Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün cumartesi...
“Atatürk’e düello önerisini ve seçilen silahı” anlatmakla başlayayım.
........................
Milli Mücadele yıllarıdır.
Ankara’da Gazi Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının parasızlık yılları...
O günlerden birinde “Ankara Müftüsü Rıfat Bey’in bin lira toplayıp getirdiğini” yazmıştım.
Çorba ve bulgur pilavı değişmeyen menüyken Mazhar Müfit bir kereye mahsus olmak üzere “pirzola, pilav, irmik helvası” ziyafeti hazırlatır.
Genelde yemek az olduğu için Gazi ve arkadaşları sık sık sigara içer, iştahlarını kapatırlarmış.
Ziyafet gecesi sofradakilerden Milletvekili Alfred Rüstem Bey pirzolayı yedikten sonra sigarasını yakmış.
Gazi ise “Rüstem Bey bugün özel gece, özel menü. Sigaranızı yakmak için irmik helvasını da bekleseydiniz” diye bir söz etmiş.
Alfred Rüstem Bey alıngan mı alıngan.
Gururunun kırıldığını düşünerek sofrayı terk etmiş.
Ve geri gelmemiş.
..........................
Gece Mazhar Müfit Bey odasına geldiğinde, Alfred Rüstem Bey’i kendisini beklerken bulmuş.
Rüstem Bey, “Gazi benim onurumla oynadı, gururumu kırdı, onu düelloya davet ediyorum” demiş.
Mazhar Müfit sormuş: “Ne yani, Mustafa Kemal Paşa’ya silah çekecek, onu öldürecek misin?”
Alfred Rüstem Bey’in cevabı “Elbette hayır, ben ateş etmeyeceğim, Mustafa Kemal Paşa edecek. Beni ya öldürür ya yaralar... Ama böylece gururumu kurtarmış olacağım.”
Mazhar Müfit sonrasını şöyle anlatıyor:
“Yarım saat kadar daha tartıştık, anlaşamadık. Bana ‘Düello şahidim sen olacaksın, düello silahını da Mustafa Kemal Paşa seçsin’ dedi.
Ertesi sabah olayı Paşa’ya anlattım.
Paşa gülümsedi, ‘Acaba hangi silahı seçsem’ diye sordu.
Ben de ‘Şimdiye kadar hiç kullanılmamış bir düello silahı olsun. Mesela süpürge sopası’ diye önerdim(!!)
Paşa da de kahkahalar atarak konuyu noktaladık.”
Ertesi sabah Mazhar Müfit Bey, Alfred Rüstem Bey’e bir kez daha nezaketle yaklaşmış.
“Bakın, Paşa sizin onurunuzla oynamadı, gururunuzu kırmak istemedi, sadece irmik helvasının tadına varmanızı istedi. Bunları unutun lütfen” demiş.
Ama Rüstem Bey’in inadı inat. Milletvekilliğinden istifa etmiş, İstanbul’a dönmüş.
Maaş yok, parası da yok.
Mustafa Kemal gene de onun gönlünü almak için “ayda 150 lira karşılığı Avrupa gazetelerinde Milli Mücadele’yi savunan yazılar yazmasını “ sağlamış.
Ayrıca bazı resmi girişimler için de görevlendirilmiş.
..........................
Hıfzı Topuz’un “ATATÜRK SESLENİYOR - Gazi ile Sohbetler ve Anılar” kitabında okuduğum bu anıdan sonra, “Atatürk bugünlerde olanları yukarılardan bir yerlerden görüyorsa acaba kaç kez sopayı elini alıp birilerini kovalamayı düşünmüştür” diye aklımdan geçiriyorum.