21.01.2018 - 10:36 | Son Güncellenme:
AA
Başbakanlık Vahdettin Köşkü'nde medya temsilcileri ile bir araya gelen Başbakan Binali Yıldırım toplantının amacının dün saat 17.00 itibariyle resmen başlayan Zeytin Dalı Harekatı hakkında istişarede bulunmak, bundan sonraki süreçte, millet olarak, medya olarak, bu harekatın başarıyla sorunsuz tamamlanması için neler yapılması gerektiği konusunda görüş almak, hem de kendi hassasiyetlerini paylaşmak olduğunu söyledi.
Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: "2014 yılından itibaren Suriye'nin kuzey batısındaki Afrin Bölgesi'nde PKK, PYD, YPG, KCK unsurları burayı kanton ilan ederek bölge halkı üzerinde sistematik bir baskıya başladı. Zorla gençleri askere almak da dahil vatandaşlarla orada yaşayan -ki nüfus dağılımına baktığımızda yüzde 55 Arap daha sonra Kürtler var, bir miktar da Türkmen var- Bunlara sistematik zulüm uygulayarak, onlara itaat edenleri koruyup, itaat etmeyenleri de bölgeden sürgüne göndermek şeklinde bir baskı, zulüm politikasını bugüne kadar sürdürdüler. Bu şekilde şehri terk edenlerin sayısının 300 bini aştığı tahmin ediliyor. Bunların büyük bir kısmı da Türkiye'ye geldi. Esasen terör örgütü PKK, YPG, PYD'nin dünya kamuoyunu etkilemeye çalışmak için kullandığı kara propagandanın tam tersi var burada. 'Kürtleri öldürmek için, bölgede Kürtleri yok etmek için Türk Ordusu operasyon başlattı' şeklindeki konu, tamamen orada yaşayan Kürt, Arap, Türkmen, sivil, gücü, imkanı olmayan insanları kurtarmaya yönelik bir faaliyettir. İşin özü bu. Fırat Kalkanı Bölgesinde DEAŞ'ın yaptığını, burada DEAŞ da kısmen olmakla beraber PKK, YPG ve PYD dediğimiz PKK'nın kuzenleri. Aynı esasında, PKK ile bir farkları yok. Ancak PKK dünyada bir çok ülkede biliniyor ve terör örgütü ilan edildiği için isim değiştirerek, farklı bir yapıda olduklarını, daha masum bir hareket olduklarını anlatmaya çalışıyorlar, kamuoyunu etkilemeye çalışıyorlar."
Terör örgütünün, gerek dost ve kardeş bölge halkı, gerek Türkiye'de sınıra yakın yaşayan vatandaşların can ve mal güvenliğe yönelttiği tehlikenin son dönemlerde artmaya başladığını belirten Yıldırım, "Şu anda 700'ün üzerinde taciz oldu sınırlarımızda. Sınırın ötesinden 6 tane roket Kilis'e attılar. Allah'tan can kaybı yok, 2 vatandaşımız hafif yaralı. Arkasından topçularımız gereken karşılığı verdi ve hedefleri imha etti." ifadelerini kullandı. Afrin Bölgesi'nden, Hatay ve Kilis ile civardaki karakollara, üslere 700'e yakın tacizin gerçekleştirildiğini, hudut karakollarının Afrin Bölgesi'ndeki terör örgütlerinin saldırısına ve tehditlerine sürekli olarak maruz kaldığını anlatan Yıldırım, söz konusu taciz ve saldırılarda hayatını kaybeden vatandaşların, şehitlerin olduğunu hatırlattı.
Öte yandan, Suriye'nin diğer kesimlerinden gelen ve bu bölgede yuvalanan DEAŞ unsurlarının, hudut bölgeleri ile Türkiye'ye saldırı düzenlemeleri, Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçiş yapma gayretleri olduğunu anlatan Yıldırım, "Hatırlarsınız Amerika, 'SDG ve PYD güçleri ile Rakka'yı aldık' diye açıkladıktan sonra konvoy halinde buradan DEAŞ teröristlerinin çıkışına izin verdi. Adeta onlara korumalık yaparak 50 tırla ve yüzlerce araçla Rakka'dan silahlarıyla birlikte çıkmalarına destek oldu. PKK'lılar da bunlara korumalık yaptı. O yüzden bu terör örgütlerinin esasen isimleri farklı olsa da hepsi aynı, amaçları aynı, yönetildikleri merkez aynı." değerlendirmesini yaptı.
Suriye rejiminin etkin kontrolünün bulunmadığı Afrin Bölgesi'ndeki bütün terör gruplarının mevcudiyetinin, Suriye'nin de aynı zamanda toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit olduğunu anlattı. DEAŞ gibi PKK, KCK, PYD, YPG'nin de bir terör şebekesi olarak masum Suriyeli sivilleri tahakkümü altına almak için her türlü terör faaliyetine başvurduğunu, sadece Araplar ve Türkmenleri değil, kendisine karşı çıkan Kürtleri de etnik ve ideolojik temizliğe tabi tuttuğunu ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti: "Nitekim Suriye'den ülkemize bu süreçte yüz binlerce Kürt göç etmek zorunda kalmıştır. Bu tespitlerin ışığı altında TSK tarafından ülkemiz sınır güvenliğini sağlamak, Afrin Bölgesi'ndeki teröristleri yok etmek, bu sürette Kürtler, Araplar, Türkmenler başta olmak üzere dost ve kardeş bölge halkını terörün zulmünden ve baskısından kurtarmak amacıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkomutanlığı riyasetinde Zeytin Dalı Harekatı başlatılmıştır. Harekat, terör unsurları bölgeden temizleninceye kadar devam edecek. Milletimizin harekata desteği tamdır. Bu da askerimizin oradaki operasyon kabiliyetini daha da arttırmaktadır."
Bugün gazetelerin iç sayfalarına baktığını anlatan ve bu vesileyle medya temsilcilerine teşekkür eden Yıldırım, "Aynen 15 Temmuz'da olduğu gibi görüş farklılıklarımızı, duruşlarımızı, dikkate almadan ülke menfaati için, milletin geleceği için çok güzel bir fotoğraf gösterdiniz. Esasen bugün buradaki fotoğraf da bunun aynısıdır. Burada bugün bize karşı muhalefet içinde olan da olmayan da bütün medya mensupları, yazılı ,görsel bir arada. Çünkü bu mesele milli meseledir." diye konuştu.
Yıldırım, demokratik bir ülke olarak farklı seslerin olabileceğini belirterek, "Ama bunlar her şey yolunda giderken, ülkemizin başında bu gaileler olmazken bir problem teşkil etmez ancak, bütün dünyanın gözümüzün üzerinde olduğu bir bölgede beka meselesiyle karşı karşıya bulunduğumuz bu şartlarda sizlerden beklediğimiz de buydu. Biz bunu telkin etmedik ama siz durumdan vazife çıkararak, güzel bir duruş sergilediniz. İyi bir başlangıç yaptınız. Milletim ve hükümetim adına sizlere teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, terör unsurları bölgeden tamamen temizleninceye kadar Fırat Kalkanı'ndaki gibi harekata devam edeceğini vurgulayan Yıldırım, "Orada da bugün okullar, hastaneler açık. İnsanlar iş, güç kurmaya çalışıyorlar. Normal hayat devam ediyor, Türkiye'ye karşı da büyük bir memnuniyet var." dedi.
HEDEF TERÖR ÖRGÜTÜ
Harekatın planlama ve icrasında, sadece bahse konu terör unsurlarıyla, bu unsurlara ait barınak, silah, sığınak, mevzi, araç ve gerecin hedef alındığını, sivil halkın zarar görmemesi için her türlü hassasiyetin gösterildiğini belirten Yıldırım, "Harekat uluslararası hukuk temelinde, BM Sözleşmesi'nin 51. maddesine dayandırılarak, meşru müdafaa hakkı olarak yürütülüyor. Ayrıca BM'nin Güvenlik Konseyi'nde aldığı terörle mücadeleye ilişkin 1373, 1624, 2170, 2178 sayılı kararları uyarınca, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı esasına göre yürütülüyor." diye konuştu.
Bu harekatın milli menfaatler doğrultusunda başarıyla tamamlanması, sivil halkın zarar görmemesi ve bölgede arzu edilen barışın sağlanması için yazılı ve görsel medyanın desteği ve katkılarını önemsediklerini dile getiren Yıldırım, yabancı kaynakların, PKK, KCK, PYD, YPG ile DEAŞ terör örgütü kaynakları üzerinden Türkiye aleyhinde yapacakları muhtemel dezenformasyonlara karşı dikkatli olunmasını istedi.
Yıldırım, şöyle konuştu: "Dün sosyal medyada kan revan içinde küçük bir çocuk. Bunu hemen arkadaşlar ortaya çıkardı ki geçmiş dönemde Musul ve orada yapılan operasyonlara ait bir fotoğraf. Buna benzer olaylar önümüzdeki kısa süre içinde başlamak üzere yoğun bir şekilde yapılacak. Bu tabii bir taktik, bir dezenformasyon yöntemi. Maalesef bu terör örgütleri sosyal medyayı hemen hemen bütün devletlerden daha etkin kullanıyor. Bu bakımdan medya kuruluşlarımızın, basın yayın organlarımızın bu konuda daha dikkatli olmasını bekliyoruz. Teyit etmeden, sorgulamadan bu konulardaki haberlere mesafeli yaklaşılması önem arz ediyor. Orada şu propaganda yayılmaya çalışılıyor; 'Burada DEAŞ yok'. Halbuki Suriye'deki mücadele DEAŞ ile sınırlıydı. Dolayısıyla Türkiye'nin bu operasyonu farklı amaçlar gözetiyor gibi yavaş yavaş bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Şunu asla aklımızdan çıkarmayalım, DEAŞ burada. Çünkü DEAŞ'a Rakka'dan yol verdiler, buraya gelmesine izin verdiler. Bir kısmı da buradan denizden Avrupa'ya geçmeye çalıştı. Geçerken yakaladık, bir kısmı da geçti. Dolayısıyla burada istemediğimiz kadar DEAŞ'lı var. Birlikte çarpışıyorlar. Bunların birbirinden farkı olmadığını zaten bütün dünya kamuoyu biliyor."
KARA BİRLİKLERİ 11.05'TE GÜLBABA'DAN GİRDİ
Yıldırım, 11.05 itibarıyla Kuzey'den Kilis Gülbaba mevkisinden iki noktadan birliklerin Afrin bölgesine geçiş yaptığını belirterek, "Allah yar ve yardımcıları olsun." dedi. Zeytin Dalı Harekatı'na katılan asker sayısının sorulması üzerine Yıldırım, yeterince operasyona katılacak asker olduğunu ifade ederek, "Sayı telaffuz etmeyelim ama oradaki terör birliklerinin, terör yuvalarını dağıtacak sayıda planlama yapıldı. Herhangi bir sıkıntı yok. Şu an itibarıyla herhangi bir yaralımız, şehidimiz söz konusu değil." dedi
Daha önceden Kilis'e roketler düştüğünü, hayatını kaybeden sivil ve askerler olduğunu hatırlatarak, Türkiye'yi böyle bir operasyona mecbur bıraktıklarını ifade eden Yıldırım, "Afrin operasyonuyla Suriye’den Türkiye'ye yeni bir göç dalgası olabilir mi?" sorusunu, "Şu anda Afrin de İdlib de hareketli. Dolayısıyla böyle bir göç dalgası ihtimalini göz ardı etmiyoruz. Ancak bizim planlamamız sınırımızın güneyinde yani dışında bunları karşılamak, orada iskan etmek şeklinde. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Çünkü içeride daha fazla kapasite yok. Sınırımızın hemen dışında kamp alanları oluşturuyoruz. Bu ihtimale karşı tedbirlerimizi alıyoruz." diye yanıtladı.
Rusya Savunma Bakanlığı'nın "ABD'nin bölgeye çok silah yığmasının Türkiye'yi bu harekete mecbur bıraktı" söylemi hatırlatarak, bu diplomasinin perde arkasının sorulmasına da Yıldırım, şöyle yanıt verdi: "Tabii bu tespit bizim baştan beri söylediğimiz gerçeği teyit ediyor. Rusya'nın böyle bir tespit yapıyor olması bizim ne kadar haklı bir iş yaptığımızı bir anlamda destekler mahiyette. Doğrusu burada terör örgütlerinin yuvalanması bizim kadar rejimin geleceği için de tehlike, Rusya için de tehlike. Suriye'nin toprak bütünlüğü için de tehlike. Bu noktaya kolay gelinmedi, sadece o kadar söyleyeyim. Çok çetin müzakereler oldu. Hava sahasının kapatılma konusu şu an için söz konusu değil ama sürekli 7/24 esasına göre bir koordinasyon var. Bu koordinasyon çerçevesinde bu harekat icra ediliyor."
Yıldırım, "Suriye konusunda İran ve Rusya ile alakalı bir işbirliği sürecimiz var. İdlib özelinde bu işbirliği ne aşamada ve bazı kontrol noktaları oluşturulacaktı Türkiye tarafından, bunlar tamamlandı mı?" şeklindeki soruya karşılık şöyle dedi:
"Hayır henüz tamamlanmadı. Tam Afrin'in güneyinde 3 kontrol noktamız var. Onlar da tabii bu operasyonla birlikte o noktalar da hedef haline geldi. Onlara yönelik tedbirlerimizi de aldık. İdlib'te bir demiryolunun doğusu ve batısı diye bir mutabakat hattı var. O hat boyunca geriye kalan 8-10 tane daha kontrol gerginliği azaltma, çatışmayı önleme noktası tesis edilecek. Ama şu anki önceliğimiz bu operasyonun başarıyla tamamlanması. Tabii bir yandan da rejim, Rusya'nın desteğiyle İdlib'te alan kazanma gayretlerini sürdürüyor."
NEDEN ZEYTİN DALI?
Zeytin Dalı Harekatı'nın isminin nasıl tespit edildiğine ilişkin soru üzerine de, "Afrin'de yaşayan hiçbir suçu, günahı olmayan masum insanlara zeytin dalı uzatıyoruz. Suriye'nin barışı, geleceği için, toprak bütünlüğü için terörün sona erdirilmesi için Türkiye zeytin dalını uzatıyor. Zeytinleri masum insanlara, dalları da terör örgütlerine veriyoruz." dedi.Yıldırım, "Terör örgütünün elindeki, Amerika'nın gönderdiği silahlar da vuruluyor, imha ediliyor. Ek bir lojistik girişimi olursa Amerika'dan Türkiye'nin tavrı ne olur?" sorusuna "Bu bölgeye yönelik her türlü lojistik destek bu operasyonun hedefidir. Bu kadar net ve açık söylüyorum." yanıtını verdi. Harekatla ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüştüğünü ve operasyona tam desteği olduğunu belirten Yıldırım, "Aynı şekilde Sayın Kılıçdaroğlu ile Almanya'da olduğu için yüz yüze görüşemedik, telefonla görüştük. O da operasyonu destekliyor. Hava sahasının kullanılması konusunda endişesi vardı. Onu da açıkladık ve endişesini de giderdik." dedi.
RUSYA ÜZERİNDENG ÖRÜŞME
Binali Yıldırım, "Suriye Devlet Başkanı geçen ay PKK uzantısı kurumları vatan haini olarak nitelendirmişti. Bu terör örgütlerinin Suriye'nin toprak bütünlüğünü de hedef aldığını açıkladınız. Bu harekatın başarısı için Suriye merkezi hükümetiyle doğrudan temas etmenin faydası olmaz mı?" sorusu üzerine ise "Tabii 7 yıl boyunca yaşadıklarımızı dikkate alırsak bunun böyle hemen dediğin gibi olması çok gerçekçi değil. Ama daha alt düzeylerde bu mesele konuşuluyor. Arkadaşlarımızın dolaylı, hem Rusya üzerinden hem de Suriye içinde doğrudan temasları sürüyor. Tabii ki bölgede her ne kadar çok büyük zulüm yapıldı, çok insan öldü, çok yanlış yaptı. Tüm bunlara rağmen şu anda geldiğimiz noktada rejim de işin bir parçası, bunu da görmemiz lazım. Yok sayamayız." değerlendirmesini yaptı.
YARALI ASKERİMİZ YOK!
Başbakan Yıldırım, hiçbir Mehmetçiğin ve hiçbir insanın burnunun kanamasını istemediklerini ifade ederek, "Toplumumuzda bu hareketin yüzde 100 desteği var. Bu desteğin herhangi bir sekteye uğramasına, bir soru işareti oluşmasına, kendi içimizde enerjimizi tüketecek tarzda çalışmalara dönüşmemesi önemli." diye konuştu. Yabancı basında yer alan operasyon aleyhindeki haber ve görüntülerin ulusal basına aynen taşınmaması gerektiğine işaret eden Yıldırım, yabancı basının büyük bir çoğunluğunun operasyonu olduğu gibi verdiğini ancak bazı kuruluşların alt satırlarda, daha küçük boyutlarda SDG'nin, YPG'nin açıklamalarını aldığını ve dezenformasyon yaptığını anlattı.
Yıldırım, şöyle devam etti: "Amerika başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde ciddi anlamda bunların dezenformasyon kabiliyeti var. Buna karşı daha duyarlı olmamız icap ediyor. Türkiye'yi işgalci gösterme gayretleri var. Buna karşı da uzmanlarla, bu konudaki bilgisine tecrübesine güvenilen insanlarla bunun gerçeğini anlatmak gerek. Fırat Kalkanı'nı burada iyi bir örnek olarak alabiliriz. Fırat Kalkanı'nda burada tamamen terör hakimdi, şimdi barış hakim. 100 binden fazla insan oraya döndü. Okullar var, hastaneler var. Eğitim, sağlık, güvenlik hizmetleri var. Şimdi üniversite kurmayı planlıyorlar. İş hayatı, ticaret başladı. Hayat normale döndü. Buradaki hayatın normale dönmesi, bizim yükümüzü azaltıyor. Aynı zamanda Türkiye'nin üzerindeki göçmen baskısını kaldırıyor."
Yıldırım, karşı tarafın moralini yükseltmeye sebep olabilecek haberlerin yapılmamasına özen gösterilmesi gerektiğini belirtti. Konunun ülkenin ortak meselesi ve beka meselesi olduğunu dile getiren Yıldırım, "Bu ortak hedef doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Basın özgürlüğü kısıtlaması filan söz konusu değil. Önümüzde öyle bir manzara yok. Yapmaya çalıştığımız, ortak hassasiyetlerimizin göz önüne alınması ve milli şuurla Silahlı Kuvvetlerimizin başlattığı bu operasyonun en kısa sürede başarıyla tamamlanması. Vatandaşımız zaten destekliyor. Cumhurbaşkanımızın siyasi liderliği, hükümetimizin kararlılığı ortada. Toplumun aynası olarak yazılı ve görsel medyamız da burada büyük bir sorumluluk taşıyorsunuz." şeklinde konuştu.
Yıldırım, televizyon programlarında özellikle Zeytin Dalı Harekatı'nın iç siyasetin bir tartışma konusu haline getirilmemesi gerektiğini vurguladı. Bugün kendisine bir karikatür gösterildiğini ifade eden Yıldırım, "Karikatürde iki PKK'lı konuşuyor. Biri diyor ki 'Türkiye Zeytin Dalı Harekatı başlatmış'. Öbürü de 'Anlamadın mı evladım, zeytinler vatandaşlara, dallar da bize.' diyor. Esasında harekatın amacını çok güzel özetliyor." dedi.
8-10 BİN TERÖRİST VAR
Soruları da yanıtlayan Yıldırım, operasyonun süresine ilişkin bir soru üzerine, operasyonun 4 safhası olduğunu belirterek, şu bilgileri paylaştı: "Birinci safha bir kere sınırlarımızdan içeri doğru güvenli bir alanın oluşturulması. Azez bölgesinden başlayarak, kuzey batıya doğru, oradan tekrar güney batıya doğru 130 kilometrelik Afrin bölgesinin bir güvenli şerit oluşturulması, derinliği 20-30 kilometre. İlk hedef orada güvenli bir alan oluşturacağız ki ondan sonra terör unsurlarını yok etmek için oraya ayağımızı sağlam basmamız lazım. Daha sonra gerek Afrin merkezinde gerekse diğer bölgelerinde yerleşik bu terör örgütlerinin yok edilmesi için çalışma yapılacak. Sahadaki durum netleştikçe süre de -belirlediğimiz süreler var ama- bu sürelerin tutması, erken olması biraz daha uzaması sahada karşılaşacağımız durumla netleşecek. Güneye kaçıp sivil halkın arasına karışacaklar, orada da belki sivil halkı kalkan olarak kullanacaklar. O bakımdan ikinci, üçüncü, dördüncü safhalar daha titiz çalışmayı gerektirecek. O bakımdan ilk safahatı bizim için çok önemli. Buradan 20-30 kilometrelik bir bandı güvenli alan haline getirdiğimiz zaman sonraki işlerin önemi biraz daha azalıyor. O bir temizlik harekatına dönüşüyor. Orada çok aceleci davranmamıza ihtiyaç yok."
Toplantıya Demirören Holding Yönetim Kurulu Üyesi Meltem Demirören Oktay da katıldı
Başbakan Yıldırım, operasyon öncesi bilgilendirme konusundaki bir soruya şu karşılığı verdi: "Bu harekat başlamadan önce diplomatik alanda, askeri temaslarda yapılması gereken her şey yapıldı, Rusya ile Amerika ile İran ile... Rejimle görüşülmedi, rejimle Rusya üzerinde görüşülmek suretiyle mutabakat sağlandı. Rusya'nın bu harekatla ilgili şu anda bize karşı herhangi olumsuz tutumu yok. Buna hava sahasının kullanılması da dahil. Hava sahasının kullanılması konusunda rejimin yönetilmesi, sevk ve idaresi görevini Rusya yerine getiriyor. Biz doğrudan Rusya'ya muhatabız. Amerika'da bir kafa karışıklığı var, herkes ayrı telden çalıyor. Bir net duruş yok ama buraya karşı da 'Yapmayın, etmeyin' tarzında keskin bir şey de yok. Sadece onlar 'Bizim önceliğimiz DEAŞ'la mücadeledir. Dolayısıyla DEAŞ'a yoğunlaşmak lazım. Aynı zamanda bizim Afrin'le bir işimiz yok, unsurumuz yok dolayısıyla Afrin bizim ilgi alanımız içerisinde değildir.' mealinden açıklamalar da yapıyorlar. İran'la da görüşüldü. İran'ın herhangi karşı çıkma durumu yok ama bazı endişeleri var. Onu bizlerle paylaşıyor. Biz de bu endişeleri tabii ki dikkate alacağız. Hava sahasının kullanılmasıyla beraber bir teknik sorun yaşandı kısa süreli ama aşıldı. O, bize karşı bir cevap verme amaçlı değil, oradaki sistemler otomatik olarak devreye girdiği için onları tekrar gözden geçirdiler, düzelttiler."
Afrin'deki nüfus ve terör unsurlarına yönelik bir soru üzerine Yıldırım, "Yaklaşık 8-10 bin civarında terör grubu olduğunu hesap ediyoruz. Nüfus olarak da doğrusu 450 bin ile 750 bin arasında gidip geliyor. Tabii sağlıklı bilgi vermek mümkün değil, göçler oluyor, en az yarım milyon bir nüfustan bahsedebiliriz." dedi.
Yıldırım, "Münbiç operasyonu için Afrin'in tamamlanması mı bekleniyor?" sorusuna,"Tabii ki bizim baştan beri Münbiç'in Amerikalıların sözü doğrultusunda Fırat'ın doğusunda Münbiç'teki varlıklarını onların hem kendilerinin hem PKK'nın varlığını oradan çıkaracaklarının sözü var. Bu sözün tahakkuk etmesini biz hala bekliyoruz. Bunu istiyoruz. Şimdi önümüzde Afrin Harekatı var, yoğunlaşmamız burayadır, ama ülkemizin herhangi bir noktasından herhangi bir ülkeden bir tehdit gelecek olursa, nereden gelirse gelsin buna cevap verecek hazırlığımız mevcut." karşılığını verdi. Harekatın Astana sürecini, Soçi'yi etkilemesinin söz konusu olmadığını belirten Yıldırım, "Zaten PKK/PYD/YPG'nin bu sürecin içinde olmadığını biz açıkça ifade ettik. İran da bunu kabul etti. Başka nasıl etkileyecek? Bizim buradaki hedefimiz DEAŞ, PKK, YPG. Bunlar İran'ın da mücadele ettiği, İran'ın da istemediği terör grupları. Rusya'nın da bu operasyona karşı herhangi kuvvetli bir itirazı yok. O bakımdan böyle bir sürecin etkilenmesi zarar görmesi söz konusu olamaz." diye konuştu.