1976 yılından beri TRT, ‘Biz bunu yayınlıyoruz’ mesajıyla ekrana getirdi. Şöyle bir film şeridi geçti. Çocukluğumuz ve gençliğimizin önemli anları diyecek kadar eminim ‘artistik buz pateni’ geceleri için... İtiraf edeyim ki, sonraları hele 2000’li yıllarda biz de terk ettik. Lafı uzattık yine, birden ev ahalisinin dolaşırken kumandası sabitlendi. Avrupa Artistik Buz Pateni Yarışması’nda bulduk kendimizi. Genç ev ahalisinin ilgi ve alakası görülmeye değerdi doğrusu. Elemelerin bir bölümü ve finalleri izledik diyeyim.
4’lü lutz yapabilmek
Zafer Akyol anlattı... Bu işin piri dediklerinden. Bir spikerin birçok disiplinden haberdar olması ne kadar önemli. Bu onun cümlelerine yansıyor. Müzikten nasiplendiğiniz zaman o sporculara eşlik eden eserin sadece adını söylemekle yetinmez, bir de bilgisini verirsiniz mesela... Hatta daha ileri gidip, bu eserin sporcuya uyum sağlayıp sağlamadığını da anlatabilirsiniz. Zaten bu spora olan hakimiyetinden söz etmiyorum bile Akyol’un. Onu, nasıl denir ‘yemiş yutmuş’ bir isim. Kadınlarda ilk üç Ruslar’ın oldu. Alena Kostornaia’nın 3’lü axel ve 3’lü toeloop yapan ender sporculardan biri olduğunu söyledi Akyol... Düştü, yine de birinci oldu. Üçüncü olan Alexandra Trusova 4’lü toe loop ve ikinci Anna Shcerbakova 4’lü lutz ve 4’lü flip denediler. Yani dünyada bu işleri yapabilen üç isim arka arkaya sıralandı. TRT Spor 2’ de yayınlandı. Sordum ‘Neden TRT Spor değil?’ diye... Anladığım bu sorum bile şaşırttı. ‘Pek izlendiğini düşünmedikleri’ kanısına vardım doğrusu. Biraz da bu kanalı tanıtmak amaç. Biz yeniden keşfettik ve izledik. Bilemem, belki bizim gibi izleyenler de olmuştur. Ekranın büyük bölümü ‘seviye düşük’ programlara imza atarken, böyle bir estetik şölen, bir kenarda kalmamalı.