İstanbul’daki terör saldırılarıyla bu ülkeye mesaj veriliyor.
Suriye’deki ateşkese karşılık sanki misilleme yapılıyor ve birileri hâlâ savaşlar üzerinden geçinmeye devam ediyor.
Ve terör silahıyla bize mesaj vermekte ısrar edenlere karşı birlik ve beraberliğimizi korumak zorundayız, korumalıyız.
Ve terör üzerinden dizayn stratejileriyle dünyanın nasıl bir büyük belayla karşı karşıya olduğunu da anlamalıyız artık.
Osmanlı Devleti’ni tasfiye eden Batılı koalisyon korosunun son yüz yıldan beri Türkiye’ye biçtiği rolün adı; dilencilik...
Ve saraydaki uşak muamelesi...
Sarayda yaşıyoruz gibi ama tüm ömür büyük efendilere hizmet ve kölelikle geçiyor.
Türkiye bu pozisyona ne zaman dirense, isyan etse ve prangalarından kurtulmak istese terör belasıyla karşı karşıya bırakılıyor, hep bırakılmıştır da.
***
Darbelerle Türkiye’yi dizayn etme alışkanlığını gelenekselleştirmeyi başaran Batılı koalisyon korosunun bu defa duvara çarpınca yeniden PKK ve sınırlarımızın dışındaki terör örgütlerini harekete geçirdiklerini de artık iyi biliyoruz.
Ve Türkiye’nin başını terörle eğdirmeye çalışan Batılı koalisyon korosu, bizi finans dünyasının rakamlarında matematiksel oyunlarla da terbiye etmeye çalışıyor.
Son yüz yıldan beri darbeler, sağ-sol ve mezhep ya da ırk üzerine dayalı çatışma alanları yaratarak her türlü istihbarat oyunlarıyla gerekli zemini oluşturan Batılı istihbarat teşkilatları, Ortadoğu’yu da terörist pazarına dönüştürmeyi başardı.
Türkiye ise artık uzaktan kumandalı bu oyunların bir parçası olmak yerine, oyun bozuyor!
Ve bozmaya da devam edecek...
***
‘Kurşun adres sormaz’ denilen günlerden geçiyoruz ama bu kara günlerden geçip kurtulacağımıza ve kurşunların çıktığı adreslerden bunun hesabının sorulacağına da inanıyoruz.
İkiye veya dörde bölünmüş bir ülke haline getirmeyi asla başaramayacaklarına da...
Duygular, hasretler ve hayallerimizi ikiye bölemeyecekler...
Çünkü “kardeşlik” sadece türkü söylemekle olmuyor...
Kardeşçe yaşamanın çok uzağında bir yerlerde gezinmeden, Ortadoğu’da kazanların kaynatıldığını, denizlerimizi kanla boyamak istediklerini bilmeliyiz.
Bizi Suriye ve Irak’a çevirmek isteyenler kentlerimizi yıkamayacak.
Yine, karartma gecelerinden geçiyoruz...
Ve birlik ve beraberlik içerisinde bu karanlık tünelden çıkacağız...
Kavgaları derinleştirmeden.
Şairin dediği gibi:
Derine, hep derine kazıyoruz
Nerde çağımızın o altın kalbi
Çağımızın altın kalbini arıyoruz
Üzerimizde ağır bir yeryüzü
Gökyüzünde uzakta çok uzakta
Derine, hep derine kazıyoruz...
***
Kavgaları derine kazmadan derin düşüneceğiz, ateşten günleri neden yaşadığımızı bileceğiz.
Bir kelepçe gibi birbirimize kenetleneceğiz.
Kardeşçe yaşamaya inadına devam edeceğiz...