Tatilinize kültür katın

Topraklarımızın tarihi zenginliğini tekrar tekrar anlatmaya hiç gerek yok. Türkiye’nin özellikle Ege ve Akdeniz sahilleri hem tatilde deniz, güneş, kumla haşır neşir olmayı arzulayanları hem de kültürel seyahatten geri kalmak istemeyenleri cezbedecek bir zenginliğe sahip. Yani tatilde denizin ve güneşin tadını çıkarırken günübirlik turlarla antik kentleri de gezebilirsiniz. Ülkemizin tatil cennetlerine en yakın antik kentleri derledik.

Likya’nın başkenti
Ksantos

UNESCO tarafından dünya mirası olarak kabul edilen Ksantos, Kalkan’ın Kınık köyünde, Fethiye-Kaş karayolunun 70’inci kilometresinde yer alır. Kentte ele geçirilen kalıntıların tarihi MÖ 8’inci yüzyıla kadar uzanıyor. Ksantos’un en büyük özelliği Likya Birliği’nin başkenti olması. Antik şehir, Osmanlı Devleti’nin son günlerinde birçok eserini kaybetmiş. Ünlü Nereidler Mezar Anıtı, Pavaya Lahdi, Aslanlı Lahit ve Atlı Lahit şu an Londra’da sergileniyor. Antik kentte 5 bin kişilik tiyatro, sur duvarları, lahitler ve Likçe yazılmış yazıtlar gezilebilir.

Noel Baba’yla aynı köyde
Myra

Antik Likya kenti Myra, Noel Baba olarak anılan Aziz Nikola’nın kilisesiyle tanınan Antalya’nın Demre ilçesinde. Antik kentin kaya mezarları ve antik tiyatrosu ile Aziz Nikola Kilisesi görülmesi gereken eserler. Antalya ile Demre arası yaklaşık 145 kilometre. Fethiye’den Demre’ye geçmek için ise yine yaklaşık 150 kilometre gitmek gerekiyor.

Türkiye’nin açık ara en uzun kumsalı
Patara

4 bin yıl öncesine kadar uzanan tarihiyle Patara, Türkiye’nin en eski kentlerinden biridir. Kaş-Fethiye arasında yer alan antik kent
18 kilometrelik kumsalıyla da Türkiye’nin en uzun kumsalı olarak bilinir. Antik kentin kalıntıları uzun bir süre kumlar altında kaldığı için çok iyi korunmuş. Kentin 4 bin 800 kişilik tiyatrosu, deniz feneri, tapınak ve kent kapısı görülmeye değer.

Eserleri çok iyi korunmuş
MetropolIs

İzmir’de yer alan bir diğer antik kent de Metropolis. Tarihi MÖ 3000’li yıllara dayanan kentin yakınlarında yapılan kazılarda birçok ana tanrıça heykeli bulunmuştu. Bu da Metropolis’in bir ana tanrıça kenti olduğunun göstergesi olarak kabul edildi. Metropolis’in bir diğer özelliği de kentteki kazıların Ege Üniversitesi arkeologlarınca yapılması. Bu sayede kentten çıkarılan eserlerin büyük bir kısmı korunmuştu. Özellikle yaklaşık 2 bin 500 kişilik tiyatrosu görülmeye değer.

Dünyanın kehanet merkeziydi

Didyma

Ünlü Apollon Tapınağı’na ev sahipliği yapan Didyma, antik Miletos kentine 20 kilometre uzaklıkta. Kutsal alan olduğu için tapınak günlük sosyal yaşamın dışında tutulmuş, antik kentin dışında inşa edilmişti. Bunun nedeni dini otoritenin sarsılmasını önlemekti.

Aydın’ın Yenihisar köyü yakınlarında yer alan Didyma’nın tarihi üç bin yıl kadar geçmişe gidiyor. Didyma’nın hazinesi sayılan Apollon Tapınağı, o zamanki adıyla Didymaion MÖ 560’ta inşa edildi ve antik dünyanın en önemli kehanet merkezlerinden biri haline geldi. Efsaneye göre, tanrı Apollon bir gün çobanlık yapan Brankhos’a rastladı ve ona kehanetin sırlarını öğretti. Çoban Brankhos da Apollon Tapınağı’nı inşa etti. Ünlü tapınağın birçok bölümü günümüze ulaşmıştır. Bu nedenle Didim yani eski adıyla Didyma görülmesi gereken antik yerler arasında.

Bodrum’a gidin tarihini de öğrenin
HalIkarnassos

ünlü tatil cenneti Bodrum’un antik adıdır Halikarnassos. MÖ 6’ncı yüzyılda Lydia’ya bağlı olan şehir daha sonra Perslere geçmiş, Büyük İskender’in istilasına uğramış, Rodos yönetimine verilmiş ve daha sonra Kanuni Sultan Süleyman tarafından alınmıştır. Bu kültürlerden kalan eserler Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde yer alır.

Sualtı kalıntıları görülmeli
SImena

Antalya’nın Kaş ve Finike ilçeleri arasında yer alan Simena günümüzde Kaleköy adıyla anılıyor. Geçmişi MÖ 4’üncü yüzyıla kadar uzanan kente Üçağız’dan deniz yoluyla ulaşmak daha kolaydır. Kekova’nın sular altında kalan kalıntılarını ve antik mezarlarını görebileceğiniz antik kentte kaleye ulaşmak için ise tepeye tırmanmak gerekiyor.

Birçok eser yurt dışında sergileniyor
MagnesIa

Aydın’ın Germencik içesine bağlı Tekinköy sınırları içindeki Magnesia antik kenti, Efes gibi bir İyonya kenti. Antik kentin iki tiyatrosu, Artemis ve Zeus Tapınağı, agorası, hamamı ve kent surları görülebilir.

1830’lu yıllarda Fransız ve 1850’li yıllarda Alman arkeologların kazılar yaptığı kentten birçok eser de yurt dışına kaçırıldı. Bu eserler Fransa’nın ünlü Louvre Müzesi ile Berlin’de bulunan Pergamon ve Altes müzelerinde sergileniyor. Magnesia antik kenti İzmir’e yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta.

İyonya’ya 13’üncü şehir olarak katıldı
Smyrna

İzmir’in eski adıyla aynı adı taşıyan antik kent başlangıçta bir Aiolis kentiyse de daha sonra İyonya’ya 13’üncü şehir olarak katılmış. Tarihi MÖ 3000’li yıllara kadar uzanıyor. Sözlü destan geleneğinin öncüsü Homeros’a da ev sahipliği yapan Smyrna hakkında bilgi edinmek için İzmir Arkeoloji Müzesi’ni, agorasını ve tiyatro kalıntılarını gezmek gerek.

Üç bin yıldan eski tarihi var
Iasos

Ünlü Iasos kalıntıları Bodrum Havaalanı’nın da bulunduğu Milas’ın Kıyıkışlacık köyünde. Zamanında Karia Birliği’nde yer alan şehrin üç bin yıldan da eski bir tarihi var. Sahile yakın yol üzerindeki odeon, surlar, 2 bin kişilik tiyatro ve tapınak kalıntıları görülmesi gereken eserler.

En büyük antik tiyatroya sahip

Efes

Türkiye’nin en ünlü antik kenti. İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes, İyonya’nın 12 şehrinden biriydi. Kuruluşu MÖ 6000’li yıllara dayanan kent Roma hâkimiyeti altına da girdi.

Efes’in en bilindik özelliklerinden biri de önemli isimlere ev sahipliği yapmasıdır. Bunlardan en ünlüsü “Aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz” sözüyle tanınan Herakleitos’tur.

Efes’in başlıca özelliklerinden biri de 19 bin kişilik kapasitesiyle Anadolu’nun en büyük tiyatrosuna ev sahipliği yapmasıdır. Tiyatronun yanı sıra önündeki çeşme, Celsus Kütüphanesi, Hadrianus Tapınağı görülmeye değer. Kentin yaslandığı Bülbül Dağı’nda 1891’de ortaya çıkarılan Meryem Ana Evi için de zaman ayırmanız tavsiye edilir. Efes antik kenti, İzmir’in merkezine yaklaşık 85 kilometre uzaklıkta.