Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la, Ankara’ya geldikten sonra dün ilk kez bir araya gelme olanağı buldum.
Erdoğan, TBMM’ye yaptığı “geçmiş olsun” ziyareti sırasında, bizim “geçmiş olsun” dileklerimizi kabul etti.
Yaşadığı sürece karşın enerjik ve çok moralli görünüyordu. “Size de geçmiş olsun” dedi.
Bu sırada yanında olan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un “basın da iyi direndi” sözleriyle keyiflendi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kabulünün ardından Meclis’e gelmişti. Haliyle o konu soruldu. “Şimdi onu karıştırmayın” demekle yetindi.
“15 Temmuz darbe girişiminin ardından sistem zaafları bütünüyle açığa çıkan devlet, onarım sürecinde.
İki aşamalı bu sürecin her iki ayağı da birbirinden zorlu.
Bir biçimde kendini açığa vuranlara karşı önlem hemen alınabiliyor ancak tamamını deşifre etmek için ince bir çalışma yürütülüyor.
Bütünüyle meşru bu operasyonların insan hakları ve adil yargılanma ilkelerine uygun yürütülmesi ve bunun dünyaya aktarılması da mücadelenin bir başka boyutu.
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi, tüm bunlar aynı zamanda büyük bir şans.
Genelkurmay ısrarlı
Yürütülen soruşturmalar darbe gecesinde yaşanan ayrıntılara odaklanmış durumda.
Soruların yoğunlaştığı noktalar var. Bunların başında da Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın neden zamanında haberdar edilmediği, Genelkurmay Başkanlığı’na darbe istihbaratının verilip verilmediği, verildiyse neden darbe girişiminin engellenmediği geliyor.
Genelkurmay karargahında, gelen istihbaratların tüm boyutlarıyla değerlendirildiği görüşü hakim.
MİT’e yapılan ihbarın Kara Havacılık Okulu’ndan helikopter kaldırılacağına dair FETÖ’cü bir subayın ifadesinden ibaret olduğu ifade ediliyor.
Kara Havacılık Okulu’ndaki hareketliliğin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar’ın gönderdiği isimlerin dönmesinden hemen sonra başladığı, Kara Havacılık Komutanı Tuğgeneral Hakan Atınç’ın darbeci askerlerce rehin alındığı ve bu gelişmelerden haberdar olunamadığına işaret ediliyor.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın hiçbir somut istihbarat olmadığı için İstanbul’daki düğüne katıldığı, gelişmeleri öğrenir öğrenmez havadaki uçakları indirmek için emir üzerine emir verdiği, rehin alınana kadar kısa süre içerisinde bulunduğu noktadan kontrolü sağlamaya çalıştığı vurgulanıyor.
Havalanır havalanmaz özel harekat polislerini vuran, alçak uçuşla korku salmaya çalışan uçaklara, sokağa çıkan tanklara karşı bir şey yapılmasının mümkün olmadığı, darbeci askerlerin zaten o esnada Akar ve komutanları rehin aldığına ısrarla dikkat çekiliyor.
Akın Öztürk gerilimi
Tartışılan bir nokta da darbeyi yapan çekirdek ekip içerisinde gösterilen YAŞ üyesi Orgeneral Akın Öztürk.
İddialara karşılık Hava Kuvvetleri Komutanı’nın talebi üzerine Akıncı Üssü’ne giderek gece boyu darbecileri ikna etmeye çalıştığını anlatan Öztürk’ün beyanları konusunda çok flu bir alan var.
Genelkurmay Başkanlığı’nın önceki gün yaptığı açıklamada, Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal’ın İstanbul’dan Öztürk’ü arayarak Akıncı Üssü’ne gitmesini istediğinin vurgulanması bu nedenle oldukça şaşırtıcıydı.
Bu açıklamanın hemen ardından askeri kaynaklardan düzeltme mahiyetinde bilgilendirmeler geldi.
O bilgiler, Ünal’ın Öztürk’ü aradığı sırada darbecilerle teması konusunda bilgi sahibi olmadığı yönündeydi.
Dün konuştuğum kaynaklar da bunu yeniden teyit etti.
Ünal’ın, İstanbul’da katıldığı düğünden olaya hemen müdahale etmeye çalıştığına, bu esnada ulaşabildiği her komutana talimatlar verdiğine, Öztürk’ten de uçakların inmesi için bu esnada, darbecilerle ilişkisini hiç bilmeksizin destek istediğine dikkat çekiliyor.
Kafa karıştıran açıklamada bu noktanın vurgulanmamış olmasının soru işaretleri yarattığı ortada.
Aldığım bilgiler, açıklamanın altyapısının Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda hazırlandığı ve Ünal’ın uçakları indirmek için yürüttüğü faaliyetleri aktarabilmek için bu bilginin eksik şekilde açıklamaya konulduğu yönünde.
Ancak Öztürk’le ilgili açıklama sadece kamuoyunu şaşırtmadı. Hükümet cephesinde de tepkiye yol açtı.
Genelkurmay Başkanlığı’nın adli süreci bilmeksizin böyle bir açıklama yapmasının, Öztürk’le ilgili yanlış bir kanıya yol açtığı değerlendirmesi yapıldı.
Bu değerlendirmenin Başbakanlık tarafından Genelkurmay karargahına iletildiğini öğrendim.
Aldığım bilgilere göre, Başbakanlık, adli süreçler konusunda Genelkurmay’dan herhangi bir açıklama yapılmasının istenmediğini net biçimde karargaha aynı gün aktardı. “Açıklama yapılacağına bilgiler soruşturma savcısına verilsin” denildi.
Bunun üzerine açıklamanın neden yapıldığı, Öztürk’ün Ünal tarafından arandığı sırada darbecilerle temasının bilinmediği yönünde bir bilgilendirme hazırlandı.
Açıklamanın Öztürk’ü aklama gibi bir amacının olmadığı net biçimde yazıldı ve “devletin en tepesine kadar” ilgili makamlara bilgilendirme gönderildi.
Erken YAŞ’ın nedeni
TSK, büyük bir sarsıntıdan geçiyor.
Yaşanan olaylar, silah arkadaşlarının emrindeki askerin ihanetine uğrayanlar, askerlerin kendi halkına silah sıkması.
Yüksek Askeri Şura, böyle bir ortamda toplanacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, YAŞ’ın ağustosun ilk haftasında değil, daha erken toplanabileceğini açıkladı.
Henüz net tarih belirlenmedi ancak önümüzdeki hafta, 27-28 Temmuz gibi bir tarihte YAŞ’ın toplanabileceği belirtiliyor. YAŞ’ın erkene çekilmesinde elbette yaşananların etkisi büyük.
Ancak bunun bir nedeni de gözaltı dalgalarından sonra özellikle Hakkari, Şırnak gibi terörle mücadelenin yoğunlaştığı kentlerdeki tugaylarda oluşan boşluk.
Genelkurmay karargahının bir an önce buralara atama yapılması gerekliliğini hükümete bildirmesi de YAŞ’ın erkene çekilmesinin nedenlerinden biri.
YAŞ’ta operasyonlarda gözaltına alınan isimler dışında, paralel devlet yapılanması bağlantısı önceden saptanmış, darbe sürecinde hareketsiz kalmış bazı komutanların da ihracı söz konusu olacak.
Her yönüyle tarihi bir toplantıya ve sonuçlarına tanıklık edeceğiz.