Başka yerde yaşamayı düşünmüyorum, İstanbul’da yapamam. Ne yapacağım bu yaşta, sermaye mi olacağım? Bütün gün eltilerim dediğim komşularımla beraberim. Sabah kahveleri, akşam çaylarında. Bugün telefonda konuşurken bile ağladım. “Kız İstanbul gibi yerdesin niye ağlıyorsun?” dedi. Özledim, özlüyorum köyü. Orada inanılmaz mutlu, huzurluyum. Aç da susuz da kalsam evimdir. Halimden memnunum. Hiç sıkılmam, çıkar dolaşırım, ot toplarım. Bağırırım, çağırırım, ağlarım eve gelirim. Dışarı çıkınca yine güler yüzlüyümdür. Bundan sonra şehir daha da zor geliyor. Sıkılıyorum, Bornova’da binaları, arabaları görünce sıkılıyorum. Bugün İstanbul’u gezerken dedim ki, “Bakın bende böyle bir ses yok, duyduklarım kedi, köpek, tavuk sesi... Sessizlik, huzur.”