Halep harabeye dönüştü...
İran’ın desteklediği teröristler tahliye konvoyuna ateş açacak kadar gözleri dönmüş.
Kadınlara ve çocuklara kurşun sıkan bu kara cahilleri hiçbir mezhep kurtaramayacak...
Ve bizler böylesine alçak bir dünyada yaşıyoruz.
Felaketin eşiğine dayanmış bir dünya her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor.
Gazeteci dostumuz Kemal Öztürk İdlib’de şahit olduğu dramı fotoğraflarına yansıtmış.
Bu kara kış günlerinde çocukların ayaklarında naylondan sözde ayakkabılarla dolaştığını görünce “İnsan bu kışta çocukların ayaklarını görünce uğraştığı ve yaşadığı hayattan utanıyor” diye not düşmüş fotoğraflarına.
Ve İdlib’e giren Milliyet muhabiri Ünal Çam’ın fotoğraf ve izlenimleri de vahşetin vahametini gösteriyor bize.
*
İçimiz yanıyor...
Zalim Esed Rusya’yı arkasına almış ve adeta dünyaya meydan okuyor.
Ülkesini cehenneme çeviren bu insan sözde göz doktoru...
Tıp eğitimini Şam’da, ihtisasını ise Londra’da yapmış güya.
Reformist reklamlarıyla babasının ölümünün ardından iktidarı devralan Esed meğerse soykırım reformisti imiş...
Ve zulüm...
*
Hintlilerin “İnsan servetiyle, ilmiyle, bilgisiyle değil, tavır ve duruşuyla asildir” sözü düştü aklımıza...
Bir göz doktoru ülkesini ve çocuklarını ne hale getirdi ama görmüyor...
“Bakar kör” sözünü böylesine ruhsuz, kitapsız ve satılmışlara diyorlar galiba!
Babası Hafız Esed de yıllarca Bekaa Vadisi’nde PKK’yı ve katil Apo’yu besledi.
Gerçi biz de bir ada tahsis etmiş, orada beslemeye devam ediyoruz ya!
Ve Suriye’deki zulme ve katliama Türkiye’nin çabaları dışında herkes timsah gözyaşı döküyor.
*
600 bin insanın ölümüne neden olan bu zalimle hiç kimse baş edemiyor.
Halep’teki katliamı seyredenler Kobani için ortalığı yangın yerine çevirmişlerdi...
Katliamlara bile çifte standart duygusu hakim olmuş.
Çocuklarını yaşatmayan bir dünyada insan büyük olmaktan ve yaşamaktan gerçekten utanıyor...
Sevmek ve bir arada yaşamak bu kadar zor mudur?
İnsansız toprak, saray, ülke, bayrak ne işe yarar ki...