03.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gülden Öktem
Türkiye’de yetişen en büyük yazarlardan Yaşar Kemal, dün binlerce okuru tarafından son yolculuğuna uğurlandı. 28 Şubat’ta, 92 yaşında hayatını kaybeden ve ölümüyle ülkeyi yasa boğan Yaşar Kemal’e sevenleri ellerinde büyük eseri İnce Memed’ler, “Abdi Ağalar kaybedecek, İnce Memed’ler kazanacak” pankartları ve “Yaşar Kemal onurumuzdur” sloganlarıyla veda etti.
Sabahın erken saatlerinden itibaren Teşvikiye Camii’nin avlusunda beklemeye başlayan kalabalık, cenaze namazının kılınacağı öğle saatlerine doğru avluya sığmıyordu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in aralarında olduğu siyasetçiler, yazarlar Orhan Pamuk, Sunay Akın, sinemacılar Türkan Şoray, Tarık Akan, Mustafa Alabora, iş dünyasından Aydın Doğan, Güler Sabancı ve Bülent Eczacıbaşı da Yaşar Kemal’i son yolculuğuna uğurlamaya gelen isimler arasındaydı.
Cenaze namazının ardından Yaşar Kemal’in naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’nda 2001’de hayatını kaybeden 50 yıllık eşi Thilda Kemal’in yanına defnedilmek üzere yola çıkarken, cenazeye katılanlar kalabalık bir kortej halinde Zincirlikuyu’ya yürüdü. Zülfü Livaneli, Yaşar Kemal’in mezarı başında ‘İnce Memed’ türküsünün bir kısmını okuduktan sonra “Gecen aydınlık olsun Kemal Abi” dedi.
Eşi Ayşe Semiha Baban, Yaşar Kemal’in kapatılan mezarına su döktü ve eğilerek mezara dokundu. Yaşar Kemal’in ailesi mezardan ayrıldıktan sonra da yüzlerce seveni mezarı ziyaret edip büyük ustaya çiçekler ve dualarla veda etti.
Cenaze törenine katılan Orhan Pamuk, Yaşar Kemal sayesinde Türkiye’de baskıya rağmen başını dik tutmanın mümkün olduğunu gördüğünü belirtirken, Tarık Akan onun eserlerinin ebediyetini “İki yüz yıl, beş yüz yıl daha onun kitapları ölmeyecektir,” diyerek vurguladı.
‘Türkçe var oldukça kitapları okunacak’
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Yaşar Kemal’i uğurlamak için geldiği Teşvikiye Camii’nde şunları söyledi:
“Yaşar Kemal’i lisede öğrenciyken okudum. ‘İnce Memed’in ikinci cildi çıktığı gün kitapçıdan aldım. Yıl 1969 olabilir. Gençliğimde onu okumakla, yetişkinliğinde onun arkadaşı olmakla övündüm. Yaşar Kemal edebi arkadaşım, en güzeli de İstanbul’da uzun uzun yürüyüş arkadaşımdı. O anlatır ben dinlerdim, o usta ben çömezdim. Kendisine hayrandım. Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal yapan içindeki çocuğun hiçbir zaman ölmemesidir. Onca baskı, hapis, ölüm tehdidi, kötü kötü adamlar, bolca kıskançlık... Buna rağmen her zaman gülümser, her zaman iyimserdi. Onu özel bir kişi kılan, hepimizi bugün bu kadar üzen şey yalnızca romanları değil, bu birleştirici insanlığıdır. Ona bakarak Türkiye’de yaşayıp, bunca baskıya rağmen yaşayıp, ayakta durmanın, başını dik tutmanın mümkün olduğunu gördüm. Burada bu insanların, bu ülkede yaşayan insanların hikâyelerini anlatıp bütün dünyaya dinletebilmenin de mümkün olduğunu ondan öğrendim. Ondan çok şey öğrendim. Ona hep yakın olmak, arkadaş olmak istedim. Şimdi hepimiz üzgünüz; ama tesellimiz Türkçe var oldukça Yaşar Kemal’in kitaplarının da okunacak olması.”
*Hep bir ağızdan