24.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
AYDIN HASAN-Ankara
Harekât, BM Sözleşmesi’nin 51. maddesindeki meşru müdafaa hakkı ile ile BM Güvenlik Konseyi’nin 1624, 2014 ve 2178 sayalı kararlarına dayandırıldı. Harekâtın başlamasından sonra BM Güvenlik Konseyi’nin ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’nın Ankara’daki misyon şeflerinin yanı sıra İran’ın Ankara büyükelçisi de Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak bilgilendirildi. Bunun yanı sıra Suriye’ye komşu ülkeler Ürdün, Irak, Lübnan’ın yanı sıra Arap ülkeleri Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan büyükelçilerine, “Zeytin Dalı Harekâtı” hakkında bilgilendirmede bulunuldu. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger de Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı.
Harekâtla ilgili uluslararası boyutta diplomatik girişim BM nezdinde yapıldı. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu, Zeytin Dalı Harekâtı’nın amacı ve hukuki dayanağı konusunda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i bir mektupla bilgilendirdi.
Meşru müdafaa
BM’ye verilen mektupta; harekâtın Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik bir yanının olmadığı vurgusunda bulunuldu. Mektupta, YPG’nin bir yıl içinde Türkiye topraklarına yönelik 700 dolayında saldırıda bulunduğu üzerinde duruldu. Aynı yöntemle BM Güvenlik Konseyi dönem başkanı Kazakistan’ın BM temsilcisi de bilgilendirildi. Suriye’nin İstanbul Başkonsolosluğu’na ise bilgi amaçlı nota Dışişleri Bakanlığı’nın İstanbul Temsilciliği tarafından verildi.
Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, “Harekâtı, uluslararası hukuktaki meşru müdaffa hakkı çerçevesinde düzenliyoruz. Bugüne kadar 700 taciz olayı yaşandı. Karakollarımıza saldırı yapıldı. Artık bıçak kemiğe dayandı. Amacımız terör örgütü bu bölgede yok etmek. Elimizde Afrin bölgesinde DAEŞ’in bulunduğuna yönelik bilgiler var” dedi.