Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Dünya bu insanlık dramı karşısında daha ne kadar hareketsiz ve aciz kalacak?..”
Halep’in amansız bombardımanlar altında inlediği bir ortamda BM Güvenlik Konseyi’ndeki olağanüstü toplantının karşılıklı suçlamalara tanık olması ve hiçbir karar alamadan dağılması, Suriye halkının gelecekle ilgili umutlarını tamamen yıktı.
Suriye ve Rus uçakları önceki gün ölüm yağdırmaya devam ederken, gözler Birleşmiş Milletlere çevrilmişti. Konsey’in en azından geçen hafta bir türlü uygulanamayan ateşkesin yeniden hayata geçirilmesine karar vereceği ve böylece Halep halkına insani yardımların ulaştırılabileceği umuluyordu.
Oysa Konsey Batılılarla Rusya ve Suriye arasında bir söz düellosuna sahne oldu. ABD Esad rejimini ve Rusya’yı giriştikleri hava saldırısıyla barbarca davranmakla suçladı. Rusya ise ABD’yi Suriyeli muhaliflerin saldırılarını engellememekle itham etti...
“İnsanlık öldü mü?”
Bu durum karşısında Halep’teki sivil halkın “Dünya ne yapıyor? İnsanlık öldü mü?” diye feryat etmesi doğal...
Ne var ki BM, ona bağlanan umutları yerine getirebilecek durumda olan bir örgüt değil. Dünya teşkilatının geçmişte uluslararası ihtilafları ve savaşları önlemek konusunda beklentileri de karşılamadığı açık...
Bunun nedeni, BM’nin yapısının bunu yapacak kapasiteye sahip olmamasıdır. Dünya örgütünün bünyesinde bir yürütme organı, bir ordu veya polis gücü yok. Birleşmiş Milletler devletler üstü bir teşkilat değil; dolayısıyla üye devletler kendi çıkarlarına ve görüşlerine göre bir tutum alırlar ve ona göre hareket ederler.
İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde kurulan BM’nin yapısı, hâlâ o günün şartlarının izlerini taşıyor. Örneğin Güvenlik Konseyi’nde beş daimi üyenin veya o günün deyişiyle “Beş Büyükler”in veto hakkı var. Bu imtiyazlı statü, Güvenlik Konseyi’nde ortak ve etkin kararlar çıkmasına çoğu zaman engel oluyor.
“Dünya 5’ten büyük”
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuyu “Dünya beşten büyük” sloganıyla bir kez daha geçen hafta BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında gündeme getirdi.
Kuşkusuz buna taraftar pek çok üye ülke var. Ama “Beşler”den hiçbiri bu statünün değiştirilmesine razı değil. Bu spesifik konuda BM’de herhangi bir çalışma da henüz yok. Daha önce BM’de reformla ilgili bazı girişimler yapıldı ama bunlar henüz olgunlaşmadı.
Aslında BM’nin -örneğin Suriye meselesinde- “hareketsiz ve aciz” duruma düşmesinin esas nedeni, “büyük güçler” arasındaki rekabet ve sürtüşmelerdir. Güvenlik Konseyi’ndeki statü değişse dahi, bu çıkar çatışması ve vesayet savaşları devam edecektir.
Gerçek şudur ki BM bugünkü yapısı ve onu oluşturan devletler arasındaki rekabet ve mücadeleler nedeniyle, insanlığın umut ve beklentilerini yerine getirmek yeteneğinden yoksundur.