Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Avusturya Parlamen-tosu Türkiye’ye “silah ambargosu” kararı aldı.
Gerekçe:
“Türkiye bu silahları muhaliflerine kullanabilir!”
Türkiye’deki çok partili siyaset modelinde, o partilere mi iktidar silah kullanacak?
2016 Türkiye’si için böyle bir “yorum” ya da “yargı/kaygı” her ne ise saçmalamanın daniskasıdır.
Sanıyorum...
“PKK’ya karşı kullanabilir” gibi bir “satır arası okuma” yapmak yanlış olmaz.
Avusturya anlaşılan PKK’ya Türkiye’de “meşru muhalefet” gözüyle bakıyor.
Bu ülkenin bir “Türkiye takıntısı” olduğunu düşünüyorum.
Daha birkaç gün önce de “Türkiye’nin AB’yle müzakerelerinin durdurulmasını, Türkiye’nin hiçbir şekilde ve hiçbir zaman AB üyesi olamayacağını” yetkili ağızları açıklamıştı.
......................
Avusturya’nın bu Türkiye takıntısını siyaset genlerinde arayalım.
“Yahudi düşmanlığı” Almanya’dan önce Avusturya’da başlamıştı.
Daha Almanya’da Hitler dönemi başlamadan, Yahudiler hiçbir kaygıları, kuşkuları olmadan Hıristiyan Almanlarla eşit yaşamı sürdürüyordu.
Fakat...
Avusturya kayak merkezlerinde tuhaf bir uygulama başladı.
Kayak kulüplerindeki Yahudilerin üyelikleri siliniyor, Yahudilerin üyelik talepleri geri çeviriliyordu.
II. Dünya Savaşı’nda 6 milyon Yahudi’nin kamplardaki fırınlarda öldürülmesine kadar uzanan 20. yüzyılın kara sayfalarında ilk satırlar işte bu Avusturya’da başlayan “Yahudi ayrımıdır.”
Hitler de Avusturyalıydı.
Alman vatandaşı olabilmesi için devlet dairesinde küçük bir işe alındı.
Yahudi düşmanlığı ve katliamının tarihteki sorumluluğu Hitlerin Nazi Almanya’sı siciline yazılmıştır.
Ama ilk tohum Avusturya’nın ünlü kayak merkezlerinde atılmıştı.
......................
Avusturya tek başına pek de önemli değil.
Ama...
Çiçek hastalığı gibi Avrupa’nın diğer ülkelerine de sıçrama tehlikesi dikkate alınmalı.
Bakın...
Çok kısa bir süre önce Belçika’da bir kasaba mahkemesi “PKK’nın terör örgütü olmadığı” anlamında yorumlanacak karar verdi.
Bu da bir işarettir.
Hatırlayalım...
Ermenilerin “soykırım” iddialarını tanıyan bütün devletler aynı anda birlikte karar vermiş değillerdir.
Önce birinci... Sonra ikinci... Ardından üçüncü ve diğerleri zaman içinde bu kararları aldılar.
.......................
Avusturya’dan Türkiye silah ithal ediyor mu?
Bilmiyorum.
Olsa bile “ihmal edilebilir” teferruattır.
Oysa...
1970’li yılların başlarında Türkiye Kıbrıs harekâtını yaptıktan sonra ABD “silah ambargosu” koymuştu.
İlişkilerimiz buz kesmişti.
Öyle ya...
NATO’nun en büyük ordusuna sahip olan ABD -müttefiki olan- ikinci büyük Türkiye’ye “Bundan sonra sana silah vermeyeceğim” diyor.
“Ne hibe, ne satış yoluyla...”
Türkiye’ye olduğu kadar NATO savunma sisteminin güney kanadına da büyük zarar ve zaaf veren bir karardı.
Ancak 4 yıl sonra ikinci kez başbakan olan Bülent Ecevit’in ABD seyahati sırasında bu ambargo kalktı.
Türkiye 4 yıl boyunca sağlam ve dik durdu.
ABD karşısında eğilip bükülmeyen Türkiye’ye avuç içi kadar Avusturya’nın aldığı karar bir “fiske” mesabesindedir.
Fakat...
Belçika’daki mahkemenin, Avusturya’da parlamentonun aldığı kararları sadece “nokta atışlar” olarak görmemek, “çiçek hastalığı” kızartılarının Avrupa’da başka coğrafyalara sıçrama olasılığını da dikkate almak gerekir.
Özellikle Avusturya’da atılan “tohumlar” tarihte tescillidir.
Başka coğrafyalara da savrulur ve “zehirli çiçekler” açar.