23.09.2010 - 07:33 | Son Güncellenme:
Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Hüseyin Çelik'e Tophane'de dün akşam gerçekleşen saldırı da soruldu. Çelik, "Mesele faili meçhul bir mesele değildir. Hem şu anda o olayın faili konumunda olan 7 kişi gözaltındadır. Bu kişiler içeri alınmıştır. İfadeleri alınmıştır, mahkemeye sevk edileceklerdir'' dedi.
Çelik, şöyle devam etti: ''Kim hangi yanlışı yaparsa yapsın o yaptığı yanlışın kendi yanına kar kalmaması gerekiyor. Ama mesele gerçekten anlatıldığı gibi midir, değil midir? Bunun gerçekten başka sebepleri var mıdır? Söylendiği gibi 30 kişi midir? '30 kişi' deniliyor gazetelerde fakat içeriye alınan fail konumunda emniyette sorgusu devam eden 7 kişidir. Konunun detaylarıyla ilgili olarak İstanbul valisinin bir açıklaması var, bunu mutlaka takip etmişsinizdir. Bir kez daha altını çizmek istiyorum hukuk devletinde kim neden hoşlanmazsa hoşlanmasın, kendini mahkeme, polis, adliye yerine koyarak kendine hukuk icat edemez. İnfaz yapamaz, kendini polis yerine, asker yerine, jandarma yerine, hakim ve savcı yerine koyamaz. Hukuk devletinde de böyle şeylere müsemaha edilemez. Gereği neyse polise intikal etmiş bir meseledir, bunun gereği yapılacaktır.''
HÜSEYİN ÇELİK'İN AÇIKLAMASI:
CİNER AÇIK YÜREKLİLİKLE İFADE ETTİ Hüseyin Çelik'in gündeminde gazeteci Bekir Coşkun'un işine son verilmesi de vardı. Bekir Coşkun'un Hürriyet gazetesi ile yollarının ayrıldığı dönemde de benzer iddiaların ortaya atıldığını hatırlatan Çelik, Tufan Türenç'in bir yazısında bunu yalanladığını, Coşkun'un yayınlanmadığı belirtilen yazısının gazetede yayınlandığını ifade ettiğini vurguladı.
Türenç'in, ''Kendisi profesyonel düşündü, daha iyi imkanlar veren bir başka gazeteye gitti'' şeklinde açıklamaları bulunduğunu aktaran Çelik, şöyle konuştu:
''Şimdi Sayın Bekir Coşkun'un Habertürk gazetesindeki işine son verildi. Ben bunu gazetelerde gördükten sonra bunun böyle bir yoruma tabi tutulabileceğini tahmin ettim. Sayın Fatih Altaylı ve Turgay Ciner'i aradım. Neticede Sayın Altaylı gazetenin başındaki insan, patronundan aldığı emri yerine getirmek zorundadır. Sayın Ciner, açık yüreklilikle ifade etti: 'Üzerimizde Allah var. Hükümet ve AK Parti çevresinden hiçbir Allah'ın kulunun baskısı bir tarafa, telkini bile olmamıştır'.
Ben medya ve tanıtımdan sorumlu bir insanım. Ben Turgay Ciner ile böyle bir konuyu görüştüğümü hatırlamıyorum, asla böyle bir şey de görüşmedim. Zaten çok gerekmedikçe de gazete patronlarıyla görüşmüyoruz. Neticede böyle bir şey söz konusu değilken, Sayın Coşkun herhalde kendisine bir kahramanlık payesi çıkarmak için 'İlk bertaraf edilen ben oldum. Ormanda yangın var, herkes de cayır cayır yanacak' şeklinde açıklamalar yapıyor. Bu açıklamaları da açıkçası şık bulmadığımı ifade etmek istiyorum.''
Ciner'in, bunun bir patron tasarrufu olduğunu dile getirdiğini aktaran Çelik, Turgay Ciner'in ayrıca, ''Benim inandığım basın ilkelerine göre hareket etmeyen bir kişiyi ben gazetemde çalıştırmak zorunda değilim. Sayın Bekir Coşkun ne gazeteme gelen ilk kişi olacaktır ne de son giden'' ifadesini kullandığını vurguladı.