İktidarın geçen yıl yapmak istediği anayasa değişikliği neden gerçekleşmemiş, yuvarlak masa neden dağılmıştı? CHP, “Masaya başkanlık sistemi getirilecekse ben yokum” dediği için değil mi?
Daha dün bunu diyen Kemal Kılıçdaroğlu bugün ne diyor? Önceki akşam katıldığı Tarafsız Bölge programında açıkça söyledi.
“ABD’deki gibi başkanlık sistemi getirecekseniz buyurun getirin, görüşelim.”
CHP’den uzaklaştırılan Prof. Birgül Ayman Güler, Aydınlık gazetesine verdiği demeçte ABD’deki başkanlık sisteminin esasının ne olduğunu anlatırken aynı zamanda eski genel başkanını da aydınlatmış oluyor. Şu önemli hatırlatmayı yaparak:
“ABD’deki başkanlık sistemi kuvvetler ayrımı örneği değildir. Asıl olarak memleket toprakları üzerinde federalizmin örneğidir. ABD tipi başkanlığı getirin görüşelim demek, federalizmi getir, başkanlığı görüşelim anlamına gelir.”
* * *
Ayrıca... Kemal Bey’in sözlerinden AKP’nin böyle bir sistemi getirebileceğini düşündüğü anlaşılıyor. Kuvvetler uyumu sloganıyla yola çıkan AKP kuvvetler ayrılığına dayanan, iki meclis, eyalet ve bağımsız yargı esasına dayalı Amerikan sistemini getirmeyi bir an olsun düşünür mü? Hadi zora düştü, Amerikan sistemini getirdi diyelim... O sisteme uyar mı?
AKP’nin sisteme uyan değil her türlü sistemi kendine uyduran parti olduğunu Kemal Bey hâlâ anlamadı mı?
BİRDS
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin döneminde, 2009 yılında, Bosnalı bir animasyon ekibinin yaptığı “Kuşlar Bizim Gibi” (The Birds Like Us) adlı dizinin satın alma anlaşması yapılmıştı. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bu dizinin neden hâlâ ekrana getirilmediğini sordu.
TRT Genel Müdürlüğü yanıtında şöyle dedi:
“Toplam maliyeti 4.450.000 Avro (14,5 milyon TL) olan bahse konu film tamamlanarak Animax Animasyon ve Prodüksiyon firması tarafından 31.07.2014 tarihinde TRT’ye teslim edilmiş olup, vizyona çıkış tarihi ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.”
TRT bir filmi vizyona çıkarma çalışmasını iki yılda neden tamamlayamaz? Bu iş neden bu kadar zordur?
Bilen var mı?
Vatandaş teröre o kadar alıştı ki;
iftar topunu duyunca
“Yine bir yerlerde
bomba patlamıştır” diye düşünüp orucunu açmıyor!
Akif Kökçe
Sayılar konuşunca...
Türkiye’nin samanı bile ithal eder duruma düştüğünü gazete okuyan herkes biliyor. Çiftçi korunup desteklenmediği, piyasa düzenlenmediği, ürün para etmediği için tarım alanları hızla inşaat alanına dönüşüyor. Devletin resmi kuruluşu TÜİK’in geçen ay açıkladığı rakamlara bakınca da tarımın ne hale düştüğünü açıkça görmek mümkün.
CHP’nin ziraat mühendisi kökenli Bursa milletvekili Orhan Sarıbal istatistiklere bakmış ve tarımda AKP dönemine ilişkin şu rakamları görmüş:
? Arpa üretimi 8.3 milyon tondan 6.8 milyona,
? Mercimek üretimi 565 bin tondan 370 bin tona,
? Nohut üretimi 650 bin tondan 460 bin tona,
? Kuru fasulye üretimi 250 bin tondan 220 bin tona,
? Lif pamuk üretimi 990 bin tondan 810 bin tona,
? Tütün üretimi 150 bin tondan 70 bin tona düşmüş.
? Buğday üretimi 1988’de kişi başına 380 kilo iken 2015 yılında 290 kiloya gerilemiş,
? 1991-2002 arasındaki 12 yıllık dönemde 714 bin hektar arazi sulamaya açılmışken 2003-2014 yıllarını kapsayan 11 yıllık AKP dönemde bu rakam 595 bin hektara inmiş.
Yapılan projeksiyonlara göre 2050 yılına kadar 9 milyara ulaşacak olan dünya nüfusunun gıda ihtiyacı şimdikinin iki katına çıkacak. Dünya karnını doyurmakta zorlanacak. Aynı sorunu Türkiye de yaşayacak. Ne var ki ortalık bu gibi hayati konuları konuşup tartışmaya bir türlü sıra gelmiyor.
İLGİ
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun TV’deki:
“Biz kadına da saygı duyarız, çöpten kağıt toplayan insana da saygı duyarız; hiç ayırım yapmayız. Biz hapiste hasta yatan PKK’lıya da gittik, DHKP-C’liye de gittik, kader kurbanı olana da gittik, İslami kesimden hapiste yatan insanlara da gittik. Hiçbir ayrım yapmadık” sözleri polemik konusu oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kemal Bey’i sertçe eleştirdi:
“Biz yeri geliyor hastanelerdeki PKK’lıları ziyaret ettik, diyor. Şu ifadeye bakar mısınız ya! Böyle bir şey olabilir mi?”
Oysa Kemal Bey hastanedeki değil hapishanedeki hasta mahkûmları ziyaretten söz ediyordu.
Bu ziyaretleri AKP’liler de yapıyor. Siyasi diyalog bu tatsız noktaya geldi...