A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Burak Yılmaz’ın 2005-2006 sezonunda, takımı Antalyaspor’u Süper Lig’e taşıyan başarılı performansı, onu Tigana’nın menziline soktuğunda genç futbolcu için çok büyük bir fırsat doğmuştu. Ancak siyah beyazlı forma ile bekleneni bir türlü veremeyen Burak, Holosko transferinde üzerine para verilerek Vestel Manisaspor’a satılmaktan öteye geçemedi.

Manisa’da da, tıpkı Antalya’da olduğu gibi üst düzey bir performans yakalayınca Burak’ın yolu bir kez daha İstanbul’a düştü ama genç yetenek sarı lacivertli forma ile geçirdiği iki sezonda, Beşiktaş’taki kariyerinden dahi kötü bir görüntü sergileyince yeni adres önce Eskişehirspor sonra da Trabzonspor oldu ki Burak için bu transfer aslında yine bir Anadolu takımı, bir başka deyişle yine yıldız gibi parlamak anlamına geliyordu.

Haberin Devamı

Burak’ın bu sene ligdeki en golü yerli oyuncu olması bir tarafa takımının şampiyonluk mücadelesindeki en önemli isimlerinden biri olması onu Trabzonspor için tam anlamıyla vazgeçilmez kılıyor. Rakipleri Fenerbahçe’de Niang ve Semih’in yaptığı görevi tek başına yerine getirmeye çalışan Burak’ın bunda ne denli başarılı olduğu, ligin 28 haftası geride kaldığında borda mavililerin puan cetvelindeki yerinden son derece net anlaşılıyor.

Tecrübeli oyuncu bu seneki performansıyla Trabzonsporlu taraftarların gönlünü çoktan fethetmişti fakat gol sonrasında annesine seslenince bu gönlü fethedilenler grubuna tüm anneler; maç sonunda da “şampiyonluğu Fenerbahçe de hak ediyor, biz de ediyoruz ama sonuçta bir takım kazanacak” şeklinde son derece düzgün ve aklı başında bir açıklama yapınca, tüm futbolseverler katılmış oldu.

Neticede Burak bu seneki amansız şampiyonluk mücadelesinde takımının yola deva etmesini sağlayan birinci isim ve bu anlamda Alex’in muadili. Burak’ın, hafta içinde çok ciddi bir rahatsızlık geçirdikten sonra Galatasaray karşısında forma giymesi futbolcunun sağlığı açısından son derece yanlıştı fakat bunu bir kenara bırakırsak, bir yanda Burak’ın hemen hemen her maçta bu denli fedakârlıklarla oynaması ve takımını sırtlaması, diğer yanda da Alex’in de, emsallerinin aksine, gecesini ve gündüzünü takımına adaması ve hem oyun hem de profesyonellik anlamında müthiş işler yapması söz konusu. Böyle bir ortamda testilerden birinin kırılacağı düşüncesi oldukça üzücü ancak bu tablodan çıkan bir sonuç daha var ki o da tüm futbolseverler için tam bir futbol mutluluğu: artık hiç şüphe yok ki sezon sonunda şampiyonluğa kim ulaşırsa ulaşsın bu unvanı sonuna kadar hak etmiş olacak.