05.03.2015 - 09:41 | Son Güncellenme:
Anayasa Mahkemesi (AYM), trafikte alkol ve uyuşturucu kullanımı amacıyla yapılan denetimlerden kaçınan, teknik cihazlara üflemeyen sürücülerin ehliyetlerine iki yıl süreyle el konulmasına ilişkin düzenlemeye “kamu otoritesinin sağlanması” gerekçesiyle onay verdi.
Söz konusu kural, Tokat İdare Mahkemesi tarafından iptal istemiyle AYM’ye taşınmıştı. Ancak AYM, etkili bir trafik denetimi ve kamu otoritesinin sağlanması gerekçeleriyle düzenlemeye onay verdi ve iptal istemini reddetti. AYM’nin ret kararı, şu gerekçelere dayandırıldı:
“İtiraz konusu kuralın trafikte etkin şekilde alkol ve uyuşturucu madde denetimi yapılması suretiyle toplum sağlığını ve düzenini tehdit eden trafik kazalarının önlenmesini sağlamak dolayısıyla kişilerin can ve mal güvenliğini ve kamu düzenini koruma amacıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin anayasal sınırlar içinde kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır. Bu bağlamda kanun koyucu trafikte uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeme eyleminin trafik düzeni ve denetimi üzerinde meydana getireceği neticeleri dikkate alarak caydırıcı şekilde cezalandırılmasını benimsemiştir. Dolayısıyla kanun koyucunun takdir yetkisine dayanarak ve eylemin meydana getireceği neticeleri de dikkate alarak düzenlediği itiraz konusu kuralda hukuk devleti ilkesiyle çelişen yön yoktur.”
2 BİR LİRA DA CEZA ÖDENECEK
Buna göre; trafikte uyuşturucu almış veya alkollü olmayı, alkol-uyuşturucu denetimi amacıyla uzatılan cihazlara üflemeyi reddeden sürücüler de 2 bin lira ceza ödemeye devam edeceği gibi, sürücü belgelerine de 2 yıl süreyle el konulmasına devam edilecek. AYM’nin bu kararına üyelerden sadece Hasan Tahsin Gökcan karşı oy kullandı. Gökcan, kişilerin kendini suçlamama ve susma haklarına dikkat çekti. Gökcan, AİHM kararlarına da göndermede bulunduğu karşı oy yazısında şunlara yer verdi: “Güvenlik ve kamu düzeniyle ilgili olsa da susma ve kendini suçlamama hakkının özüne zarar verilemez. Susma ve kendini suçlamama hakkı, suç işleme beklentisi olması kaydıyla hem soruşturma evresini hem de sonrasını kapsar. AİHS’deki susma ve kendini suçlamama hakkı belge ve ticari kayıtları vermeyi reddetme hakkını da içerecek biçimde geniş içeriğe sahiptir. İtiraz konusu kural da tam anlamıyla kendileri aleyhinde delil üretmeye katkıda bulunmayan kişilerin cezalandırılmasını öngörmektedir. Böyle bir düzenleme anayasa 38/5 fıkrasına, ayrıca hakkın özünü zedeleyici olması nedeniyle anayasanın 2. ve sınırlamada ölçülülük ilkesi bakımından ise 13. maddelerine de aykırıdır.”