Başbakan Binali Yıldırım’ın AK Parti grup toplantısında “Son altı ayda bu ülkenin başına gelen, pişmiş tavuğun başına gelmemiştir!” dedi ve daha sonra ülkenin yaşadığı ihanet süreçlerini anlattı.
İçeridekiler ve dışarıdakilerin adeta bir ihanet çemberinde buluşup, kendilerince bir saadet zinciri kurdukları artık biliniyor.
Organize bir şekilde hareket ettikleri de.
Gizlenmişler.
Pusuya yatmışlar.
Ülkenin her noktasına gizlice sızmışlar.
Kılcal damarlara kadar giren virüs zamanla şebekeleşmiş.
Mafyalaşmış.
Ülkenin her kritik noktasını dizayn etmişler.
Ve kanserleşen bir yapıdan merhamet, sadakat, insanlık ve adamlık ve dürüstlük beklenmiş.
İflah edilemeyen bir yapıya bu ülke gerçekten de iyi dayanabilmiş!
***
Bazen eski günlerimizi düşünüyorum...
Neden bize düşman olduklarını da böylelikle anlamış oluyoruz.
Hemen her gün aleyhimize kuyu kazanların gerekçelerini anlayamıyorduk.
Kendimize kızıyorduk, kimseye kötülük etmememize rağmen bizden ne istendiğini çözmekte de zorlanıyorduk.
Ve şimdi daha iyi anlayabiliyoruz.
Milli olmak, sadakatle devlete ve millete bağlı olmak gerçekten şebekelerin işine gelmiyormuş.
Kapalı kapıların ardındaki kirli oyunların bir parçası olmadık diye...
Olmayacağız da.
***
Vatanı, milleti, devleti ve siyaseti dizayn edenlerin her türlü oyunlarına direndik.
Çünkü biz haddimizi bildik.
İçerideki ve dışarıdaki şebekelerin hedefinde olduk.
Şebekelerin 17-25 Aralık’taki algı operasyonlarındaki kirli yapıyı görünce kafamızdaki cevapsız soruları da bulmuştuk.
15 Temmuz akşamı ise ülkenin düşmanlarıyla yüzleşmiştik.
Ve bugün bir kez daha haklı çıkmakla sevinebiliyoruz.
Bir ihanet şebekesine karşı bir ömür boyu direnişimizden dolayı hiç pişman olmadık ve asla bir gün dahi olsun elimizi uzatmadık.
Artık dizayn günleri bitiyor.
Devlet ve millet arasındaki her türlü kirli ve gizli yapıları taşıyan tüm köprülerin havaya uçurulması lazım.
Dizayn oyunlarından çıkıp, başka şebekelerin dizayn oyunlarına aldanmadan devlet ve milleti buluşturmak ve bir arada yaşamanın her yolunu yeniden keşfetmek gerekiyor.
