2016’yı geride bırakıyor 2017’nin kapısını açıyoruz.
Bardağın “yarısı boş” diye bakılırsa 2016 için “kötü yıl” denebilir.
Herşey bir yana 15 Temmuz “Fetö darbe kalkışımı” büyük “travma.”
Fetö’nün 40 yıl öncesinden başlayan ama son yıllarda artık “darbe yapacak güce ulaşan yapılanması” Türkiye’ye “suikastti”.
Meclis, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, havaalanları, askeri üsler, TRT, CNN gibi TV kuruluşları isyancıların saldırısına maruz kaldı.
Cumhurbaşkanı’nın canına kast edildi.
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları tutsak alındı.
300’e yakın şehit...
1000’lerce yaralı...
***
PKK’nın kent işgallerine kalkışımı, hendek savaşları, çok sayıda insanımızın canlarına maal oldu. Büyük kentlerde kanlı eylemler askeri garnizonlara, emniyet müdürlüklerine, kaymakamlıklara silahlı baskınlar kabus gibiydi.
Ve...
Yollarda mayınlar, yüksek tahrip gücüne sahip patlayıcılar...
***
Ekonomi de bu kalkışımlardan etkilendi elbette.
TL değerinde “sert” düşmeler yaşandı.
14 yıldır ilk kez ekonomik büyüme “eksiye” geçti.
***
Bütün bu dalga dalga vuran saldırıların arkasında -ne yazık ki- Türkiye’nin NATO müttefiki olan ülkeler ve bölgedeki diğer aktörlerden parmak izleri de vardı.
....................
Bardağın “dolu yarısını” da görmek gerek.
Şöyle ki:
***
15 Temmuz darbe kalkışımının üstesinden gelinmiş olması bir “mucizedir.”
Demokrasiye sadık asker ve emniyet güçlerinin kahramanca karşı koymasıyla Türkiye, bu “rejim suaikastını” göğüsledi.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere siyasi parti liderleri ortak tavır koydular.
Her etnik kökenden, inançtan, siyaset görüşünden milyonlarca insanımız meydanlara, caddelere, demokrasinin simgesi olan kurum binalarına, havaalanlarına ve -darbeciler tarafından tutulmuş- köprülere sel gibi aktılar.
Tankların, zırhlıların önlerinde bedenlerini siper ettiler.
Üzerlerine bomba yağdıran jetlerden yılmadılar.
Yerküreye “halkın demorkasiye sahip çıkışının” örneği olabilecek bir “sivil direniş destanı” yazdılar.
***
Ve medya...
Gazeteler ve TV’ler “şanlı direnişin” sinerjisini oluşturdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüntülü telefonla “ulusa çağrısı” Fetöcü kalkışmanın kırılma noktasıdır.
Bu misyonu gerçekleştiren - o zamanki- CNN Ankara Temsilcisi Hande Fırat ile işgalcilerin bastığı CNN’de, Genel Müdür Erdoğan Aktaş ve kanalın çalışanları direnişin medya simgeleridir.
......................
Tekrarlıyorum gerçekten bir “mucizedir” bu sinsice ilmik ilmik örülmüş darbe kalkışımının ezilmesi.
Düşünün ki Cumhurbaşkanı’nın ve Genelkurmay Başkanı’nın yaverleri bile bu hain başkaldırının içindeydi.
Rütbelilerin -neredeyse- yarısına yakını, emniyetin de bir o kadarı darbeciler safındaydı.
O gece yaşanırken elbette etkilendik.
Ama aradan zaman geçtikten sonra asıl şimdi bunları hatırladığımızda iliklerimize kadar işleyen bir dehşet ürpertisidir bu...
***
Darbe kalkışımının “ezilmesi” ötesinde bu “kirli büyük oyun” senaryosunu yazan ve düğmeye basan dış güçler de “aciz” bırakıldı.
“Sorun devletin bekasıysa” Türkiye’nin nasıl omuz omuza verdiği gösterildi.
***
Darbe başarıya ulaşsaydı, güney sınırımızdan sarkacak PYD güçleriyle birlikte PKK’nın “özerk bölgeler” ilan edeceği ve “isyan yangınları” çıkartacağı ortaya çıktı.
Senaryonun o “zehirli” sayfası da yırtılmış oldu.
PKK’ya karşı eskisinden de daha güçlü ve kararlı askeri mücadeleyle kentlerde ve kırsalda PKK tırpanlanmakta.
Şimdi...
Büyük kentlerde “nokta eylemler” koyarak “varlık ispatına” çalışıyor.
***
Türkiye, 1974’deki Kıbrıs Barış Harekatından sonra ilk sınır ötesi -uzun soluklu- askeri harekatı gerçekleştirdi.
Suriye’de 1800 km kareye hakim durumda.
El-Bab’ı sıkıştırmakta.
Asgari hedef “5 bin km’lik güvenli alan.”
***
“Uçak olayından” sonra kopma noktasına gelen Rusya’yla ilişkiler onarıldı.
Hatta “garantör devletler” olarak Suriye’de -Nusra ve DAEŞ hariç- büyük “ateşkes” sağlandı.
İtibarlı bir başarıdır bu.
Sornası da iyi yönetilmeli...
***
Küresel ekonomideki daralma ve yavaşlama dikkate alınırsa Türkiye, 2016’da ekonomiyi “olabildiğince az hasarla” atlatmıştır.
.......................
Sonuç...
Bardağın dolu kısmının boşa göre “bir parmak fazla olduğu” bile söylenebilir.
Ve bir not:
“Gazetecimsi” olanlardan ayrı tutalım... Hapisteki -gerçek- gazeteciler “tahliye edilerek serbest yargılansalardı” doluluk seviyesi daha da yükselebilirdi...