Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başarısız darbe girişiminin dış politika üzerindeki ilk etkisi, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin sıkıntılı bir döneme girmesi oldu.

Ankara’nın ABD’den, kalkışmanın sorumlusu saydığı Fethullah Gülen’in iadesini istemesi, Washington’un da bu konuda ayak süren bir tavır alması, iki ülkenin ilişkilerinde ciddi bir kriz yarattı.

Aynı zamanda AB’nin kalkışmadan sonra Türk hükümetinin ilan ettiği OHAL çerçevesinde aldığı tedbirlere karşı sergilediği eleştirel duruş, Ankara ile Avrupa arasında gerginliğe yol açtı.

Haberin Devamı

Aslında Türkiye’nin her şeyden önce dost ve müttefiklerinden beklentisi, 15 Temmuz olayını “darbe teşebbüsüne karşı demokrasinin galibiyeti” olarak algılamaları ve bu yönde Türkiye’ye desteklerini göstermeleriydi.

Batılı ülkeler Ankara’yı tatmin etmeyen kısa beyanlarla yetindiler. Üstelik Ankara’nın beklediği gibi hiçbirinin lideri bir dayanışma jesti için Türkiye’ye gelmeyi düşünmedi bile...

Hükümet çevreleri ve kamuoyu bunu Batılı dostların bir ilgisizliği, hatta çifte standart uygulaması olarak gördü...

Sert çıkış

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hükümet yetkilileri bu konuda duyulan düş kırıklığını, hatta kızgınlığı çok sert sözlerle dile getirdiler.

Verilen demeçlerde Batılı ülkeler, darbeden ve terörden yana olmakla dahi suçlandı. Türkiye’nin çeşitli kentlerinde düzenlenen demokrasiye destek gösterilerinde bu temalar işlendi, sloganlar atıldı. Kısacası verilmek istenen mesaj, ABD ve Batı aleyhtarı bir kampanyaya dönüştü...

Gerçekten Batı’nın Türkiye’de darbe girişiminin başarısız kılınması ve demokratik düzenin korunması olayına böyle soğuk davranmasının nedenini anlamak zor. Sebebi ne olursa olsun, Batılılar bu ilgisizliğin ve soğukluğun Türk halkını ne kadar kızdırdığını ve kendilerinden nasıl uzaklaştırdığını herhalde şimdi anlıyorlardır... Önceki gün Ankara’ya gelip yetkililerle görüşen Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın da kabul ettiği gibi...

Yumuşak üslup

Darbe girişimi sonrasında Batılı ülkelerle ortaya çıkan uyuşmazlıkların (Gülen’in iadesi, OHAL çerçevesinde alınan veya tasarlanan yeni tedbirler gibi) daha fazla tırmanmadan halledilmesi için, her şeyden önce şimdiki gergin havanın yatışması ve karşılıklı anlayışın oluşması gerekir.

Haberin Devamı

Eğer Batı’dan uzaklaşmak veya kopmak gibi bir amaç düşünülmüyorsa (ki herhalde öyledir) yapılacak şey, kriz yönetimine müsait bir ortam yaratmak ve uyuşmazlıkları serinkanlılıkla halletmeye çalışmaktır.

Bu da yaşanmakta olan heyecana rağmen, daha sakin bir söylem ve üslup gerektirir...