Kültür SanatFatma Aliye kime uzak?

Fatma Aliye kime uzak?

28.03.2008 - 02:03 | Son Güncellenme:

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, ilk kadın Türk romancı Fatma Aliye’nin doğumundan ölümüne kadar tüm hayatını “Fatma Aliye: Uzak Ülke” adlı kitabında anlattı.

Fatma Aliye kime uzak

Yıllardan 1862, aylardan ekimdi. Kim bilebilirdi o gün dünyaya gelen minicik kız çocuğunun gün gelip ilk kadın Türk romancısı olacağını. Aslında onun kaderi ebesinin göbek bağını keserken ettiği duasından belliydi. “Aklı güzel olsun” deyivermişti ebe kadın, “Sesi de talihi de güzel olsun” diyeceğine. Öyle de olmuştu.
Daha küçük yaşlarda başlamıştı tabuları yıkmaya. O zamanlar, evlerin içinde bile ayrım yapılıyordu, harem ve selamlık diye. O çocukluğunun büyük bir kısmını selamlıkta erkeklerle birlikte geçirmişti. Öğrenmeye, okumaya ve Fransızcaya ilgisi vardı. Fransızcayı evde kendi kendine kitaplardan öğrenmişti. Annesi Adviye Hanım ise bir ‘müminin gavur dilini öğrenmesine’ karşıydı. Ona göre “Dilini değiştiren dinini de değiştirirdi”.

Haberin Devamı

Kocasına rağmen...

Osmanlı kızı, hem Fransızca hem de Arapça öğrenmişti. Babası ise dönemin devlet büyüklerinden tarihçi Ahmed Cevdet Paşa idi. Bilgili bir adam olmasına rağmen kızının gelişimini sağlamak, önünü açmak çabasında değildi; ama kızı bir şeyler yapmak istediğinde de onu engellemiyordu.
Fatma Aliye, 13 yaşında türbana girdi ve 16’sında da babasının isteği üzerine Abdülhamit’in Kolağası Faik Bey ile evlendi. Ne kadar da heyecanlanmıştı evleneceğini duyduğunda. Kendini daha da geliştirecek ve Fransızcasını ilerletecekti. Ama olmadı. Hayal ettiği fotoğraf ile karşılaştığı aynı değildi. Faik Bey ne okumayı seviyordu ne de okuyan kadını.
Fatma Aliye o döneme göre ne kadar ilerici de olsa bu duruma sesini çıkartmıyordu. Gizli gizli devam ediyordu yazmaya. Kocasına rağmen...
Azim, Aliye’nin en belirgin özelliğiydi. 13 yılın sonunda kocasını ikna etmişti çeviri yapıp yayımlamak için. George Ohnet’nin “Volonte”sini çevirip yayımladı. Çevirisine imzasını “Bir kadın” diye atmıştı. Bir erkek ismi de kullanabilirdi ama o “Bir kadın” yazmayı tercih etmişti. Tedbiri elden bırakmıyordu ama kadın olduğunu belirtmeden de yapamazdı. Ne de olsa o dönemde bir kadının; okumayı, yazmayı bilmesi hele ki Fransızcadan çeviri yapması normal karşılanacak bir durum değildi.
Zaman akıp gidiyordu. Romanlar, makaleler yazdı; Ayşe, Hatice, İsmet ve Nimet adlı 4 kız dünyaya getirdi. Kızlarından İsmet,  1926’dan sonra evden kaçıp Katolik rahibe olunca zorlu bir döneme girdi Fatma Aliye. Ahmet Cevdet Paşa’nın bütün mallarını kızını bulmak uğruna harcadı. Birçok ülke gezdi, dedektifler tuttu; ancak Hıristiyan olan kızını bulamadan hayata gözlerini yumdu.

Haberin Devamı

Muhafazakâr, feminist...

İşte bütün bu hikayenin kahramanı olan ilk kadın Türk romancı Fatma Aliye’nin doğumundan ölümüne kadar tüm hayatı Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’nun “Fatma Aliye: Uzak Ülke” adlı kitabıyla okurla buluşuyor. Yazara göre Aliye’nin kendi vatanı içinde kendini ‘uzak ülkede’ hissetmesinin nedeni, İslamcı yaklaşımıydı. Mustafa Kemal’in yaptığı yenilikler kendini uzakta hissetmesine neden oluyordu. Ama bir yandan da Latife Hanım ile mektuplaşıyordu.
Saltanatın kaldırılması, alfabenin değişmesi ve padişahın düşürülmesi demek, geçmişten vazgeçmek demekti ona göre. Geçmişinden vazgeçmiş olan da her şeyinden vazgeçmiş olurdu. Fatma Aliye’nin, kimilerine göre asıl belirgin özelliği feministliğiydi, kimilerine göreyse İslamcılığıydı. Kitabın yazarı Fatma Karabıyık Barbarosoğlu ise, kendi dünya görüşü çerçevesinde değerlendirdiği Fatma Aliye’nin muhafazakâr yanına daha fazla vurgu yapıyor.
Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun son, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında romanlar, makaleler kaleme alan, çeviriler yapan bir kadının çağdaşlığı da aşikâr. “Fatma Aliye: Uzak Ülke”, inançlarına bağlı bir Osmanlı’nın çağdaş cumhuriyete geçiş sürecinde yaşadığı çatışmayı ele alıyor bir yandan.
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, romanında akıcı ve anlaşılır bir anlatımla sunuyor Fatma Aliye’nin yaşadıklarını. Kitabın son sayfasını çevirdiğinizde aklınızda şu soru beliriyor:  Kim kime uzaktı? Ülke mi Aliye’ye, Aliye mi ülkeye?