Anaokulu Bilmeceleri

Yüzen evler gibi, suda durur, dalgalarda salınır.

Ağaçtan koparırsın, rengi al al. İçi dolu dolu, tadı ekşi, rengi nar gibi parlak.

Kolları var, bacaları yok, odun yutar, dumanı yok.

Kışın yenir, vitamin deposu. Mis gibi kokusu, rengi turuncu.

Bir kuyum var, tuzlu su dolu, yazın serin, kışın soğuk, içi balık dolu.

Benzerim bir topa, ama tadımı unutma. Yazın çalarım kapını, tatlandırırım ağzını.

Kırt kıtır sesler, bazen kağıdı keser. Şekil vermeyi sever, saçları yok eder.

Kırmızı topu almışlar, üzerine çiller kondurmuşlar.

Harfleri dizmişler, yanına resim çizmişler.

Yazın sönmez, kışın görülmez.

Arabadan atladı, pantolonu patladı.

Bir küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk.

Sıra sıra odalar, birbirini kovalar.

Evin sıcak direği, pıt pıt eder yüreği.

Yaprağı var ağaç değil, konuşur insan değil.

Ben giderim o gider içimde tık tık eder

Açarsa girersin, kaparsa güvenirsin.

Kağıt üzerinde dans eder, silgi onu affeder.

Bir varmış, bir yokmuş. Onu dinleyen mest olmuş.

Sıra sıra odalar, birbirini kovalar.

Gözlerime takarım, etrafıma bakarım

Ayağımla basınca kırt kırt eder, güneşi görünce eriyip gider.

Bilmece bildirmece, el üstünde kaydırmaca

Yerin altında kırmızı minare

Bir sapı var, yüz topu var.

Küçük kare kutu, içi insan dolu

Şıp şuraya, şıp buraya, şıp kapının arkasına.

Bilgi verir hepimize, en güzel dosttur bizlere.

Dertleri unutturur, minikleri coşturur. Özleyenler kavuşur, küsler barışır

Gökte açık bir pencere, sanki kalaylı bir tencere.

Maviyim, beyazım bazen de siyah. Parlarım mavide ağlarım siyahta. Kuşlar uçar karnımda…

İnek verir bizlere, afiyet olsun hepimize.

Bilmece bildirmece el üstünde kaydırmaca

Dışı yeşil, içi beyaz. Tatlı bir sürpriz saklı, şeker gibi tadı var.

Yürür yürür, izi kalmaz, geçmişte bir yerde dönüp bakmaz, peşini bırakmaz.

Türlü türlü rengi var, arılar konar, bal yapar.

Yaprakları yeşil, rengi kırmızı. Biraz sulu, biraz tatlı.

Dalda durur, elde durmaz. Kanatları var, tavuk değil.

Yangın çıkarsa gelir. Ateşlerin üstesinden gelir. Sirenle gelir. Kalabalıklar birikir.

Çizer ressam gibi, uzundur ağaç gibi. Bırakırsan bir yere, işe yaramaz çöp gibi.

Tekeri var gider, camı var açılır. Çevrilince anahtarı önünden kaçılır.

Bilgi verir hepimize, en güzel dosttur değerini bilene.

Kağıt üstünde dans eder, silgi hatalarını siler.

Salkımda tane tane, tadı da pek şahane.

Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim çok tane.

Benim bir uçurmam var, gökte açılır, yerde kapanır.

Ben giderim o kalır.

Küp içinde beyaz süt

Sıra sıra odalar birbirini kovalar

Elsiz ayaksız, kapı açar kulaksız

Dikdörtgen bir kutu, içi insan dolu.

İçine açınca beyaz bir ay, koklayınca aman ay!

Kitabı defteri koyarım, her gün okula taşınırım

Bir elin nesi var iki elin sesi var

Ağzı var odun yutar, bacası var duman tüter.

Gökte gördüm köprü, rengi yedi türlü.

Gökte durur paslanmaz, suya düşer ıslanmaz.

Dışı var, içi yok; tekme yer, suçu yok.

İnek verir bizlere, afiyet olsun sizlere.

Bilmece bildirmece, dil üstünde kaydırmaca.

Pazardan aldım bir tane, eve geldim bin tane.

İki camım var benim, bakar dururum efendim.

Bilmece bildirmece, el üstünde kaydırmaca

Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane.

Ben giderim o gider, yanımda tin tin eder.