor, denize sokuyor, Avrupa’ya götürüyor.
Kızları İpek Kıraç da annesi için bir “yeryüzü” meleği.
İpek Amerika’da Brown Üniversitesi’ne giderek “biyoloji” bölümünü bitirdi. “Nörobiyoloji” alanına giren annesinin hastalığına çare bulmakta katkı umudu ya da en azından annesini en iyi hissetmek motivasyonu...
.....................
Suna Kıraç’ı yansıtan bundan önceki “Ömrümden Uzun İdeallerim Var” kitabı yüreklere dokunuyor, beyinlere ışık veriyordu. Geçen haftanın başında yeni kitap tanıtıldı; “İDEALLER GERÇEKLEŞİRKEN... Suna Kıraç’ın İzinde, 10 Yılın Öyküsü...” Her iki kitabı da değerli gazeteci Rıdvan Akar yazdı... Son kitabın konusu... Suna Kıraç’ın ilk
kitaptaki ideallerinin gerçekleşme yolculuğu...
Hepsi de örnek projeler.
Sadece biri Suna Kıraç imzalı değil.
O da, İnan Kıraç’ın desteğiyle Boğaziçi Üniversitesi’ndeki “Moleküler Biyoloji ve Genetik” laboratuvarı.
Bu laboratuvar şimdi Avrupa’nın Almanya ve İngiltere’dekilerden sonra 3 ya da 4’üncü sırasında. Keşke sevgili Suna Kıraç’a ve diğer ALS hastalarına “tedavi mucizesi” sunulabilse.
.....................
Dün sevgili Mustafa Koç’u kaybedişimizin yıldönümüydü. O güzel insanı andık. Üzerine ışıklar yağsın.
Başucundan sahnedeki müziğe...
Şeffaf Oda’nın bugünkü konukları Kürşat Başar, Zeynep Talu, Burçin Büke ve Seran Bilgi... Projenin prodüktörü Zeynep Talu. Saksafonda Kürşat Başar, piyanoda Burçin Büke ve vokalde Seran Bilgi... Müthiş bir uyum.
Haftada iki gün sahne alıyorlar ve mekânı tamamen dolduruyorlar.
90’lı yılların parçaları, Latin, caz müzikleri, Türk hafif müziğinin unutulmaz eserleriyle müzik yolculuğu...
Kürşat Başar ve Konukları adlı 2 CD’den oluşan albümde de 20 dev sanatçı var.
Kürşat başta roman yazarlığı her işte olduğu gibi müzikte de başarılı.
...................
Zeynep Talu 8 yaşında başladığı piyano eğitimini 12 yıl sürdürmüş. Saint Benoit mezunu. Onun için iki isim okul gibi... Melih Kibar ve Garo Mafyan.
800’den fazla şarkı sözü var. Ama yalnızca “Anladım” şarkısını ezbere biliyor. Şeffaf Oda’da ondan dinliyoruz.
Sesi de yorumu da güzel...
...................
Burçin Büke harika çocuklardan... İlk konserini 10 yaşında vermiş. 11 yaşında “Harika Çocuk” sınavını kazanmış.
11 yıllık Ankara Devlet Konservatuvarı Yüksek Bölümü’nü 5 yılda bitirmiş.
Almanya’da eğitim almış. Paris’te, New York’ta yaşamış. Carnegie Hall’da konser vermiş.
Birçok dünyaca ünlü isimle sahne almış. Şeffaf Oda’da ilginç bir anısını paylaşıyor. “Ray Charles’ın sol elinde bir sağlık sorunu vardı. Konserde o çalıyormuş gibi yaptı ama onun yerine bütün partiyi ben çaldım.”
Burçin’in önemli yarışma birincilikleri var.
...................
Ve Seran Bilgi... Duru bir ses. Pırıl pırıl bir su gibi... Güzel, hayat dolu bir genç kadın. Daha ilk şarkıda dinleyenlerle bütünleşiyor. Küçük yaşta piyanoyla başlamış, ardından gitar... Üniversitede “Kimya Mühendisliği” okumuş fakat bir yandan da 3 yıl boyunca şan eğitimi almış. Sonra Tüpraş’ın planlama şefi olmuş. “O gün İran mı, S. Arabistan mı, Irak mı ya da hangi üretici
ülkeden petrol alınacak?”
Kararlar Seran’ın da içinde bulunduğu ekipten çıkıyor.