Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir yanlış bin doğruyu alıp götürüyor.
Ve bir yanlışın cezasını milyonlarca insan çekiyor, çektiriliyor.
Namuslu yaşamanın bedeli gittikçe ağırlaşıyor.
İstanbul’da havalimanına yapılan terör saldırısı yüzünden ülkemizdeki bütün havalimanlarında güvenlik, pasaport kuyrukları işkenceye dönüşmüş durumda.
Uçağa binmeyi dünyanın en eziyetli haline getirmeyi teröristler başardı, biz de terörize olmayı başardık.
Teröristlerin tek amacı zaten terörize etmekti...
Ve her terör eyleminin sonrasında terörize olmadan belayı savuşturmayı hâlâ kimse öğrenemedi.
Havalimanı girişindeki araç kuyruğunda başlayan çile; güvenlik, pasaport diyerek uzayıp gidiyor. Uçakları kaçıranlara yolculuk ve bayram tatili zehir oluyor.
***
11 Eylül’deki saldırıyı planlayan, yapan teröristler de güya Amerika’dan intikam aldıklarını söylüyordu.
Uçakların İkiz Kuleler’e çarpmasıyla güya Amerika’yı kalbinden vurmuştu.
Cihat diyerek yaptıkları katliama zafer diyen terör örgütlerine ve teröristlere karşı İslam ülkeleri bir araya gelip kendi evlerini bu illetten temizleyemiyor.
Ve her terör eyleminin ardından en büyük faturayı yine Müslümanlar ve İslam ülkeleri ödüyor, ödemeye de devam ediyor.
Ve teröristleri yönetenler en büyük kötülüğü Müslümanlara yaptıklarını anlayamayacak kadar akılsız insanlardan oluşmadığına göre, her terör eyleminin ardından İslam ülkelerinin yaşadığı fırtınalardan da kimse oyunu çözemiyor!
Amerika ve Batı’nın istihbarat örgütleri tarafından kurulan, yönetilen taşeron terör örgütleri aslında başkalarının Müslümanlara yapacağı kötülüğü ve işgal senaryolarını kolaylaştırıyor...
İki gökdelene karşılık iki ülkeyi yani Afganistan ve Irak’ı işgal eden Amerika,
bu ülkeleri neredeyse
yerle bir etti...
Ve Amerika o günden beri her geçen gün biraz daha Ortadoğu’ya yerleşiyor.
Yeni yerleşim planına ise Rusya, Avrupa ve İngiltere dahil olmaya çalışıyor...
***
Cihat ettiğini zanneden teröristlerin Avrupa’da yaptıkları her terör eyleminin ardından İslam ülkeleri ve Müslümanlar ağır bir bedel ödüyor... Peki, bu terör örgütlerini yönetenler geri dönüşlerin böylesine ağır olacağını fark etmeyecek kadar aptal mı?
Sanmıyoruz...
Davetiye çıkartılıyor, gerekçe üretiliyor.
Kimse bu uykudan uyanamıyor.
***
Irak, Afganistan, Suriye’de parçalanmış milyonlarca hayatın arkasında büyük bir dram var...
Binlerce Tolstoy bu dramın, oyunun hikâyesini yazamaz.
Acısını dahi sanatlaştıra-mayan milletler hâlâ uykuda olduklarını tescilliyor!
Yüzlerce kent savaş yorgunu...
Milyonlarca yıkık dökük evde hayatlarını sürdürmeye çalışan Müslümanlar, milyonlarca insanını adeta kurban etti.
Ve ülkelerini terk edip başka ülkelerin sınır boylarında dolaşarak yaşayabileceği, nefes alabileceği bir hayatın dilencisi haline getirildi.
Milyonlarca Müslüman’ı bu duruma düşürenler Müslüman olabilir mi?
Ve barış yarın gelse dahi milyonlarca Müslüman toprağına geri döndüğünde yatağını dahi seremeyecek kadar evleri yıkık dökük
bir halde.
Ve harabe kent kalıntıları üzerinde dahi kim bilir daha ne pis iktidar oyunları oynanacak...
Kimsenin yetinmediği ve nerede yetineceği belli olmayan pis bir düzen.
Ve İslam dünyası rahmetli Tarık Buğra’nın “Dünyanın En Pis Sokağı” dediği günleri yaşıyor...
Ve bugün bir Kurban Bayramı’nın daha arifesindeyiz...
Lakin, içinde boğuştu-ğumuz asırlık ihanetlerin uykusundan uyanmanın arifesinde dahi değiliz!