Kültür SanatAyan'ı beyan edebilmek

Ayan'ı beyan edebilmek

22.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Ayan Beyan"da, masal, destan, şiir ve öykü türleri özgün bir biçimde harmanlanıyor.

Ayanı beyan edebilmek

"Ayan Beyan" / Sadık Yalsızuçanlar / Sel Yayıncılık / Fiyatı: 7 YTL - Öykü Bireysel / maddi aşkın, arınmak için vazgeçilmez bir basamak olduğu felsefesinin altını çizen öykülerde, öykü kişilerinin "ben"i arayışı ve sonunda "öz"e dönüşleri anlatılıyor. Tasavvufta "fenafillah" olarak ifade edilen bu aşama, öykülerde divan şiiri ve tasavvuf imgeleriyle veriliyor. Sadık Yalsızuçanlar'ın üzerinde durulması gereken en önemli yanı öykülerinde kullandığı dili. Tasavvuftan beslenen ben'i arayış ve öze dönüş temalı öykülerinde oldukça yoğun olan şiirselliğin yanında masalsı ve destansı anlatım da söz konusu. Zaten yazar için öykü, bir söyleşisinde de belirttiği gibi "şiir ve masal arasında bir yerdedir". Kutsal metinlerde görülen ilahi havanın da harmanlandığı bu öykülerde birbirini doğuran cümlelerin yarattığı şiirsellik, destanlardaki üslûpla, kısa cümlelerle ve yoğun kullanılan imgelerle sağlanıyor.Akıcı bir dile sahip olan yazarın dilinde görülen en çarpıcı yan, cümlelerin birbirini doğurması. Kullandığı sözcükler çağrışımlara açık ve doğurgan. Ses uyumunun da göz ardı edilmediği bu metinlerde sözcükler dans halinde. Daha doğrusu öykü kişilerinin vuslata erme arzusu ve coşkusuyla sözcükler de kendinden geçmiş gibi. Yalsızuçanlar, tasavvuf ve divan şiirindeki imgelerin yanında klasik benzetmelerden uzak, orijinal buluşlarla, anlatılamayanı "sözcük"le anlatmayı başarıyor, ayanı beyan edebiliyor, özetle. Modern öykücülüğümüzün özgün ve üretken seslerinden biri olan Sadık Yalsızuçanlar'ın son kitabı "Ayan Beyan", Sel Yayıncılık tarafından yayımlandı. "Ayan Beyan", on dört öyküden oluşan bir kitap. "Ayan Beyan"ı oluşturan öykülerden yedisi tasavvuf kültürüyle besleniyor. Yalsızuçanlar, tasavvuf kökenli öykülerinde, içlerindeki ukdeyi çözmek üzere çetin bir yolculuğa çıkan kişileri konu ediniyor. Kitaptaki ilk öykü olan "Ayan Beyan"da 'zillet - müzill' sözcükleriyle somutlanan aşk, "Şathiyye"de 'gölge, ışık' ekseninde anlatılıyor. Yazar, kent yaşamına, onu garipseyerek ve sorgulayarak bakarken Bilge Karasu ustalığında kullandığı bilinç akışı ile içinde bulunduğu yoğun duyguları yansıtıyor. Arınma isteğiyle 'kara sevda' içinde, varlıkta 'yok oluyor'. "Akıl Dağı"nda Şeyh Galip'in Hüsn - ü Aşk mesnevisindeki Aşk'ın Hüsn'e kavuşmak için çektiği 'çile'yi çağrıştıran bir çileyle karşılaşıyoruz. "Terk"te öykü kişisi, insanın var ettiği tüm metaların, insanı beninden uzaklaştırdığı ve oyaladığı düşüncesiyle bunalıyor. "Şeyleri Senin İçin Seni de Kendim İçin" ile "Beni Yaktığın Menzil" adlı öykülerde de 'ışık'a kavuşma söz konusu. "Çokluktan Kinaye"de mutlakiyete dönme 'nokta' ve 'elif' imgeleriyle sembolize ediliyor. Sembolik anlatımın egemen olduğu tasavvuf kökenli öykülerin merkezinde 'kelam' yani 'söz' var. Varlığın sırrı, varlıktan önce var olan 'kelâm'da saklı. O da mutlak güzellik ve mutlak iyilik olan Allah'tır ki bu öykülerde öykü kişisi ondan kopup gelmiş bir gariptir. Acı çeken ve onsuz bir hiç olan öykü kişisi sonunda 'ışık' imgesiyle temsil edilen asıl' a, öz' e geri dönüyor. Bu şiirsel yedi öykünün yanında "Ayan Beyan"ı oluşturan diğer öyküler ise klasik olay öyküleri. Bu öykülerde doğal olarak imge ve şiirsellik de azalıyor. Yalsızuçanlar, bütün öykülerde iç yolculukları 1. tekil kişili anlatımla sağlıyor. Yazar, iç yolculuklardaki psikolojileri yansıtmak için divan şiirindeki örneklerini akla getirir biçimde gerektiğinde sözcüklere de somutlayıcı bir işlev yüklüyor, puntolarla da oynuyor. 'Kelam' merkezli öyküler Kitaptaki klasik olay öykülerinde hayatın bunalttığı insan tipleri sunuluyor. "S ile fare"de -bu öyküye özgü olarak - "e-mail öykü" diyebileceğimiz bir anlatımla, şiir estetiğini de göz ardı etmeden, toplumsal yozlaşmanın ve dedikodu kültürünün eleştirisi yapılıyor. "Sekerat"ta tiyatro üslûbundan yararlanan yazar sevgi-ölüm birlikteliği üzerinde duruyor.Yazarın geçmiş zamanlı klasik öykülemelere başvurduğu "Yorgun Yankı"da "Senin Aklın İllet" ve "Bir ve Hep"te , öykü kişilerinin acıları veya duyarlılıkları söz konusu. Bu acı ve duyarlılıklar bazen iç konuşmalara başvurularak sunuluyor. "Ölüye Öykü"de ise toplumsal bir yaraya parmak basıyor. Bilge Karasu'ya hayranlığı görülen Yalsızuçanlar, "Ayan Beyan"ın son öyküsü "Issız"ı "en vazgeçilmez görüneni bile yeri gelince" atmak gerekebileceği düşüncesiyleyarım bırakıyor.Öykülerinde estetik ve temasal bir bütünlük görülmese de masal, destan, şiir ve öykü türleriyle özgün bir biçimde harmanlanan "Ayan Beyan" okura estetik anlamda zevk veren bir öykü kitabı. Bilge Karasu hayranlığı