Engin Önen

Engin Önen

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BU yazın siyasi gündemi referandum olacak. Ama zaman zaman neyi oylayacağımızı unutacağız. Besbelli ki; iki ana kutuplu bir atışma ve çatışmalar yaşanacak. Birinde AKP, diğerinde CHP ve MHP yer alacak.
AKP’nin ‘12 Eylül’le hesaplaşma’ hesabı pek tutmayacağa benziyor. 12 Eylül zulmünü, gepegenç insanların darağacına gidiş öyküleri ve neredeyse otuz yıl sonra onların hatırlanıp, gözyaşlarının dökülmesi çoğunluk tarafından inandırıcı bulunmadı pek.
Nevzat Çelik’in ‘Şafak Türküsü’ ne kadar dokunaklı bir şiir olsa da biraz gecikmiş okundu sanki... Maksat 12 Eylül’le hesaplaşmak ise eksikler vardı gibi. Örneğin; YÖK, hükümetten yana bir kompozisyona kavuştuktan beri unutulmuştu.
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte, rejim savunuculuğu uğruna özgürlüklere olan mesafesini azaltmış, darbelere ve ordunun vesayetine karşı hissi yakınlığından biraz uzaklaşmış gibi tepkiler verdi. Seçim barajı ve 35. madde çıkışları buna örnektir.
Anayasalarımız hep darbeler sonrası yapıldığı için, toplum olarak bu konuda alışkanlığımız oluşmadı. Bocalayıp, duruyoruz. Zaten yeni bir anayasa yapmıyoruz, bazı bölümlerini değiştirmeyi deniyoruz. Kaldı ki bu anayasa, öyle sadece 12 Eylül Anayasa’sı sayılmaz da. O günden bugüne çok sayıda parlamento görev yaptı. Bazı bölümlerini değiştirdi ama bütününü korudu.
Şimdi yapmaya çalıştığımız şey, yani değiştirmek veya bu şekilde değiştirmeye karşı çıkmak, yeni bir heyecana yol açmıyor. Karşı çıkanların büyük bölümü AKP’ye ve kurumları zapturapt altına alma girişimlerine karşı olduğu için ‘Hayır’ dan yana olacak. Taraftar olanların büyük bölümü de AKP’den yana oldukları için ‘Evet’ diyecekler.
“Yetmez ama evet” diyenler de var. Onlar AKP’ye tam destek vermemekle ve değişiklik paketinde çeşitli tutarsızlıklar görmekle birlikte, prensip olarak değişiklikten yana tavır takınıyorlar.
Öte yandan partilerin seçmen tabanlarının, bu konuda blok hareket etmeyeceği de hesaba katılmalıdır. AKP ve CHP seçmeninin bir kısmının partilerinden farklı bir eğilimde oldukları anlaşılmaktadır. Belki de bu kampanya sırasında tabanını daha fazla ikna eden taraf kazançlı çıkacak.
Bir de ‘Bu benim hangi sorunumu çözecek ki?’ diyen partilere karşı daha ilgisiz bir kesim var. Kutuplaşma dışında kalan daha apolitik bu kesimin kararı da referandum da etkili olacak gibi.
Sonuç olarak; 12 Eylül referandumu ‘12 Eylül’le değil ama hükümetle muhalefetin hesaplaşması olacak.