Ankara’da bir süredir gündemin en önemli başlıklarından biri terörle mücadelede gelinen aşama.
İl ve ilçe merkezlerinde yapılan operasyonların büyük başarıyla tamamlanmasının ardından bölgede ve özellikle de kırsalda yoğunlaşması beklenen saldırılara karşı nasıl hareket edileceği, alan hakimiyetinin tam anlamıyla nasıl sağlanacağı, nasıl bir yol haritasının izleneceği Ankara’da sürekli olarak tartışılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu bu nedenle büyük önem taşıyordu.
Akar’ın sunduğu bilanço
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın da davet edildiği toplantıda beklendiği gibi dışarıda ve içeride yaşanan gelişmelerin kapsamlı biçimde değerlendirildiğini ve kritik kararların alındığını öğrendim.
Aldığım bilgilere göre, toplantıda operasyonların başladığı 24 Temmuz 2015’ten bu yana terörle mücadele bilançosu incelendi.
Akar’ın Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerine aktardığı bilgilere göre 11 aylık bilanço, toplam 7 bin 740 teröristin etkisiz hale getirildiğini gösteriyor.
Bunlardan 5 bin 367’si ölü, 828’i yaralı ele geçirilmiş.
779 PKK’lı yakalanırken, 766 PKK’lı güvenlik güçlerine teslim olmuş.
2 bin 765 PKK’lı yurtiçi operasyonlarda öldürülmüş.
Yine yurtiçi operasyonlarda 135 terörist yaralı ele geçirilirken, 779’u yakalanmış.
299 terörist ise teslim olmuş.
Yurtdışı operasyonlara yönelik bilgi de oldukça ilginç.
Buna göre TSK’nın sınır ötesine taşan operasyonları sırasında 467 PKK’lı teslim olma yolunu seçmiş.
2015’te yapılan hava operasyonlarında bin 335 PKK’lı öldürülürken, 310’u yaralanmış.
2016’da ise bin 267 terörist öldürülürken, 383’ünün yaralandığı saptanmış.
Lice operasyonu
Aldığım bilgilere göre, Bakanlar Kurulu’ndaki tartışmaların önemli bir bölümünü de Suriye’de yaşananlar oluşturdu.
Asker, şu anda Türkiye’nin kırmızı çizgileri aşılmıyor olsa da Cerablus odaklı gelişmelere özellikle dikkat edilmesi gerektiği görüşünü yineledi.
Bu konuda sadece askeri caydırıcılığın yeterli olmayacağı, ABD başta olmak üzere gerekli diplomatik girişimlerin önemli olduğu vurgulandı.
Dikkatlerin sadece Türkmendağı bölgesine kaydırılmaması, PYD’nin bölgedeki hareketlerine dikkat edilmesi gerektiği görüşü kabineyle paylaşıldı.
Toplantıdaki en sıcak başlık ise dün itibarıyla başlanan Lice operasyonuydu.
Bakanlar Kurulu’ndan bir gün önce, İçişleri Bakanlığı’nda Lice’yle ilgili olarak Genelkurmay ve ilgili kurumların katılımıyla yapılan koordinasyon toplantısının sonuçları Bakanlar Kurulu’na aktarıldı.
Kırsalda dün 25 köyde sokağa çıkma yasağıyla başlayan operasyonların Lice merkezini de kapsayarak genişletilmesi zorunluluğu anlatıldı.
Lice’de Nusaybin’deki gibi bir tablonun bulunmadığı, ancak teröre müzahir şahıs sayısının yüksek olduğu tespiti yapıldı.
Lice’nin örgütün büyük gelir elde ettiği uyuşturucunun üretim merkezi olduğu, binlerce dönem arazide Hint keneviri bulunduğu, bu anlamda geçiş merkezi olarak kullanılan Yüksekova’dan daha büyük öneme sahip olduğu ifade edildi.
Yüksekova’daki operasyondan sonra Lice’nin transit merkezi özelliğini de taşımaya başladığının altı çizildi.
Lice’de yapılacak operasyonun genel çerçevesi böyle aktarıldı.
Başbakanlık’ın bu konuda güvenlik güçlerine verdiği talimat da Lice’nin özellikle örgütün uyuşturucu merkezi olarak kullandığı, kritik öneme sahip bir yer olduğunu gösteriyor.
Bakanlar Kurulu toplantısına da yansıyan operasyon talimatının kapsamı, kenevir ekim alanlarında elde edilen uyuşturucunun yurtiçi ve yurtdışında satıldığı, satıştan elde edilen gelirle örgütün finanse edildiği, kenevir ekiminin örgütün kontrolünde yapıldığı, bunun örgütün bölgede taban bulmasını da kolaylaştırdığı tespitlerini içeriyor.
Operasyon talimatında, ekim alanlarındaki imha faaliyetlerini engellemeye yönelik terörist saldırıların olabileceği uyarısında bulunulurken, kenevirlerin imha edilerek, finans kaynaklarının kurutulması, örgüt mensuplarının etkisiz hale getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Bu noktada yapılan tespitler, örgütün bölgede uzun bir süredir üslendiğini de gösteriyor.
Bombalı araçların üretildiği alan
Güvenlik kaynaklarının aktardığı bilgilere göre, operasyonların odaklandığı Şenyayla’da büyük çaplı organize bir terör örgütü kampı yok.
Ancak dağınık olarak bulunan, zaman zaman bir araya gelen üç grup söz konusu.
Bu gruplar; Şenyayla Gücü, Dorşin Gücü, Lice Gücü.
Gruplardaki PKK’lı sayısı net olarak bilinmiyor, ancak çekirdek olarak 25-35 kişilik gruplar olduğu sanılıyor.
Her grupta keskin nişancı ve bomba eğitimi almış teröristlerin bulunduğu ifade ediliyor.
İstihbarat bilgileri, batıda ve Güneydoğu’da patlatılan bombalı araçların burada imal edildiği bilgisini de teyit etmiş durumda.
TSK’nın ani hava taarruzlarıyla mağara ve sığınaklarda bulunan patlayıcıların birçoğu imha edildi.
Terörist gruplar ise hava harekâtından etkilenmemek için sürekli hareket halinde.
Bu grupların asıl görevi, uyuşturucu üretim merkezi olan bölgede kontrolü sağlamak.
Zaman zaman gruplara Lice merkez ve Şenyayla’dan da katılım olabiliyor ve 50-60 kişilik gruplar oluşabiliyor.
Ancak kalabalık kalmamaya özen gösteren gruplar, dörder beşer kişilik küçük gruplara ayrılarak bölgede hareketli halde faaliyet gösteriyor.
Verilen talimat, hem bu grupların etkisiz hale getirilmesi hem de uyuşturucu alanlarının imhasını içeriyor.
İçişleri Bakanlığı ve Kamu Diplomasi Koordinatörlüğü’nce yürütülecek, askerin de katıldığı Lice’nin içi ve kırsal bölgelerini kapsayan operasyon, bütün bu yönleriyle diğer operasyonlardan ayrılıyor.
Belediye düzenlemesi geliyor
Bakanlar Kurulu’nda, bölgedeki belediyelere yönelik atılacak adımlar da masaya yatırıldı.
Dün bu adımların en çok tartışılan boyutu olan belediye başkanlarının görevden alınmasını sağlayacak düzenleme ve planlarla ilgili ortaya atılan iddiaları Meclis’te kısa süre de olsa sohbet imkanı bulduğumuz İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya sorduk.
Ala, “Teröre karışan belediyelere seçilme yeterliliğindeki kişilerin atanmasına ilişkin düzenlemeyi yakında Meclis’e getireceğiz. Bir ay içinde gelir sanırım” dedi.
‘Dağdan yönetici olunmaz’
Ala, hangi kriterlere göre hareket edileceği konusunda ise, “Burada aslolan belediyelerin elindeki iş makinalarını icraat yerine başka amaçlarla kullanıyor olmaları. Belediyelerin verilen imkânları nasıl kullandığı önemli. Vinci, kepçeyi veriyoruz o gidiyor hendek kazıyor, barikat kuruyor. Oysa icraya yönelik kullansalar seçmeni de memnun edecekler, daha fazla oranda destek bulacaklar. Nitekim geçmişte 1990’yı yıllarda da bunun İstanbul Belediyesi’nde bir örneği var. O zaman icraya ağırlık verdiler vatandaş da desteğini gösterdi, daha fazlasını talep etti. Hükümete baskı oluşturdu, hizmet daha da fazlalaştı ve iktidara getirdi. Ama sandıkla getirdi. Demirel’in sözündeki gibi. Sandıkta kalacak değiliz ya. Sandıktan çıkacağız. Önemli olan da sandıktan çıkmaktır, dağa çıkmak değil. Dağdan gelirsin hiçbir şey ifade etmezsin, etmeyecekler de. Ama sandıktan gelirsen güçlü olursun. Türkiye’yi yönetmek istiyorsan sandıktan çıkacaksın. Dağdan yönetici olunmaz” değerlendirmesini yaptı.
İçişleri Bakanı’nın Lice ile ilgili değerlendirmesi ise tabloyu özetler nitelikteydi:
“Lice operasyonu önemli, ancak fotoğrafın bütününe bakmak lazım. Terörle mücadele şehirde ve kırsalda topyekün, kararlılıkla sürüyor ve sürecek.”
Yatırımcıya vatandaşlık
Ala, kısa zaman içerisinde Türkiye’de belli düzeyde yatırım yapan yabancıya vatandaşlık hakkı ve oturma izni verilmesine yönelik düzenlemenin de Meclis’e getirileceğini söyledi, “Bir ay içinde her iki yasa da gelir” ifadesini kullandı.