17.06.2010 - 20:20 | Son Güncellenme:
ALİŞAN ÇAPAN
ABD’nin önde gelen psikolog ve psikanalistlerinden biri olarak kabul edilen Stephen A. Mitchell’ın (1946-2000) şöhretini Jay R. Greenberg ile birlikte kaleme aldığı 1983 tarihli “Object Relations in Psychoanalytic Theory” adlı çalışmasına borçlu olduğu söylenir. Yayımlanır yayımlanmaz alanının en önemli başvuru kaynaklarından biri haline gelen bu kitapla ortaya attıkları ‘İlişkisel Psikanaliz’ kavramıyla alışılagelmiş Freudyen psikanaliz anlayışını derinden sarsan ikilinin yolları ilerleyen yıllarda ayrılmış olsa da, Mitchell İlişkisel Psikoterapi adını verdiği alanda yaptığı çalışmalarla özellikle ABD’de hatırı sayılır bir etki yarattı.
Aslında Mitchell, Greenberg ile birlikte kaleme aldığı çalışmadan bir hayli önceleri, henüz genç bir akademisyen olduğu zamanlarda yayımladığı cesur makalelerle haklı bir üne kavuşmuş. Eşcinselliği ‘patolojik bir vakıa’ olarak kabul eden yerleşik görüşe isyan bayrağı açtığı makalelerle bu anlayışın tarihe karışmasında önemli bir payı olduğu kabul edilen Mitchell, ününün zirveye çıktığı seksenlerin ikinci yarısından 2000 yılındaki beklenmedik ölümüne değin mesleğinin toplumsal açılımlarının peşinden koşmayı da ihmal etmemiş.
Son yapıtı
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’nın “Aşk Sürebilir mi?/ Zamana Karşı Romantik Aşkın Kaderi” başlığıyla yayımladığı kitap, bir spor salonunda egzersiz yaparken geçirdiği ani kalp krizi sonucu 54 yaşında hayata gözlerini yuman Mitchell’ın ölümünden sonra yayımlanan son yapıtı.
Cem Alpan’ın çevirisiyle kitapçılardaki yerini alan kitap, Mitchell’ın otuz yıllık klinik deneyiminden süzdükleri ekseninde’ İlişkisel Psikanaliz’ kuramını aşka ve insan ilişkilerine uygulama çabası olarak özetlenebilir.
Mitchell’ın hayat arkadaşı Margaret Black, kitap için kaleme aldığı önsözde daha yakın bir tanıklığı paylaşıyor okurla doğal olarak: “Stephen’la neredeyse otuz yıl birlikte yaşamış, onunla birlikte çalışmış ve aile kurmuş biri olarak onun en sevdiğim niteliklerinden biri fikirlere çok yönlü yaklaşımı olmuştur. Postmodernizmin çağdaş entelektüel ikliminde gelişmiş bir kafaydı onunki; kapsamlı okumalarının ve klinik çalışmalarının ürünü olan fikirleri heyecanla kurar ve söker, birleştirir ve yeniden birleştirirdi.”
Black’in devamında anlattıkları Mitchell’ın neden geniş okuyucu kitleleri tarafından rahatça anlaşılıp tartışılan bir psikanalist olduğunu da ortaya koyuyor aslında: “Bir kitapçı dükkânında ona eşlik etmek bir çocukla şekerciye gitmek gibiydi: Felsefe kitapları, şiirler, yeni basılmış bir roman, fizik üzerine ilgisini çekmiş, anlaşılmaz yayınlar; akla, yapay zekâya, Budizm’e ve bazen de psikanalize ilişkin kitaplarla tıka basa dolu torbalarla çıkmaktan kurtulamazdık.”
Anlamlı yaşamlar
Romantik aşkın sürdürülüp sürdürülemeyeceğine dair temel soruya gelince, bu konuda Mitchell’ın giriş bölümünde kaleme aldığı aşağıdaki satırlar bir hayli ufuk açıcı:
“Bu kitap romantik aşk ve bunun bozulmasına dair. Romantik aşk üzerine çünkü 20. ile 21. yüzyılın kesiştiği noktada yaşayan bizlerin canlılık ve anlam adına verdiği mücadeleyi incelemek istiyorum. Kişisel gelişim teknikleri, popüler psikoloji ve popüler maneviyatçılık üzerine çıkan sonsuz sayıda kitap, dergi, televizyon programları silsilesinden de anlaşılacağı gibi, canlı ve anlamlı yaşamlara rastlamak o kadar da kolay değil. Modern hayat, sosyoekonomik düzeneğin her noktasında kafa karıştırıcı, zor ve yıpratıcı olmaktadır.”
“Günümüz insanı hayatına anlam vermek için romantik aşk arayışı içinde. Çoğu zaman bu işe yarar ancak bir süreliğine. Romantik aşk büyüleyici olabilir. Her şeyi ele geçirir, hayata canlılık, heyecan, zenginlik ve derinlik katar. Öte yandan, kitlelere pazarlanan magazin ve boyalı basından yüksek kültüre kadar, günümüz insanlarının aşka dair iddia ettikleri, onun zamanla söndüğü, kısa sürmeye meyilli olduğudur. Otantik romantik aşkı bulmak zor, devam ettirmek ise daha da zordur. Kolaylıkla, sadece ölçülü bir saygıya ya da cinsel sapmaya, önceden kestirilebilir arkadaşlığa ya da kin, suçluluk duygusu ve kendine acıma gibi pek de çekiciliği ve canlılığı olmayan bir şeye dönüşerek bozulabilir.”
Yukarıdaki satırlardan da kolayca gözlemlenebileceği gibi Mitchell, çağdaş psikanaliz biliminin en anlaşılır, en yetkin temsilcilerinden. Meraklıları için Mitchell’ın “Aşk Sürebilir mi?” dışında “Psikanalizde İlişkisel Kavramlar” adlı kitabının da Bilgi Üniversitesi Yayınları Psikoloji Dizisi’nden yayınlandığı notunu ekleyelim.