DTK Eşbaşkanı Türk, 1915’te Ermeniler, Süryaniler ve Ezidilere uygulanan politikalara Kürtlerin de dahil olduğunu söyleyerek, “Burada Kürtlerin de payı var. Dedelerimiz, bu halklara zulmetti. Torunları olarak özür diliyoruz. Bu özrü kabul etmek önemlidir” dedi
DTK Eş Başkanı Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, Başbakan Erdoğan’a seslenerek, “Barışa inan bir insan olarak devreye girin müdahale edin. O zaman başbakan olmazsınız bu ülkenin lideri olursunuz” dedi. Ermenilerin geçmişte acı olaylar yaşayıp zulüm gördüğünü belirten Türk, “Ermenilerden özür diliyoruz” dedi.
Tasfiye çözüm getirmez
Türk, İMC TV’de yayınlanan Azı Karar Çoğu Zarar programında Hayko Bağdat ve Roni Margulies’in sorularını yanıtlayan Türk, hükümetle İmralı sürecini değerlendirdi. Kürtlerin sürecin çözüme mi tasfiyeye mi evirileceğini ölçebilecek düzeyde politik birikime sahip bir halk olduğunu belirten Türk, “Tasfiye mantığının hiçbir şeyi çözmediğini biliyoruz” dedi.
“Bu ülkenin lideri olursunuz“
Kürt sorunun çözümü yolunda önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçte Kandil’in bombalanmasının Kürtler’de güvensizlik yarattığını ifade eden Türk, Başbakan Erdoğan’a, ”Siz milliyetçi kesimlere mesaj vererek bu sorunu götüremezsiniz. Bir Müslüman olarak bir insan olarak, barışa inan bir insan olarak devreye girin müdahale edin. O zaman başbakan olmazsınız bu ülkenin lideri olursunuz” diye seslendi.
‘Neyin barışı’ diye sorarlar
Kürt sorununun çözümünde yaşanan süreci ‘Çok önemli süreç’ diye değerlendiren Türk, “Bu fırsat değerlendirilmediği takdirde, çok barıştan yana biri olarak Kürsülerde meydanlarda barıştan söze edemem. Söylediğim zaman halk diyecek ‘yahu neyin barışı’” diye konuştu.
Hangi adım atılırsa inandırıcı olur
Türk, sorunun çözümüne yönelik hangi adım atılırsa inandırıcı olabilir sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“En tehlikelisi de budur. ‘Şu olsun, şu olmasa olmaz..’ ‘Sunu istersen olmaz..’ Bu tehlikeli bir sürecin önünü kapatmamız lazım. Önce güven ve niyeti doğru bir şekilde ortaya koyun. Nelerin yapılabileceğini tartışalım, neleri yapabiliriz.. Toplumsal hassasiyetler neyi kaldırır. Kürtlerin talebine tatmin edecek formül nasıl bulunur. Bu formül bulunduğu zaman Türk halkı, ‘evet benden bir şey alınıyor, veriliyor’ gibi bir düşünce içinde olmamalı. Bu nedenle ben tartışmalara, ‘şunu istiyorum, bunu istiyorum..’ Bu sıralamaları doğru bulmuyorum. Yapılması gereken bellidir. Kürtler bir halktır, bir halk olmaktan kaynaklanan hakkı var, hukuku var. Bu bir süreç işidir.”
Izdırap ve acı duyuyoruz
Türk, soru üzerine Ermeni soykırım iddialarını değerlendirirken, Kürtlerin Ermani, Süryani ve Ezidilere yönelik katlamlarda kullanıldığını söyledi. Türk'e sorulan soru ve yanıtları şöyle:
-Soru: 2015 geliyor ve Ermeni soykırımının 100'ncı yılı dünyada gündem olacak ve bu Türkiye'yi de çok yakından ilgilendiren bir konu. Geçenlerde Meclis'te eski Türk Tarih Kurumu Başkanı şimdi MHP Milletvekili olan Yusuf Halaçoğlu, sizleri işaret ederek, 'Ermeni meselesi ile ilgili asıl sizin suçunuz var' diyerek bir takım sözler sarfetti. BDP'nin barış sürecinde tüm mesaisini bu işlere vakfetmek zoruda olduğunu biliyoruz. 2015 sürecinde Kürt hareketinin Türkiye'deki Ermeni meselesinin çözülmesi ile ilgili demokrasi güçlerinin değiştirme iddiasında olduğu süreçte, sizce de bir takım sorumluluklar düşüyor mu? Kürt tabanı Ermeni meselesine, 1915'e nasıl bakıyor? Bu konuda bir hazırlığınız var mı?
-Türk: "1915'te Ermeniler büyük acılar yaşadı. Burda Kürtlerin de payı var. Kürtler kullanıldı. Bu gerçeği de görüyoruz. Tarihlere baktığımız bazı yerlerde de, Taşnak adlı kesimler bazı Kürt kesimlerine de saldırdıklarını biliyoruz; ama biz bunu hiç dile getirmiyoruz. Önemli olan burdaki halk bir zulumle karşı karşıya kalmış. Bu zulümden dolayı da mesela ben bir çok yerlerde hem Süryanilerele ilgili hem Ezidilerle ilgili hem de Ermenilerle ilgili dedelerimiz, babalarımız kullanıldı. Bu halklara zulmetti. Onların eli kanlıdır dedik. Bu halkların, bu grupların kanı ile elleri kirlidir dedim ve biz evlatları olarak, torunları olarak özür diliyoruz. Şimdi bütün mesele kim ne yaptığını tartışmıyoruz, ama bence özrü kabul etmek önemlidir. Biz Kürtler olarak diyoruz ki evet bizim irademizin dışında kullanıldık. Bazı şeylerle, propagandalarla Kürt halkı da Ermenilere zulüm etti. Biz bugün o yaşananları bildiğimiz için ve bundan ızdırap ve acı duyduğumuzu çok rahat ifade edebiliyoruz. Ama Türkiye'nin de bu büyüklüğü göstererek Ermeni halkından, Ezidi halkından ve Süryani halkından özür dilemesi gerekiyor. Hele hele bütün bu olaylar cumhuriyetten önce olmuşsa bu kadar sıkıntıya ne gerek var ki. Bence burada halen bir mantığın değişmediğinin ifadesidir. Halklara bakış , azınlıklara bakış, farkllılıklara bakışın değişmediğinin ifadesi olarak bunu yorumlamak lazım, görmek lazım diye düşünüyorum.
Soru: 'Beraber kurduk, beraber kan döktük' söylemi, bu anlamda o dönemin şartları içerisinde o belirtinin dışında kalan bu toprağın kadim halklarını dışlayan bir halde kullanılıyor. Bir yerde yaşamanın ortak paydasını burada bulmak ve bu söylemi geliştirmek biraz da hıristiyan toplumu içinde kendini dışarda hisseden duyguya yolaçıyor.
Türk: Bazı şeyleri birbirinden ayırmamız lazım, dürüst ve açık konuşmamız lazım. Kürtler ve Türklerin konumu farklıdır. Burada iki halktır. Kürtler bugün Türkiye'nin üçte birinde yoğun bir nüfusa, ortak bir dile, ortak bir kimliğe sahiptir, dil yoğunluğu var. Bu nedenle Kürtlerin konumu ile diğer grupların konumu arasında fark var. Burada saygısızlık anlamında söylemiyorum. Tam tersi Kürtler hangi hakka sahipse onların da olması lazım. Sonuç olarak bugün diyelim ki Ermeni halkı, bugün belli bir nüfus yoğnluğu nerde olabilir, diyelim ki okul istiyor; onun olması lazım. Çeçen olsun, Gürcü olsun, Abaza olsun. Kürtler gibi belli bir cogğrafyada, belli bir yoğunluğa sihiptir, değildir. Burada meseleyi hak, özgürlük, adalet, eşitlik.. Her grup için mutlaka olmalıdır. Ama Kürtler bugün sayısı ile nüfusu ile yoğunluğu ile 4 bin yıllır tarihi ile bu topraklarda yaşayan bir haktır. Ermeniler de öyleydi. Ermniler malesef yok edildi diyelim. Bugün hala bunu Kürtler koruyor.
Kürtler müslüman olmasalardı acaba karşı karşıya kalmazlar mıydı, mutlaka kalacaklardı. Başında söyledim. Türklerle Kürtleri biraz kucaklaştıran, tarihten beri ortak bir mücaadeleyi birlikte vermeye iten en büyük neden islamiyettir. İslamiyet olmasaydı bugün bu bağlar olmayacaktı, çoktan kopmuş olurdu. Geçmişte müslümanlar da ezildi, biz hepimiz ezildik diyenler şimdi iktidardaysa bunu ortadan kaldıracak bir duruş gösterilmesi lazım. Resulullah ta diyor.. 'Kendi komşusunu düşünmeyen benden değildir' diyor. Kuran-ı Kerim diyor ki, 'Ben insanları ırkı, mezhep, cinsiyeti birbirini tanısınlar ve birbirleri ile diyalog kursunlar' diyor. Demokraside de bu var.
Bu nedenle bu süreç çok farklı süreçtir. Kürtler bu inancını kaybettiği zaman, kucaklaşma, birlikte yaşama talebi aslında Kürtler bugün tartışıyor. Tüm şeye rağmen inkarcı, asimlasyoncu bir siyasetle karşı karşıya kaldığı zaman.. Yoksa Kürtlerin Türk halkı ile bir sorunu yok aslında; ama yürütülen siyaset Kürtleri daraltmış, o noktaya getirmiş. Sıkıntı burada. Yüz yıldır yürütülen siyaset Kürtleri artık devlete güvenini ortadan kaldırmış. Devletin kendisini kucaklayacak bir siyaset yürütmeyeceğine inandırmış ve ya inanmış. Sonuç olarak bakıyoruz ki yürütülen bu siyasetlerin sorunu çözmediği gibi Kürtlerin de bitmeyeceğine göre yeni bir mantıkla, yeni bir anlayışla ele alınacağını ben düşünüyorum. Ben olsam böyle bakarım. Her türlü yöntem denedi, 30 yıldır, 12 Eylül'ler, zindanlar, faili meçhul cinayetler, köy boşaltmalar; her şeyi yaşadı Kürtler, ama bitmedi. Demokraetik siyasete eğildi, ne ilçe başkanı bıraktı, ne beleyidey başkanı bıraktı, ne yönetici bıraktı; ama dün Mardin'de kongre yaptım, salon doldu ve il başkanlığına 3-4 tane aday çıktı. Demek ki yürüttüğünüz siyasetin Kürtler nezdinde bir karşılığı yok ve Kürtler yürüttüğünüz siyasetten dolayı da sinmez, boyun da eğmez. O zaman tek mesele adil bir yaklaşım, eşitlikçi bir yaklaşım ve kucaklaşmaktır."
Benim için önemli değil
Türk, Türkiye’de Kürt sorunun ispatı Ahmet Türk’ün soyadının Türk olmasıdır diyorlar?” sorusunu ise, “Dikkatle bakarsanız, ‘Türk, Öztürk..’ Hangisini araştırsanız Türk değil. O dönem nüfus memurları gitmiş, o aileye biraz ilgi gösterdiğin zaman en iyi soyadı Türk’tür diye… Bizim ailemiz, dedemiz zamanı zavallı bir tek kelime bilmiyordu. Soyadı kanunu çıktığı zaman gitmiş. ‘ªu senin soyadın, bu senin soyadın’ demişler. Öyle seçerek olmamıştır. Ya itibar vermek için yada Kürtleri Türk göstermeye yönelik. İnsan kendini nasıl hissediyorsa öyledir. Benim için önemli değil. Türkiye’de milyonlarca Kürt var kendini Türk hissediyor. Buna da bir şey demiyorum” sözleri ile yanıtladı.